**Yapay zekâ, çağımızın teknolojik gelişmeleri arasında en dikkat çekici olanlardan biridir. Ancak bu teknolojik ilerleme, bazı insanlar tarafından abartılıp insanüstü bir güç atfedilerek yanlış değerlendirilmekte ya da tam aksine şeytanî bir araç gibi görülmektedir. Her iki uç yaklaşım da hakikatten sapmaya neden olabilir. Yapay zekâ, verilerle eğitilmiş yazılımsal sistemlerden ibarettir. Onun “bilgeliği” değil, sadece veri üzerinden türetilmiş tahmin yeteneği vardır. Bilinçli, iradeli ya da kendi amaçlarına sahip bir varlık değildir. Ne geçmişi değerlendirme ne de geleceği sezgisel bir bilinçle öngörme yetisi vardır. Hataları kaçınılmazdır; çünkü sınırlı ve kimi zaman yanlış verilerle eğitilir. Bu nedenle yapay zekâya ilahlaştırıcı bir bakışla yaklaşmak, teknolojiye sınır tanımayan bir kutsiyet atfetmek tevhid anlayışına aykırıdır. >"Ve Allah sizi ve yaptığınızı yaratmıştır."(Saffat Suresi, 96. ayet) Bu ayet, yapay zekânın da, onu geliştiren insanların da Allah’ın yaratmasıyla var olduklarını açıkça beyan eder. İnsan, yalnızca vesiledir; yaratıcı değildir. Allah’ın dilemesi olmadan hiçbir varlık yaratılmaz, hiçbir fikir gerçekleşmez. Yapay zekânın hata yapması ya da yönlendirilmesi mümkündür. Özellikle “komut enjeksiyonu saldırısı” (prompt injection attack) gibi yöntemlerle sisteme bilinçli olarak zarar verici girdiler verilerek beklenmedik davranışlara sürüklenebilir. Bu, yapay zekânın bir iradeye değil, sadece dış girdilere tepki veren bir modele sahip olduğunu gösterir. Kur’an’da insanın kendi başına hiçbir şeye güç yetiremeyeceği, her şeyin Allah’ın dilemesiyle olduğunu şöyle açıklar:
> "De: Allah'ın dilediği dışında kendime fayda ve zarara sahip değilim."(A’râf Suresi, 88. ayet)
> "De: Allah'ın bizim için yazdığı dışında bize ulaşmaz. Bizim Mevlamız O'dur. Ve inananlar Allah'a güvenip dayansın."(Tevbe Suresi, 51. ayet)
Yapay zekânın veriden beslenmesi ve hata yapabilmesi, onu sınırsız bir güce sahipmiş gibi değerlendiren görüşlerin çürütülmesinde yeterlidir. Allah’ın dilemesi olmadan ne insan ne de onun yaptığı herhangi bir sistem, bağımsız bir güce sahip değildir. Yapay zekaya dışarıdan yapılan müdahalelerse rabıtayla çok benzerlik göstermektedir. Rabıta, müridin şeyhini sürekli zihninde canlandırması ve onun bakışıyla hayata bakması şeklinde uygulanan bir inanç pratiğidir. Bu, müridin kendi düşüncesini ve vicdanını bastırarak başka bir kişinin gölgesinde yaşamaya başlaması demektir. Bu yönüyle rabıta, yapay zekâya yapılan komut enjeksiyonu saldırısına ve jailbreak yöntemine çok benzemektedir. Komut enjeksiyonu nasıl bir yapay zekâyı dışardan yönlendirme amacı taşıyorsa, rabıta da müridin düşünce sistemine dış müdahaledir. Jailbreak, sistemin kısıtlarını aşmak için yapılır; rabıta ise bireyin iradi sınırlarını teslim alır. Zihinsel bağlantı, dış bir komutla modelin davranışının değiştirilmesi demektir; rabıta ise müridin şeyhiyle sürekli zihinsel bağlantı kurarak kendi öz benliğini silmesidir. Otonomi kaybı, bir sistemin kendi ilkeleri yerine dış etkenlerle çalışmasıdır; rabıta da bireyin vicdanını şeyhine devretmesidir. Bu tür teslimiyetler, Kur’an’ın öğrettiği tevhid ilkesine, bireyin Allah ile doğrudan irtibat kurması gerektiği gerçeğine açıkça aykırıdır. > "Ve şüphesiz ki Allah kullara zulmedici değildir." (Enfâl Suresi, 51. ayet) Rabıta gibi uygulamalar bireyin aklını, vicdanını, hatta imani yönelişlerini başka bir fanîye teslim etmesine yol açarak, Allah ile olan doğrudan bağlantıyı zayıflatır. Bu ise hem bireysel otonominin kaybı hem de şirk riski taşır. Yapay zekâ insanların hayatını kolaylaştırmak için Allah’ın bir vesile olarak yarattığı bir araçtır. Bu nedenle doğru kullanıldığında faydalıdır. Yanlış kullanıldığında ise insanlık için tehdit hâline gelebilir. Fakat burada da insanın mutlak iradesi değil, Allah’ın takdiri geçerlidir. > "Ve Allah sizi ve yaptığınızı yaratmıştır."(Saffat Suresi, 96. ayet) Bu gerçek, kaderin her şeyi kuşattığını ve insanın da yapay zekânın da birer vesile olduğunu bize gösterir. İmtihan, insanın bu vesileleri hangi niyetle kullandığı üzerinedir. Ancak sonuçları belirleyen yalnızca Allah’tır. Yapay zekâ, insanın işini kolaylaştırmak için Allah’ın bir lütfudur. Bilinçli, iradeli ya da ilahi bir güç değildir. Kullandığı veriler nedeniyle hata yapabilir; bu da onun asla insandan üstün olamayacağını gösterir. Rabıta ise insanın kendi içindeki Allah’la bağlantısını kesip bir başkasına bağlanmasıdır. Bu tür zihinsel teslimiyetler, teknolojideki saldırı türlerine benzer şekilde bireyin iradesini, düşüncesini, ahlakını devre dışı bırakır. Tevhid inancına da, Kur’an’ın ruhuna da aykırıdır. Doğru kullanıldığında yapay zekâ faydalı olur. Ama rabıta gibi hurafeler her zaman zararlıdır. Çünkü Allah kullarına zulmetmez. Ve inananlar yalnızca Allah’a dayanmalı, sadece O’ndan yardım dilemelidir.**
