Sessizlik Defterinden Notlar - III

Aynadaki aksimi göz kırparken gördüm. Öylesine masum öylesine benim gibiydi ki.. Benim gibi dediğim her şeyi çok ötelerde buldum sonraları… Aynadaki… Lütfen sen de ötelerde çıkma..

yazı resim

Aynadaki aksimi göz kırparken gördüm. Öylesine masum öylesine benim gibiydi ki.. Benim gibi dediğim her şeyi çok ötelerde buldum sonraları… Aynadaki… Lütfen sen de ötelerde çıkma..

Kendimleyim bu sıralar… Sessiz kalmayı seviyordum ya, kendimi seviyordum hani, şimdi istesem de konuşamıyorum… Kötü bir ceza veriyor hayat… Şımarıklığımı hatırlatıyor; “şimdi konuş kendinle, istediğin kadar!” diyor. Onu bu kadar sinirlendirecek ne yaptım, bilmiyorum bile, sadece susuyorum...
Eski beni hatırlıyorum boyuna… Nasıl da kendime sahip, nasıl da doğayı dinleyebilendim… Şimdilerde sadece kuş sesini duyduğumda hatırlıyorum doğanın nasıl bir şey olduğunu, herkes gibi bakıyorum artık vapur penceresinden dışarı… Eskiden gördüğüm martılar, şimdi sadece öylesine uçuyorlar, artık eskisi kadar ahenkli de değiller… Oysa… Onların kulağımdaki müzikle dans edişini izlerken çok keyif almıştım, hatırlıyorum… Ne zaman kapadım gözümü, gönlümü… Ne zaman vazgeçtim yaşamaktan…
Kayboluyorum bu koca şehirde… Her kaybolan gibi, kayboluşumun farkına varamayarak… Araba gürültüsünden başımı kaldırıp kendime ne istediğimi sormayalı çok oldu… Şimdilerde sadece bağırdığımda duyuyorum sesimi… “Ee”, diyorum, “ağlamayana mama vermezler!”
Aynadaki ben… Bunların benimle – yada seninle- ne ilgisi var?? Bilmiyorum… Dedim ya, öylesine yaşıyor, öylesine yazıyorum artık… Yazamamaktan korkuyorum, yazdıkça daha da sinerek…
Çabalayıp çabalayıp bir yerlere varamamak bunaltıyor beni… Biliyorum, yarım saat sonra gene unutacağım her şeyi; yazıları, duyguları… Beni de unutacağım… Ve gene devam edecek kaybolmalar… Ben kendimi yeniden bulana kadar…
Aynadaki ben… Ben “beni” bulana kadar sakın kaybolma… Çünkü beni bulduğumda yorgun olacağım… Kızma bana… Ve sadece gülümse… Ben olduğumu anlayayım…

Başa Dön