..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
ÝzEdebiyat - Yazar Portresi - Seval Deniz Karahaliloðlu
Seval Deniz Karahaliloðlu - Kendinden Menkul Yazýlar
Site Ýçi Arama:


Eleþtiri
  Alice ve Dante'nin Ýmkansýz Birlikteliði (Seval Deniz Karahaliloðlu) 3 Mart 2004 Toplum ve Birey 

Gelelim Alice’e ve bir türlü içinden çýkamadýðý þu ‘Harikalar Diyarýna’. / Sahi, bu kýz neden oradan bir türlü çýkamaz? / Caný mý istemiyor, kayýp mý oldu? / Týpký, çýkmaz sokak gibi. / Çýkýþ kapýsýný bulabilsin diye, Alice&#

  Türkiye"nin Ar Damarý Çatladý (Seval Deniz Karahaliloðlu) 23 Nisan 2004 Politik Olaylar ve Görüþler 

Bakýnýz Verheugen’in açýklamasýna yada Rumlarý tehdidine, ‘Eðer Annan Planýna hayýr derseniz TÜRK ASKERÝ ADADA SONSUZA KADAR KALIR’ Bir þey bundan daha açýk ifade edilebilir mi? Daha net olarak ‘itiraf’ edilebilir mi? Peki

  Türkiye'nin Damadý Vuslata Erdi, Þimdi Sýra Gerdekte (Seval Deniz Karahaliloðlu) 5 Mart 2004 Popüler Kültür 

Kendilerini þovdaki kiþilikler ile özdeþleþtirerek sanal bir dünyada ‘var olmaya’ çalýþýyorlar. Bir türlü gerçek hayatta oturtamadýklarý ve oluþturamadýklarý kiþiliklerini, sanal alemde istedikleri kalýba sokarak, kendilerini yarýþmacýnýn

  Perakende Fiyatýna Kilo Hesabý Pop Starlar… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 6 Mart 2004 Popüler Kültür 

Týpký eroin baðýmlýlarý gibi aðýzlarýnýn kenarýndan süzülen salyalarla birlikte bir sonraki yarýþmayý bekleyen ‘aday süngerler’, kendilerine ne olduðu gerçeðinden tümüyle habersiz, ‘toplumsal bir histerinin’ baþ aktörleri olarak

  Meraklýsýna Rum Usulü 'Türk Kebabý' (Seval Deniz Karahaliloðlu) 7 Mart 2004 Politik Olaylar ve Görüþler 

‘Rum Usulü Kýbrýs Sosu’ ayrý bir kapta hazýrlanýr. Hitler’in ‘ari ýrk’ masalýnýn çok kötü bir kopyasý olan ‘Helen Ýdeali’ baharatý, ‘Stratejik üstünlük saðlayarak, güvenlik açýsýndan ciddi bir tehdit oluþt

  Ruhum Aðrýyor (Seval Deniz Karahaliloðlu) 8 Mart 2004 Politik Olaylar ve Görüþler 

Ýki gündür evin içinde ‘benim, ruhum aðrýyor’ diye dolanýp duruyorum. Bu, öyle romatizma gibi bir þey deðil. Rahmetli anne annemin yaðmur öncesi yaþlý eklemlerini ovarak ‘yakýnlarda bir yerlere yaðmur yaðýyor. Yakýnda, buraya da geli

  Ali Bey Hidayete Erdi (Seval Deniz Karahaliloðlu) 9 Mart 2004 Sinema ve Televizyon 

Acaba filmin müziðine mi kapýlmýþtý? Filmin çekim platosunda, müzik eþliðinde iki kere diz kýrýp, el þýklattýktan sonra, ‘Ya buranýn havasý çok hoþmuþ, nasýl derler çok janti, gelmiþken bari filmin bir iki sahnesinde oynayayým’ mantýðý ile

  Mahallenin Delisinden Modern Zamanlara Dair Haberler… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 10 Mart 2004 Sinema ve Televizyon 

