"Yarın 13 Ekim. Bazı fikirler, tıpkı bazı insanlar gibi, çok yaşlanmak için yaratılmamıştır." - Oscar Wilde"

Siyah - Beyaz

Tabuların , savaşın ve ölümün olmadığı , Nuh’un gemisi gibi her cansızdan bir çiftin sığındığı yerde , bir sonraki savaşı beklemeye koyuldular . Hiç başlamasın istiyorlardı ama ne yazık ki tükenen ve sonra yeniden türeyen soylar savaşı unutmamışlard

yazı resim

Bir hafta süren uykusuzluğun ardından bu saatte oturup yazabildiğime inanamıyorum . Yoksun ve bana sadece yazmak kalıyor .

Korkulu ama utançsız bakışmalar 32 sakinli mahallede , A evinden H evine uzanan 5 No’lu sokağı boydan boya aşıyordu . Beyaz ve Siyah aşiretlerinin kan davalı savaşında cepheler kuruluydu . Mahallenin kuzeyinde ve güneyinde tabular yerini almıştı. İddialı ve meydan okuyan konuşmalarla kuralları koyuyorlardı . Ruhsuz ve suçsuz mahalle sakinlerini birbirine düşüreceklerdi . Korkulu ve utançsız bakışmalar A evinden H evine uzanan sokağı aşıyordu hala ...

Siyah Şah yüreği kanayan bir adamdı . Yaralı ve ağlamaklı . Her adımı sadece bir adım olan

Beyaz Vezir ise bir eşti . Yaraları ve hasretleri gizli . Her adımı alabildiğine uzayan . Sevdiğine koşarcasına götüren cesareti , sırf kendinden korkusuna , tabuların kurduğu öldürme dürtüsüne kilitlenmişti .

Oyun başladı .

Kılıçlar çekildi canlar verildi . Siyah Şah 5 No’lu sokağın A evinden , aşiretinin uğradığı hezimeti göremedi . Gözleri yalnız sekiz yöne seken Beyaz Vezir’deydi . O’ndaki aşkı bilmeden , korkuyla ve sevgiyle izledi ; kalelerini fetheden , askerlerini kılıçtan geçiren sevdiğini .

Gece yarısında yarım bıraktıkları oyunun başından kalktı tabular . Ruhsuz ve suçsuz mahalle sakinleri uykudaydı . Kimi ise cansız ; mahallenin batısında ve doğusundaki hayvan mezarlıklarında . Ölü atlar ve filler kansız katliamın şehitleri gibi yatıyorlardı . Bazısı hala ayakta ...

Kahve ve sigara kokusu sinmiş odanın karanlığında sadece iki çift göz , merak , heves ve sevgiyle , öldürme dürtülerinden sıyrılmış , birbirine bakıyor şimdi . Mavi Beyaz ışıkla ağarmış yüzleri , gün doğana dek sevgiyi söylüyor korkulu ve utançsızca . O yerine çakılmışlığın kahrediciliği sevgiyi daha bir körüklüyor . Kavuşabilme ümidiyle oyunun başlamasını istiyorlar . Gün doğmalı , akşam olmalı ve iddialı beyinlere teslim olup yalnızca bir kez dokunabilmek için ölüme ve sona razı olmalılardı . Öyle de oldu .

Savaş kaldığı yerden tutuştu yine . Beyaz atlar ve filler Siyah Şah’ın çevresinde tehditkar , sağa sola koşuşturuyorlar ve son darbeyi vuracak Beyaz Vezir’i bekliyorlardı . Siyah Şah tevekkülün son adresinde başı dik , göğsü gergin , olmayan kolları açık “Hadi!” diye bağırarak öldürücü darbeyi bekledi .

Beyaz tabu : Şah Mat

İlk dokunuş .

Beyaz Vezir: Seni seviyorum

Yıkılırken yere
Siyah Şah: Seni seviyorum

Siyah tabu:Tebrikler

Son zannettiklerinin bir başlangıç olacağını bilemezlerdi . Tüm ölüler ve gazilerle beraber karanlık bir kesenin içinde yan yana uzandılar . Tabuların , savaşın ve ölümün olmadığı yerdi orası . Nuh’un gemisi gibi her cansızdan bir çiftin sığındığı yerde , bir sonraki savaşı beklemeye koyuldular . Hiç başlamasın istiyorlardı ama ne yazık ki tükenen ve sonra yeniden türeyen soylar savaşı unutmamışlardı . Bir de sevmeyi . Sonraki her savaşta Siyah Şah ile Beyaz Vezir ölümün kavuşturuculuğunu düşünerek hırsla çarpıştılar . Sevgilerini kimselere belli etmediler . Ama utançsız ve korkulu bakışlar hep vardı . Olmayacak aşkın olağan kaçışları ...

Beyaz Vezir bilmeli ki Siyah Şah mahallenin herhangi bir yerinde Şah Mat’ı bekliyor . Olmayacağını bile bile .

KİTAP İZLERİ

Esir Şehrin İnsanları

Kemal Tahir

Kemal Tahir’in İşgal İstanbul’unda Parçalanan Bir Ruhun Portresi Bir imparatorluk çökerken geride kalanların ruhunda açılan yaraları, bir ulusun en karanlık anlarında kendi kimliğini nasıl aradığını
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön