Yüreğindeki eskileri de yenilersin artık, yeni yılda ! Umutların gibi, yarım yamalak gülen gözlerinin akordunu da yaptırırsın. Yeni kitaplar okursun, yeni elbiseler alırsın, yeni günde yazılmış şiirlerin kucağına atarsın kendini; benim olmayan ve bir daha yazılmayacak şiirler gibi olur sonun, biliyorum.
Sevdiğin çiçekler gönderilecek belki kapına, postacı belki kapını üç kez çalacak. Kırmızı kırmızı açılmayı bekleyen ince boyunlu lale demeti beklerken sen, elinde bir tek siyah gül kala kalacaksın! Mavi hayallerin yarım kalacak bir anda, buz gibi donacaksın. Kolları yağlı kayışa dönmüş, koca burunlu, güleç gözlü postacının bahşişini vermeyi bile unutacaksın. Neden çiçekçinin değil de postacının geldiğini bile hiçbir zaman anlayamayacaksın. Durup durup bir anda avuç avuç gözlerle ağlayacaksın, sağanak yağmur edasında.
Öksüz bir çocuğa bakmak zorunda kalan üvey anne tavırlarında koyacaksın, o güzelim masum siyah gülümü suya ve en kısa zamanda iz bırakmadan soldurma yollarını arayacaksın. Ama o asla solmayacak, solan senin ay yüzünden başka bir şey olmayacak. Yeni yıla simsiyah duygularla gireceksin, kendini…..
Bir düğün sevincinde yemekler hazırlayacaksın bütün sevdiklerine, her servise acılar boşaltıp dostlarına yedireceksin. Onlar yedikçe sen hafifleyeceksin, hafifledikçe acın azalacak, azaldıkça dostların ağlayacak. “Hüzün basacak geceyi, yumruğu havada konuşana vuracak.” Vurdukça kan kokacak ellerin, ölümü düşüneceksin öldürdüğün duygularımı hatırlayıp ve günah çıkartır gibi çıkartacaksın pislikleri içinden. Her yere kusmuk bulaşacak, üstün başın kan kokacak. Yeni yıl sana zehir zıkkım olacak, göreceksin. Ne yaparsan yap aklından hiç çıkmayacağım,anılar zinciri kurup kurup bozacaksın sabaha kadar. Bütün oyunları kazanacaksın, kazandıkça sen batacaksın boğazına kadar, bir ip atanın bile olmayacak. Ellerimde boğulacak bu çamurlu dünyada yüreğin. Gözlerin kapanacak ilk önce, boynun son düşüşlerdeyken beyninde son düşler kurulacak. Bu benim ilk cinayetim olacak, gömleğime taze ılık kanın bulaşacak. Karnı deşilen kayaların dipsiz kuyularına atacağım seni. Kimse çıplak bedeni bulamayacak. Her sabah yanından bir tren geçecek yüreğine raylar döşeyip, sen bunun değerini bile anlamayacaksın, biliyorum.
Yeni yıl sana zehir zıkkım olacak…
Bu benim ilk cinayetim olacak….
Gömleğime taze ılık kanın bulaşacak….biliyorum.
genizleri yakan kemik sesli bir rüzgar çıkar
çengel çiçeği gibi sallanır duygular dallarda
hangi iklimden geldiğini bile bilemezsin
barut kokusuna taze ıhlamur kokusu karışır
ölüvermek istersin bir derenin nazlı su sesinde
tütüne yatmış yüreğimden bir nemli hüzün yayılır
gözlerim mi yatmıştır yoksa, sen mi kanlı bir çukurda pusuya
ikinci mevkiden kalma ölümcül bir sessizlik var havada
ve deşilirken karnı kayaların son nefesin soğuk soğuk
vadiyi yarıp geçen tren sesinde sözlerin boğuk boğuk
………………………………………..
bütün izlerini sildim, yürüyüp geçtiğin zihnimden
ne anılar kaldı, ne de hayal-i endamın
bıçak yarası gibi ince bir sızın kaldı
…………………………………………
ellerimden sızan kandan kalmadır bu ilk cinayetim
gömleğime sildiğim kan senin taze ılık kanındır
ağlamalarım seni öldürmeye neden engel değildi, bilmiyorum