Oynayan filmin yönetmeni ‘stop, mola’ dediðinde, ‘ölü taklidi’ yapan Iraklý çocuklar ve siviller düþtükleri yerden ayaða kalkacak, köþedeki Mc Donalds’a giderek hamburgerlerini yerken bir yandan da Coca Colalarýný yudumlayac

  Caným Bushçuðum... (Seval Deniz Karahaliloðlu) 11 Mart 2004 Politik Olaylar ve Görüþler 

Ben biliyorum, senin ‘kalbin temiz’. Ne kadar, sana fitne fesat yakýþtýrsalar da ne kadar ‘yufka yürekli’ olduðunu bir ben bilirim. O cici köpeðin için az mý aðladýn, karalar baðladýn. Bazý karanlýk tipler, kendini bilmez fit

  Neremi? Neremi? Karizmamý, Karizmamý... (Seval Deniz Karahaliloðlu) 23 Mart 2004 Politik Olaylar ve Görüþler 

Yýllarca milletçe canýmýzý diþimize taktýk, Didindik, uðraþtýk hatta ardý ardýna devrimler yaptýk. Ne için efendim? Karizmatik bir baþbakanýmýz olsun diye, tabii ki. Þükürler olsun, yüce mevlam bugünleri de gösterdi. Bunu, milletçe ‘hak edebilm

  Allah Ýstifa Etti… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 3 Nisan 2004 Dinler, Ýnançlar ve Ateizm 

Özellikle son zamanlarda, savaþlarda ölen milyonlarca masum insan, açlýk, kýtlýk ve salgýn hastalýklar gibi ciddi dertlerle baþ etmeye çalýþan Allah’ýn, sýradan ölümlülerin iþ, eþ, para, mevki, þöhret, Pop Star olma, ‘Kim Kimi Becerecek’

  Cin Ali"yle Cici Ali (Seval Deniz Karahaliloðlu) 5 Mayýs 2004 Politik Olaylar ve Görüþler 

Sanki, Mr.Scott ýþýnlama odasýnda, kahrolasý enerji panelindeki düðmelerle oynaya oynaya ýþýnlama sistemini bozmuþtu da, Geçmiþten günümüze, un çuvalý misali fýrlatýlývermiþti. Dönüp þu Mr. Scott’ý esaslý bir þekilde haþlayacaktým ki,

  Ailenin 'Kara Koyunu' (Seval Deniz Karahaliloðlu) 8 Mayýs 2004 Toplum ve Birey 

Galiba pek normal olmadýðýmý hassasiyetle, ilk teþhis eden rahmetli büyük annem oldu. ‘Bu kýz, pek bir acaip’ demiþti. Hafif kýnayan bir ses tonuyla. Daha çocuk yaþlardaydým. Yani, bu tasvip edilmeyen ‘zýpýr’ biri olacaðým konu

  Siniri Alýnmýþ Hayatlar Yaþýyoruz (Seval Deniz Karahaliloðlu) 31 Mayýs 2004 Varsýllar ve Yoksullar 

Efendiler, sýyýrdýklarý kemiklerin üzerindeki son et parçalarýný da kapmalarý için küçük efendilere atýnca onlarýn da sebeplendiðini görüp iki kez mutlu oluyoruz. Nihai mutluluðu ermek ve siniri alýnmýþ hayatlarý taçlandýrmak için önceden bizim için seçi

  Franca Rame ve Dario Fo"dan "Kadýn Oyunlarý" ve Zeynep Nutku (Seval Deniz Karahaliloðlu) 7 Mart 2015 Toplum ve Birey 

“Uyanýþ”, fabrikada çalýþan iþçi bir kadýnýn sabahýn erken bir saatinde kalkmasý ve uyku sersemi bebeðini kreþe götürmek için hazýrlanmasýyla baþlar. Ama evden bir türlü çýkamaz. Çünkü evin anahtarýný bulamaz. O evin anahtarýný nereye koyduðunu hatýrlamaya çalýþýrken anlattýðý kýsa anlýk öykülerle bize hayatý hakkýnda ipuçlarý verir. Nasýl deli gibi çalýþtýðýný, kocasýnýn ilgisizliðini hep bu anlýk tepkilerden öðreniriz. O hazýrlanmýþ, evden çýkmaya çalýþýrken yatakta uyuduðunu farz ettiðimiz kocasýna dönerek, “ ben de senin gibi çalýþýyorum. Tek istediðim benim sorunlarým olabileceðini anlaman” der. Anahtarýný ararken biz de onunla birlikte her gün sabahýn kör karanlýðýnda yollara dökülen binlerce kadýnýn traji komik hikayesini dinleriz. Ýþçi kadýn anahtarý bulabilecek mi? Ýþe ve kreþe zamanýnda yetiþebilecek mi?

