Hayattan ne aldığın değil; hayata ne kattığın önemlidir. Tüm sahneler boştur; senin oyunculuğun elleri ve dudakları coşturur. Tüm kadınlar, çicektir ve daldır. Rüzgarsan, dalları kırma, çiçekleri yerinden sökme. Tükettin kadar, hayatın çöplüktür. Üret sevginin en sıcağını. Cehennem öfke kussun, sen ateşinle ısıt günahın kuşattığı üşüyen bedenleri. Yoksulluk damı akıtan bir evdir. Yoksul evin namusundan ne yağmur anlar ne de kar. Yoksul evlerin dumanı bile bahtı gibi karadır. Sen ısıt sıcağınla yağmurun ve karın tecavüzüne uğramış insanların ruhlarını. Kimse bilmez göz çukurlarındaki mor halkaları. Herkes bilir içinde huzurla yaşadığı kendi dairesini. Hayata kat günahını. Senin günahınla başkaları yalnız olmadığını anlasın. Yaşa, yosun kadar bile olsa. Yaşamak, tüketmek değildir, insanın değeri ürettiği ölçüdedir. Günahın bile şiir olsun, resim olsun, edebiyat olsun. Bir sevap kişinin kendini kurtardığı anda değersizleşir. Sevabında, bir başkasına da cennet sunan bir yan olsun. Üret; ama sadece kendine çalışma. Yeryüzünde insanlar, sadece kendine yontarken her şeyi, senin bir farkın olsun. Sen bir başkasına verirken elindekini, kendi vicdanını tatmin etmekse niyetin veya fakirden fukaradan üstün görmekse kendini hiç yardım etme. Namussuz bir yürek, iffetini yitirmiş bir kadından daha kötüdür. Belki de o kadın sevdiği bir adam için kötü yola düşmüştür. Peki sen hiç sevmemişken, yüreğini başkalarına vermen niye? Sevmek, gerçekten sevebilmek, onun sahibiymiş gibi hissetmek ve hissettirmek değildir. Özgürlüğünü sonuna kadar yaşayabilmesini hissettirebilmek gerçek sevgidir. Kimse kimsenin değildir ve olmamalıdır. Sevginin ucuz olduğu yerlerde herkes, benim ol, hayatını, sevgini, her şeyini bana ver der. Böyle yerde kimse sevmez kimseyi, herkes kendini sever. Kimse kimseye ait değildir. Halil Cibran, tek bir cümlede her şeyi özetler: "Hep yan yana olun ama birbirinize fazla sokulmayın çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da birbirinden ayrıdır." Sana hayatım, gözüm, canım diyen kendini sayar. Kendini ön plana çıkaran da sadece kendine saygı duyar, bunu sakın unutma. Sevginin kirletildiği yerde, yüreklerde temiz bir çamaşır olmaz. Yürek balkonsuz bir ev olur. Kimse açığa çıkarmaz kendini. Sen, üret yüreğinde ne varsa. Kirli duygularını sergile yüreğinin balkonunda. Kimseden de korkma. Sen ne yaptığını bilirsen, senin hakkında söylenen tüm sözler cahilcedir. Sen içinde yıkık değilsen, kimse seni yıkamaz. Unutma, ter de pis kokar; ama emek olmazsa o koku da olmaz. Pis kok. Pis kokun, ter kokun olsun.
Hayat senin kafanın içindeki değildir. Hayatı kendi kafasına göre yorumlayan, kendisinin sevilip sevilmediğine bakmadan yare mektup yazana benzer. O mektup ya öylesine okunur ya da çöpe gider. İşte bu çok kötü durumdur. Hayatı sevmeniz yetmez. Hayat, sevgiliniz olmalı ve satırlarca güzel bir hayat mektupu yazmalı sana. Sen onu iyi okumalısın; o ise sana güzel cümleler kurmalı. Hayatla sevişmek bu olmalı.
Paylaş elindekini, kendini mağdur etmeden. Bir ağaç gibi ol, herkes için meyve ver. Sadece kendi egosu için sanat yapan ya da bilim yapan insan gibi olma. İnsan, kabuğunu çatlattığı sürece, kendi zihinsel kalıplarından çıktığı sürece hayata bir şeyler katar. Kendisi için yaşayan bir poşet kadar bile olamaz. O poşet ki, fakirin ekmeğini taşır. Peki sen başkası için ne taşıdın bugüne kadar?
Ter de Pis Kokar; Ama Emek Olmazsa O Koku da Olmaz
Hayattan ne aldığın değil; hayata ne kattığın önemlidir. Tüm sahneler boştur; senin oyunculuğun elleri ve dudakları coşturur. Tüm kadınlar, çicektir ve daldır. Rüzgarsan, dalları kırma, çiçekleri yerinden sökme. Tükettin kadar, hayatın çöplüktür. Üret sevginin en sıcağını.