İnsan yalnız doğar, yalnız yaşar ve yalnız ölür. Yalnızlık ruhun özünde saklıdır. Sokakların, caddelerin kalabalıktır ama yüreğin yalnızdır çoğu zaman. Gülücüklerin yüreğinden kopup yerleşmez dudaklarına. Kahkahalarına ses veren sen olmazsın bazen. Karışmak istersin mutluluklara, sevinçlere ama bir el yapışır yüreğine ve yalnızlığı sindirir içine biraz daha.
Uçurtmalar, salıncaklar tat vermez çocuk kalmış hislerine. Sarı saçlı bebeğin gülmez gözlerine. Fotoğraflar tanımadığın insanlarla dolu olur. Ve işte o zaman tümüyle teslim olursun yalnızlığa. Herşeyiyle sana ait kalabalıklar düşlersin. Gözlerinin değil, yüreğinin gülmesini beklersin hep bir ümitle. Şarkıları içten söylemeyi dilersin. Birşeylere kavuşmak ve hayallerinin gerçekle kucaklaşmasını görmeyi umarsın. Beklersin, beklersin.... Ama ses seda gelmez ne hayallerinden ne de gerçeklerden. Hep kaçarlar senden, hatta gölgenden. Onları ürküttüğünü düşünürsün, kendine kızarsın. Günlerce küsüp, yüreğinle konuşmazsın. Ama bilirim onlar da fayda etmez yalnızlığına.
Şarkılardan dilek tutarsın.Ama kahretsin onlarda yalnızlık üstünedir hep. Çay içersin, birkaç dostla sohbet edersin ama nafile yalnız bırakmaz seni yalnızlık. Gece olur uykuya yenik düşersin. Gerçekte olmasa bile düşlerinde kalabalıklara karışmak istersin. Kırmızı goncalar, dudaklarda gerçek gülücükler görmek için dualar edersin. Ama rüyanda bile bir dilek ağacı ve kendinden başka hiçkimseyi asla göremezsin.....
Yalnızlığın Anatomisi
İnsan yalnız doğar, yalnız yaşar ve yalnız ölür. Yalnızlık ruhun özünde saklıdır. Sokakların, caddelerin kalabalıktır ama yüreğin yalnızdır çoğu zaman.....