Ciddiye alma sen beni!
Ciddiye alınacak bir tarafım yok ki. Kendi çapımda bir varoluştu benimkisi. Yada yokoluş... Bak daha bunun bile farkında değilim.. Bir de beni ciddiye mi alacaksın... Ben bile gülerim...
Kendime ağladım ben dört duvar arasında... Duvarlara seni değil, içimdeki beni anlattım. İçimdeki ben sendin belki de... Ama olsun, sen beni yine de ciddiye alma..
Acının tadına bakmış oldum kendimce. Çaresiz oldum biraz, biraz ilgi bekledim belki de.. Biraz da tatlı söz... Ama beni ciddiye almanı bekliyemezdim senden, beklemedim...
Karşına çıkma cesaretim olmadı değil. Biraz korku, biraz endişe, en çok da heyecanla... Provası evde defalarca yapılmıştı, sen de biliyordun bunu... Sana senden bahsettim biraz, ama benim cümlelerimle.. Bir gece önce yatağımda dört bir yana dönüp aradığım o süslü püslü sözcüklerdi sana seni anlatmak için kullandıklarım... Bilemezsin o cümleleri süslemek için ne kadar çırpındığımı. Türk Dil Kurumu'na kızdım biraz da. Seni sana anlatacak, bana da tercüman olacak cümleleri yoktu lugatlarda. Ama "ciddiyet" kelimesini koymuşlardı kullanalım diye, onu da ben kullanmadım, kullanamazdım yada kullanamadım...
Bana "gel" desen gelemezdim belki de. Bir kitabın son sayfasını okumak gibi bir şey olurdu bu. Tutkuyla okuduğun, elinden bırakamadığın bir kitabın son sayfası. Son sayfadan, son cümleden ve son heceden sonra kapanırdı kitap, biterdi rüya.. "Gel" demiş olsaydın, son sayfası bir çırpıda okunmuş kitaplar gibi olurdu kaderimiz, oyunumuz... Oysa ben orta sayfalarında geziniyorum kitabın. Ve sen varsın buralarda. Aslında kitabın aslı sensin zaten ve "ciddiyet" kelimesi yok bu kitapta...
Ciddiye alma sen beni...
Kapanmayan bir kitap, sönmeyen bir güneş olarak kal sen. Senaristlerin sonunu getiremediği bir film, Türk Dil Kurumu'nun tarif edemediği bir oldu ol. Bir duygu ol benim için, benim içimde. Bir duygu ol adı olmayan, yaşanan sadece. Ciddiye alma sen beni, ama "ciddiyet" kelimesini de çıkartma sözlüğünden... Bir gün, bir yerlerde birileri de seni ciddiye almayacak...
Sen Beni Ciddiye Alma
... Türk Dil Kurumu'na kızdım biraz da. Seni sana anlatacak, bana da tercüman olacak cümleleri yoktu lugatlarda. Ama "ciddiyet" kelimesini koymuşlardı kullanalım diye, onu da ben kullanmadım, kullanamazdım yada kullanamadım...