Şeytanın Anlamı ve Tarihsel Süreci

Şeytan kelimesinin etimolojik kökeni ve İslami gelenekteki anlamını inceleyen bu metin, kelimenin Arapça kökeninden başlayarak, Kur'an'daki kullanımına kadar uzanan kapsamlı bir açıklama sunuyor. Sadece İblis'i değil, kötülüğe yönelten tüm varlıkları kapsayan bu kavramın dini ve dilbilimsel boyutları ele alınıyor.

yazı resim

**Şeytan kelimesi Arapça "ş-t-n" kökünden gelir ve temel anlamı "uzaklaşmak, uzak olmak, sapkın" demektir. Bu kökten türeyen "şeytan" kelimesi, Allah’ın rahmetinden uzaklaşan, isyankâr ve kötülüğü temsil eden sapkın varlık anlamında kullanılır. "Şeytan" kelimesi, "hakikatten ve iyilikten uzak olan" anlamına gelir. Arapça "şatane" (uzak olmak) fiilinden türemiştir ve genel anlamıyla kötülüğe yönelten, saptıran, hilekâr varlık veya kişi demektir.
Kur'an'da şeytan, insanları doğru yoldan saptıran varlıklar için kullanılır ve bu sadece İblis’i değil, insanlardan veya cinlerden kötülüğe vesile olanları da kapsar. Allah Kur'an'da insanları şeytanın adımlarını izlememeleri konusunda uyarır:
>"Ey iman edenler! Sapkının adımlarını izlemeyin. Kim sapkının adımlarını izlerse, şüphesiz o, çirkinliği ve kötülüğü emreder. Eğer Tanrı'nın lütfu ve bağışlaması size olmasaydı, sizden hiçbiriniz asla arınamazdı. Ancak Tanrı dilediğini arındırır. Ve Tanrı her şeyi işiten, her şeyi bilendir." (Nur Suresi 21. Ayet)
Tarih boyunca gelen nebiler, anadilleriyle şeytandan bahsetmişlerdir. Örneğin, Tevrat’ta "Satan" (שָּׂטָן) kelimesi İbranice olup "karşı koyan, düşman, engelleyici" anlamına gelir. Eyüp Kitabı’nda (Eyüp 1:6-12) Tanrı’nın huzuruna çıkan ve Eyüp’ü sınamak için izin isteyen bir varlık olarak geçer. "Nachash" (נָחָשׁ) kelimesi ise "yılan" anlamına gelir ve Adem ile Havva’yı kandıran varlık olarak bilinir (Yaratılış 3:1-14). Hristiyanlıkta ise "Beelzebub" (Βεελζεβούλ) "Cinlerin prensi" anlamına gelen bir isimdir (Matta 12:24).
Hadisler uydurulduğu dönemde, bazı kişiler Kur'an'ı baz alarak şeytanı "deccal" olarak nitelendirmiştir. Ancak zaman içinde bu hadislerde değişikliğe uğramış ve farklı anlamlar yüklenmiştir. "Deccâl" kelimesi, Arapça "دَجَّال" (dajjāl) kelimesinden gelir ve kökeni "دجل" (dajala) fiiline dayanır. Bu fiil "örtmek, kaplamak, gizlemek, bir şeyi altın veya başka bir şeyle kaplayarak gerçek yüzünü gizlemek" anlamına gelir. Buna göre "deccâl", hakikati örten, yalan söyleyen, insanları aldatıp gerçeği gizleyen kişi anlamına gelir.
Arapça'da "deccâl" kelimesi çoğul olarak "deccâlûn" veya "deccâlijûn" şeklinde kullanılır ve genel anlamda büyük yalancılar veya sahtekârlar için de kullanılmıştır. Bu bağlamda şeytan, sadece tek bir varlığa atfedilmemekte, insanları saptıran tüm varlıkları kapsayan genel bir sıfat olarak ele alınmaktadır.
Şeytanın Kur'an'da bir sıfat olarak kullanılması, onun sadece cinlerden ibaret olmadığını, insanlar arasında da şeytan sıfatını taşıyanların bulunduğunu göstermektedir. İblis, cinlerden olan şeytanın ismidir; ancak "şeytan" kelimesi bir sıfat olarak hem insanlardan hem de cinlerden sapan ve saptıranları ifade etmektedir.
Müslümanlara düşen görev, şeytanın adımlarını Kur'an'dan öğrenerek, bu adımları izlememeye çalışmaktır. Şeytanın vesvesesine karşı durarak, Allah’ın emirlerine bağlı kalmak, onu etkisiz hale getirmenin en önemli yoludur. Çünkü tarih boyunca var olan ve var olmaya devam edecek bu sapan ve saptıranlar, insanları Allah’ın yolundan uzaklaştırmak için sürekli bir çaba içinde olacaklardır.**

Yorumlar

Başa Dön