"Yazmak, bir hayaleti kovalamak gibidir; yakaladığında sana ait olmadığını anlarsın." - Umberto Eco"

Tavla

Tavla kahve kah veya koyduk kelime aralarına

yazı resim

Tavla kahve kah veya koyduk kelime aralarına
Ve’yi severdik, anlattığı cümlelerin devamlılığını sağladığı için ve devam ettiği için.
Veya’yı da severdik veya hoşlanırdık anlattığı cümleye alternatifler yarattığından dolayı.
Severdik Ve’leri Veya’ları…
Ama tavlayı sevmezdik!
“Tavla kimse oynamasın” diye karşı çıkar,
Gülerdik.
Biz üçüncü kadehimizde kelimelerle oynardık.
Ve’leri terk ettik artık…
Veya’lar çoktan ölmüştü…
Konuşmalar prezervatif kullanmamıştı hayat kadınlarıyla yatarken…
Yerine virgüller geldi ve ağladı!
Virgüller Ve geldiği için ağlamadı,
Ağlayan yüklemdi aslında…
Çok uzatıyorduk konuşmaları………
Yüklem ağırlaşıyordu!
Yüklem sırasını bekliyordu dile gelmek için,
Gelemiyordu çünkü biz yüklemi sevmiyorduk!
Belki görsek severdik…
Ama hiç tanışmadık…
Özneyle başlardık…
Nesnelerle sevişirdik…
Yüklem soyunana kadar,
Sigaramız dahi biterdi.
Laf lafı daima açardı,
Açar içine bakardı.
Kadeh sayılarını adisyon sayardı…4.5.6.7…
Ve o gece ilk defa yüklem kullandık;
Soğuk havada ağızlarımızdan çıkan buhunun anlamıyla!
“Hesap Ağırdı”
hayat bize “Hamam Böceği” dedi.
Anladık yüklemi, ortada olmamasına rağmen!
Hesap ağırdı!
Ruhumuzu sattık!!!
Ve kameranın pili bitti…
Veya soğuk hava bozdu…
Ve ekran karardı…
Veya karaydı, biz ilk defa fark ettik…
Ve korktuk…
Veya ölmüştük, bir mahlukat cesedimizi kemiriyordu, ağzımızdan içeri girdi de;
Korktuk!...
Ruhumuzda satılık ilanı asılıydı…
Ağırdı!...
Tavla kahve kah veya koyduk kelime aralarına
Son kez!
Ve öldük!
Veya çoktan ölmüştük ve yeni farkına vardık!…

KİTAP İZLERİ

Engereğin Gözü

Zülfü Livaneli

İktidarın Göz Kamaştıran Işığı ve Bir Hadımın Gözünden Saray Zülfü Livaneli’nin, okurunu XVII. yüzyıl Topkapı Sarayı'nın loş ve entrika dolu koridorlarına davet eden romanı "Engereğin
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön