Bir yaz günü başladım yazmaya
Birikmiş laflarım
Edilmemiş sitemlerim vardı
Zaman denen soluksuza karşı..
Eski şairin yazlık sinemaları vardı
Okudukça özendiğim,
Benimse yasemin kokulu sabahları
Temmuz gecelerimin
Ne fark ederdi!
İçimizdeki aynı aşk acısı
Dilimizde aynı sitemler geçenlere karşı
Ha kimsesiz bir sinemanın koltuğunda
Ha kalabalık bir sahilin ıssız bir koyunda
Yalnızlık ise yazın getirdiği
Bitti demektir ilk gençliğimin ilk baharı
Sebepsiz heyecanları köşeyi dönünce başlayan
Artık terk etmiştir bu bedeni arkasına bakmadan
O halde yalnızlığın mevsimidir yaz
Bir yaprak dökümünden medet uman sonbaharın karşısında
En çığırtkanından binlerce sesin içinde
Uğuldayan kendi iç sesini duymamaktır.
Kimsesizce sabahlara ağlamak
Geceleri izlemektir
Bir öncekinden daha sıcak gecen..
Nerede kaybetmiştir güneş rengini
Yoksa gözlerim mi kaybeden ferini
Bilemedim...
Şimdi elveda derken yaza
Arkamda mı bırakıyorum bu kimsesizler senfonisini
Bin bir ihtimalin dahilinde
Düşler kuruyorum
Düşümde günlerim var
Eskisi gibi güldüğüm
Neşeli güney rüzgarlarını arkama alarak
Savurup kumlarla birlikte
Yetişemeyeceği okyanuslara
Sonsuzluk hissi de olmasa
Ne rahatlatır bizi bu iki karışlık yaşantımızda..
Yaz biterken ardından yazılar döküyorum
Göz yaşlarımın yerine
Yepyeni bir mevsim başlamaktayken
Ben gidenin derdinde
Zaten hep yas tutmakla geçti
Diyorum kendime
Bir gün var olma iken istediğim
Kimse olmadan gitmeye yüz tuttum yirmi beşimde
Gitmek rahatlatacak beni
Bir evden
Ödünç alınmış öykülerden
Bitmemiş hikayemden gitmek..
Bırakıvermek içindeyken bir mevsimi
Belki de yaratmak beşincisini
Aynı şair güzel söylemişti
Az kıymet bildiğim günlerimde sözlerin
YAZ BİTTİ
Artık anlıyorum…..