Zeus'un Kızı; Yeni Yıl Şarkısı

Soğuğun, ayağımda ve belimde hissettirdiği kişiliği, camlardaki, minik ayılı perdeyi aralayınca, kara dönüşmüş haliyle böö dedi. Yanımdaki, mis kokulu buğday ekmeğini andıran minik kız, üzerini açtığından, ana rahmine geri girmiş gibi küçülmüştü. Çaydanlığın altının yandığını kokusundan anlamamak için ölmüş olmak lazım diye geçirdim aklımdan. Esnemeye vaktim kalmadığından, gözümü açar açmaz, kalkmak şart olmuştu. Babamız erken kalkmış, bizi uyandırmaya kıyamamıştı. Çaykovski’nin “Polonaise”si tüm yaylı çalgıları odaya doldurmuş, neşe ve kargaşa içinde hazırlanılıyordu bir yeni güne daha………..

yazı resim

Soğuğun, ayağımda ve belimde hissettirdiği kişiliği, camlardaki, minik ayılı perdeyi aralayınca, kara dönüşmüş haliyle böö dedi. Yanımdaki, mis kokulu buğday ekmeğini andıran minik kız, üzerini açtığından, ana rahmine geri girmiş gibi küçülmüştü. Çaydanlığın altının yandığını kokusundan anlamamak için ölmüş olmak lazım diye geçirdim aklımdan. Esnemeye vaktim kalmadığından, gözümü açar açmaz, kalkmak şart olmuştu. Babamız erken kalkmış, bizi uyandırmaya kıyamamıştı. Çaykovski’nin “Polonaise”si tüm yaylı çalgıları odaya doldurmuş, neşe ve kargaşa içinde hazırlanılıyordu bir yeni güne daha………..
Ufaklığın içindeki okula gitmeme hissi ağır basmış, yaratıcılığını kullanarak, bahaneleri kuyruğa dizmişti. Annesinin onu giydirme çalışmaları sonuç verse de hala umutluydu görünmez iktidar savaşını kazanmaya. O sırada tüm konsantrasyonu yüzüne vurmuş sanatçı, neredeyse mimikleri ile çaldığı A.Piazzola’nın Liebertango’sunu sonlandırmak üzere idi, odanın en can alıcı köşesinde. Birazcık rahatlamak için derin nefes almak gerektiğini hissettirmekle kalmıyor bir süreliğine durmalı, diyordu notalarla.
Telefon çaldığında, önemli bir toplantının stresi, kablolardan ta ki yüreğine kadar bir ok oldu tam on ikiden vurdu. En üst düzeyde yöneticiler, sandalyelerine oturmuşlar önlerindeki kalp şeklindeki kartonlarda “Historia de un Amor”yazan, toplantı notlarına bakıyorlardı gülümseyerek. Önceden başladığı belli olan Bernstein’nın West Side Story’si hafif hafif mırıldanılıyor, sıradaki parça için şimdiden parmaklar, hızlı ve sabırsız, aklın sınırlarını delmeye çalışıyordu.
Yolda kalabalık, birbirlerinin içinde olmaktan mutsuz görünmüyor. Daha çok eve tekrar ulaşmanın verdiği hayalle gülümsüyordu. Yorgun ama mutsuz değildiler. Otobüsün içi hınca hınç dolu iken, şoförün yanında “New York New York” ‘u söyleyen genç solist, bazen bileti olmayıp binmek isteyenlere yardımcı olmak için detone bile oluyordu.
Akşam herkesin yemek vakti masaya oturması beklenirken radyoda, J.Brown’nun “I Feel Good”’u yavaş yavaş yükseliyor. Ya mutlu olunacak ya mutlu olunacaktı…….
“Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin” Nazım Hikmet
31.12.2014

Başa Dön