Yalan Söyleme

Yalan üstüne yalan söyleyenlere çok kızarım. Fakat çok geçmeden onları hoşgörürüm sonra da unuturum. Ne de olsa bu bir karakter işi, yapı işi. Bir kere girmişse kanına çıkması zordur.

yazı resim

Yalan Söyleme

Dün akşam bir arkadaşım beni internette sınamaya kalkıştı. Bir sürü soru yağmuru. Ne o kardeşim teste mi tâbi tutuyorsun beni dedim. Yoksa şunun şurasında yarım saat mi dersin onbeş dakika mı dersin karşılıklı bilgi, beceri izin verirsen sevgi, dostluk alışverişi yapalım dedim. Yok canım öylesine sordum diye karşılık verdi. Sonunda bir soru daha ...En sevmediğin şey nedir yaşamda, dedi.
Yalan..yalan ! dedim. Yalan söyleyenlerden, söylemeye mecbur kalanlardan nedense nefret ediyorum dedim. Hıı dedi geçiştirdi..neyse! Yalan üstüne yazacaktık Tanrı bilir kaç tür yalancı vardır? Ancak yalanı bir yaşam biçimi hâline getirenler vardırki işte onlardan yine Tanrı koruya ! Yalan söylemeyen insan var mıdır yaşamda acaba? Elbet yoktur. Bir tür yalan söyleyenleri hoş görürüm o da karşısındakinin gönlünü kırmamak için yalan söyleyenleri, diğerlerininki düpedüz sahtekârlıktır, düzen bozuculuktur. Günü gelir karşısısndakinin geleceği ile oynar, ekmeği ile oynar, kişiliği ile oynar. Oynar da oynar ! İnsanın kaderi ile oynar! Bu nedenle en iyisi hiç yalan söylememektir. Yalan, insanın içgüdü ile kendini savunma mekanizması diyenler olacaktır. Öyleyse neden bunu doğrularla yapmıyorsunuz? Yalan, insanın doğasında vardır diyenler varsa neden salt doğrular olmasın derim. Yalanın arkasına saklananlar çok geçmeden yalanları ortaya çıkınca hiç mi utanç duymazlar, ezilip küçülmezler daha ne diyeyim hiç mi pişmanlık duymazlar? Yalancının mumu yatsıya kadar yanar! diyen o bilge kişiye ne denli teşekkür etsek azdır. Günümüzde köprüyü bile geçemezsin artık yalanla. Ayılar dahi uyandı kardeşim. Bu sözüm yaşamın her kesimindeki insanadır. Her meslekten insanadır kardeşim. Sözü uzatmadan- Söz meclisten dışarı olsun ! hadi. - Bir masalla bitireyim Yalan öykümüzü kısaca.
Padişahın birinin canı sıkılmış. Duyurun bunu tüm ülkeye demiş. En mahir, usta öyle üç yalancı bulunki bana, en güzel Yalanı söyleyene bir büyük kese altın ihsan edyim demiş. Aranmış, taranmış üç usta yalancı getirilmiş Sultanın huzuruna. Birinci yalancı yalanını anlatmış. Padişah kovun şunu demiş. Sıra ikinci yalancıda. O da anlatmış yalanını, Sultan onu dfa beğenmemiş. Tez kovun bınu da, demiş. Son yalancı gelmiş. Etek öpmüş, selâm vermiş. Başlamış anlatmaya. " Sultanım, demiş. Ben huzurunuza yalan söylemeye gelmedim aksine tam bir doğrudan sözedeceğim size." Sultan kızmış, ben yalancı istedim, güzel bir yalanın varsa söyle yoksa çık, git, demiş.
Yalancı, "Bir dinleyin beni! " demiş ve devam etmiş sözlerine. " Otuz yıl kadar önce bendenizin dedesi siz Sultanımın dedesine -nedenini bilmiyorum- yüz altın borç vermişti. Zaman geçti, unutuldu ve dedeniz, dedemin borcunu nedense bir türlü ödemedi. Ben, huzurunuza bu borcu istemeye gelmiştim ! " deyince Sultan, tahtından büyük bir öfke ile kalkar ve bağırır.
" Yalan ! Kuyruklu yalan bu ! " der.
İhtiyar Yalancı, padişahın önünde sevgi ve saygıyla bir kez daha eğilir ve şöyle seslenir Sultan'a.
" Elbette yalan ! Tabiiki Yaln ! " der.
Padişah, şaşırır gibi olur ve yalancı adayına 3 kese altın, ihsan eder.
Bütün yalanlarınız böyle gerçek üstüne olsun, efendim.

Başa Dön