Eskitilmiş bir yol ağzı.. sepya bir kar iğnesi dudaklarıma düşerken.. dumanlar altında toklaşır yalnızlığım.. saydam ve soğuk yağar kar incesi.. belimden gölgeli.. şu sokak sessizliği.. yerlerde ve ufukta bir can doğarken.. sana susuyor muyum böylesi.. bir sabah içinde tohum içinde.. bir sabah doğmak içinde.. bekliyorken..
eskitilmiş bir yalnızlıktır.. içimdeki sulara çarpan bir dalga geçişi.. sesinden ve hala ışığı yanıyor evinin.. altı karanlık.. lambalar oynaşırken sokak ortasında.. fitillenen yalnızlığım.. sisli ve uzak durur ateşinden..
bir şehrin kasabasına yönelir kış.. eser saçlarından ılık bir güz.. sonu dökülür ellerinden.. sonu karanlığın.. ve ışığın altındaki bir ben.. sadece seyrederek gidişini.. bir gidiş içindeki bizi bulmaksa eğer.. eskitilmiştir sensizlik.. içinde kedi kovanları ve bal gibi bildiğim acı yalanlarınla.. kendini kendi içinde hapsettiğinden beridir var olup düşen bir kiri.. hiç olmamış gibi saklayarak ve acıtarak serini susamadın
değil mi?
sisler içinde bir gri.. fark edilmesin diye hiç açmadan sürdü gözlerini.. sokak boyu kirliydi..
kar iğneledi tenimi.. yüzünün sıcaklığı saçlarından yansırken.. sıktı kapalı o gözleri ve el yordamıyla çekti nefesini..
şimdi susuyor yalnızlık.. bir mızrap yerinden oynatır kederini.. sadece dokunarak bir alaşım gösterisiydi sevişmeler hep değil mi..
teker teker unut beni.. bildiklerinden unut ve çokluğunla sev.. sürdü bakışlarını karanlık.. içine hapsolan kederlere nakşedildi.. gözlerin ardına değin kapalı ve evinin altındaki sağır ışık.. sokakta kedi kovanları ve açık kirli gözlerin.. bir sis ve gri kendi içindekini sende gizledi..
bir kedi sıçrayışıyla evine döndü gün.. tek bir an ile.. varsayıldı gözlerim.. üzerinde olmadığında anlar kısaldı ve geriye doğru düştü kalemim.. eskidendi avuntularım göz yaşlarıyla yıkanırdı günahlar değil mi?
oysa hiç ağlamadın.. günlerle ahlar karıştı belkide ve yağmur altında kediler de kaçışırken bal gibiydi yalanların.. ben tattım..
dilimde sana sarf edilmemiş güç sözler kaldı..
sepya bir kış üzerine yüklendikçe.. yalnızlığın bile.. eyledi sende olanı..
derme çatma bir ızdırap seninkisi.. duvarsız yalanlardan arda kalan.. ulu orta bir volta atış.. odanın hayalini arar gibi.. arıyorsun kendiliğini.. her şey yerli yerinde devinirken.. kaybettiğin çizgilerini sürüyorsun ses üstüne..
kuru tüm hayallerin bir perest meşalesiyle yürüyorum kendi zaferime.. tüm sanrılar kadar sarı..lıyorum sadece kendi içime..
Tavsiye: Clint Mansell - Death is the Road to Awe