"Edebiyat, hayatın dürüstlüğe dayanamayacak kadar sıkıcı olduğu gerçeğinin kibar bir yalanıdır." - Oscar Wilde"

Yapay Zeka Çağında İnsanın Değişmeyen Merkezi Rolü

Yapay zeka teknolojisi hızla gelişirken, insanlığın yerini alacağı endişeleri yaygınlaşıyor. Ancak tarih bize teknolojik devrimlerin insanı merkezden uzaklaştırmak yerine güçlendirdiğini gösteriyor. Ateşten internete kadar her yenilik, onu benimseyen toplumları avantajlı kılmıştır. Yapay zeka da benzer şekilde insanın yeteneklerini genişleterek yeni fırsatlar sunacaktır.

yazı resim

Günümüzde yapay zeka teknolojisi hızla gelişmekte ve toplumsal yaşamın birçok alanında kendini hissettirmektedir. Bu gelişmeler karşısında bazı çevrelerde yapay zekanın insanı tamamen ikame edeceği, işsizlik oluşturacağı ve toplumsal düzeni kökten değiştireceği endişeleri dile getirilmektedir. Ancak tarihsel perspektiften bakıldığında, yapay zekanın da tıpkı geçmişteki teknolojik devrimler gibi insanı merkezden uzaklaştırmayacağı, aksine onun yeteneklerini genişleteceği görülmektedir. Tarih boyunca insanlık, ateşin keşfinden sanayi devrimine, bilgisayarın icadından internete kadar birçok teknolojik dönüm noktası yaşamıştır. Bu teknolojik gelişmelerin her birinde benzer bir pattern ortaya çıkmıştır: yeni teknolojiyi kullananlar, kullanmayanlara göre avantaj elde etmişlerdir. Ateşi kullanan toplumlar, kullanmayanlara göre daha güçlü hale gelmiştir. Sanayi devrimini benimseyen ülkeler, ekonomik ve sosyal açıdan öne geçmiştir. Bilgisayar teknolojisini erken benimseyen bireyler ve kurumlar, rekabet avantajı kazanmışlardır. Bu "kullanan-kullanmayan" ayrımı her dönemde toplumsal katmanlaşma oluşturmuştur. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bu teknolojilerin hiçbirinin insanı üretimin merkezinden çıkarmadığıdır. Aksine, her teknolojik gelişme insanın yeteneklerini genişletmiş ve ona yeni imkanlar sunmuştur. Yapay zeka da bu bağlamda değerlendirildiğinde, insanın rolünü ortadan kaldırmayacağı, yalnızca onun elindeki imkanları geliştireceği görülmektedir. Çünkü yapay zeka, temelde veriden beslenen ve insan müdahalesine daima ihtiyaç duyan bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojinin doğru şekilde yönlendirilmesi, etik kullanımı ve insanlık yararına hizmet etmesi için insan faktörü vazgeçilmezdir. Bilgisayar endüstrisi buna güzel bir örnek teşkil etmektedir. Bilgisayarlar birçok manuel işlemi otomasyona taşırken, aynı zamanda yazılım mühendisliği, veri analizi, sistem yönetimi gibi yepyeni insan merkezli meslekler doğurmuştur. Bu meslekler, insanın analitik düşünme yetisini ve problem çözme becerisini ön plana çıkarmıştır. Yapay zeka çağında da benzer bir süreç yaşanacaktır. Potansiyel güç, daima insanın kendisi olacaktır. Yapay zeka araçlarını kullananlar, kullanmayanlara göre avantaj sağlayacaklardır, ancak bu durum insanın merkezi rolünü değiştirmeyecektir. Asıl belirleyici olan, insanın bu aracı öğrenme, yönetme ve insanlık yararına kullanma becerisi olacaktır. İnsanın sahip olduğu bilinç, duygusal zeka, etik değerlendirme yetisi ve sezgisel düşünme becerisi gibi özellikler, yapay zeka teknolojisinin sahip olamayacağı niteliklerdir. Bu nedenle, yapay zeka ne kadar gelişirse gelişsin, insanın stratejik karar verme, bilinçli problem çözme ve değer üretme konularındaki rolü devam edecektir. İslami perspektiften bakıldığında, yapay zeka da dahil olmak üzere tüm teknolojik gelişmeler, Allah'ın takdiri çerçevesinde gerçekleşmektedir. Kur'an-ı Kerim'de "Ve Allah sizi ve yaptığınızı yaratmıştır" (Saffat Suresi 96) ayetiyle belirtildiği üzere, insanın tüm icatları ve çalışmaları Allah'ın yaratması kapsamındadır. "De: Allah'ın bizim için yazdığı dışında bize ulaşmaz. Bizim Mevlamız O'dur. Ve inananlar Allah'a güvenip dayansın." (Tevbe Suresi, 51. ayet) ayeti, teknolojik gelişmelerin de Allah'ın takdiri dahilinde olduğunu hatırlatmaktadır. Bu bakış açısı, teknolojik gelişmeler karşısında aşırı korku ya da endişe duymak yerine, bu teknolojileri hikmet ve sorumluluk bilinciyle kullanmanın önemini ortaya koymaktadır. "Ve şüphesiz Allah kullara zulmedici değildir" (Ali İmran Suresi 182. ayet) ayeti ise, Allah'ın kullarına adalet gösterdiğini ve teknolojik gelişmelerin de bu adalet çerçevesinde insanlığın yararına olacağını ifade etmektedir. Yapay zeka teknolojisi, insanlık tarihindeki diğer teknolojik devrimler gibi, insanın hayatını kolaylaştıracak ve yeni imkanlar sunacak bir araç olarak değerlendirilmelidir. Bu teknolojinin oluşturduğu değişim, insanı merkezden uzaklaştırmayacak, aksine onun yeteneklerini genişletecek ve yeni roller üstlenmesine olanak sağlayacaktır. Geçmiş deneyimler göstermektedir ki, teknolojik gelişmeler her zaman toplumsal katmanlaşma oluşturmuş, ancak insanı üretimin merkezinden çıkarmamıştır. Yapay zeka çağında da benzer bir süreç yaşanacak, potansiyel güç insanda olmaya devam edecektir. Bu süreçte en önemli olan, bireylerin ve toplumların bu teknolojiye uyum sağlama becerisini geliştirmesidir. Yapay zeka araçlarını öğrenmek, etik değerler çerçevesinde kullanmak ve insanlık yararına yönlendirmek, bu çağın en temel gereklilikleri arasında yer almaktadır. Sonuç olarak, yapay zeka insanın rakibi değil, onun yeteneklerini genişleten bir yardımcısı olarak görülmelidir. İnsanın bilinçsel, ahlaki değerleri ve stratejik düşünme yetisi teknolojik gelişmeler karşısında onu her zaman merkezi konumda tutmaya devam edecektir.

Yorumlar

Başa Dön