"Sanat, sadece gerçeği değil, gerçeğin hayal ürününü de yansıtır. — Oscar Wilde (kurgusal alıntı)"

Rabıtanın Gölgesinde

Bu şiir, İslam'ın ilk saf halinden uzaklaşarak tarikatlar ve şeyh-mürit ilişkisi üzerinden gelişen tasavvuf anlayışını eleştiriyor. Kur'an ve nebi örneğinden sapılarak "rabıta" yoluyla Allah yerine şeyhe bağlanmanın şirk olduğunu vurguluyor. Şiir, kulların aracısız şekilde doğrudan Allah'a yönelmesi ve Kur'an'ı rehber edinmesi gerektiğini hatırlatarak İslam'ın özüne dönüş çağrısı yapıyor.

yazı resim

İlkler tertemizdi, şirkten arınmış,
Kalpler doğrudan Allah'a bağlanmış.
Kur’an vardı elden düşmeyen nur,
Resul örnekti, tek yoldan sapılmazmış.

Yüzyıllar geçti, yoldan sapıldı,
Tasavvufla şirk sinsice yayıldı.
Zikirle değil rabıtayla doldu kalp,
Allah’a değil, şeyhe çevrildi halk.

Melamiye, Kadiriye, Nakşibendi,
Müride öğretti bu batıl yolu.
"Şeyhe bağlan" dediler, "O'na yönel,"
Unutturdu Allah'a olan kulluğu.

Hipnoza döndü müridin hali,
Şeyhin gölgesinde kayboldu varlık.
Özgür irade elden gitti gitti,
Manevi kölelik oldu bu bağlılık.

"De ki: Şüphesiz dini ona halis kılarak
Allah'a hizmet etmem emredildi."
Zumer'de apaçık yazılı gerçek,
Ama rabıta bu emri unuttu.

Zihin esir, kalp zincire vurulmuş,
Şeyh put olmuş, kişilik yoğrulmuş.
İçsel nur sönmüş, irade kayıp,
Mürit düşünmekten aciz olmuş.

Dönsün kullar tekrar saf inanca,
Doğrudan Allah'a, aracısız yol.
Kur'an rehber,
Bu yeter bize, başka şeye ne gerek?

Şeyh değil, Allah hidayet verir,
Kul doğrudan Rabbine yönelir.
Rabıta'nın zincirini kıralım,
Saf İslam'a, temiz imana dönelim.

Yorumlar

Başa Dön