Soğuk mu?
Hayır, çünkü hissetmiyorum.
Soğuğu mu ?
Hayır üşüdüğümü.
Kar taneleri dilimin üstüne düşerken çekiniyorlardı. Aynı bir direğe bağlı ama dilediği yönde salına salına uçmayı başarabilen bir bayrak misali. Mevsimin tüm inceliklerini sarıp sarmalamış olan ağaçlar, kendilerinden emin karşılıyorlardı bembeyaz taneleri kendilerine çekerek neredeyse. Bir an önce kar altında kalmayı arzularcasına. Ne kadar üşüyeceklerini biliyorlardı. Ne daha fazla ne daha eksik. Her seneki gibi. Zamanı geldi diyordu sessizce donan ırmak, eşlik ediyordu şeffaf soğukluğu ile. Oyun bozan birkaç kuş vardı ortada seyip seyip dolaşan, hala yağan karın altında didikleyerek yiyecek bir şeyler bulma umuduyla donanmış. Karanlık çöküyor, karın beyazlığına rağmen.
Güneş doğmayı unutmuş bugün çocuklar onu çağırmaya ne dersiniz ?
Sınıfta yanan küçük sobada, ısıtmaya çalışırlarken ayaklarını, yanan ayakkabıların kokusu gidiyor koridora, öğretmen, azalmış birkaç öğrenciye bakıp ders yapma şevkini vermek için gülümserken onlara. Çok uzaktan gelmek demek okumak için ısıtılan eller için, dönüş yolunda donma tehlikesi var demek. Tebeşir başlar tahtaya dünyayı çizmeye, bugüne kadar görmedikleri denizi çizmeye, ardı ardına çizilen tüm resimler gözlerinde bir animasyon olur uçuşur havada, patlamış mısır gibi. Her biri kendi payına düşeni yakalar atar ağzına. Heveslenir denizin tuzuna.
06.01.2015