  Oyun Atölyesinin Ayýbý…. (Seval Deniz Karahaliloðlu) 15 Þubat 2005 Kesinlikle Karþýyým! 

Tiyatro ahlakýndan, etiðinden ve oyunculuðundan sorumlu nöbetçi müdür olarak, Oyun Atölyesi Genel Sanat Yönetmeni Haluk Bilginer, bilgisi olduðu halde oyuna keyfi olarak 50 dakika geç gelen ve mazereti sadece ‘unutmak’ olan oyuncuya ne yapar?

  Prof. Dr. Savacý, Sanatçýlarý ve Aydýnlarý Göreve Çaðýrdý… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 6 Mayýs 2006 Türkiye 

Cumhuriyetimizin bütün temel kurumlarýna saldýrýldýðý bu zor günlerimizde, sanatçýlarýmýzý, aydýnlarýmýzý ve halkýmýzý, Cumhuriyetimizi korumaktaki kararlýlýkla aramýzda görmek, Cumhuriyetimize ve onun deðerlerine ne kadar güçlü sahip çýktýðýmýzý, herkese gösterecektir.

  Aslýnda Hepimiz Tecritteyiz. (Seval Deniz Karahaliloðlu) 13 Eylül 2006 Politik Olaylar ve Görüþler 

'11 Numara, yabancý erkeklerle iliþkiye girmek yok’ (Dalgamý geçiyorsun, tecritteyim, ne erkeði?) Hücre arkadaþým 5 Numara Özge, yanýndaki hücre arkadaþý 1 Numara Öktem ile birlikte tempolu bir biçimde baðýrarak zýplýyorlar. ‘Baskýlar, bizi durduramaz. Baskýlar, bizi yýldýramaz.’ Zebanilerin baþý mikrofondan, tatlý fakat otoriter bir tonda konuþuyor. ‘5 Numara kýzým, erkeklerle kýrýþtýrma, otur yerine.’(Burada amaç, bilinçli olarak mahkumlarý taciz ederek onlarýn kiþilik haklarýna saldýrmak, onlarý rezil etmek, aþaðýlamak ve küçük düþürerek, sindirmek. Bu sistematik tavrýn tek amacý, mahkumun ‘kimliðini yok etmek’. Sonuç olarak, oradakiler bir isim deðil yalnýzca bir numaradan ibaret.)

  Brecht Ruhuyla Çeliþen Brecht Günleri (Seval Deniz Karahaliloðlu) 2 Aralýk 2006 Çaðdaþ Sanat 

Brecht’in adýna düzenlenen bir toplantý, Brecht’i temsil eden deðerlerle bu kadar çok çeliþebilir mi?Hem de hayatýný ‘insana saygýya’, ‘inanca’, ‘düþünce özgürlüðüne’ ve ‘deðiþime’ adamýþ bir insanýn kendi eserlerinin ironik bir eleþtirisi gibi duran ve toplantýnýn ruhu ile bire bir ters düþen olaylar karþýsýnda bu dört günü nasýl anlatýrdý acaba? Brecht’in düþüncesiyle ancak bu kadar çok çeliþen, ters düþen, önerdiði kuramlarý yerle bir eden, onun savunduðu ilkeleri deðersizleþtiren bir ‘anlayýþ’ olabilir.

  Sesine Botoks Mu Yaptýrdýn Dinçer Aðabey? (Seval Deniz Karahaliloðlu) 19 Ocak 2007 Sinema ve Televizyon 

Yazýnýn tam ortasýnda telefon çalýyor. Þimdi sýrasý mý diye homurdanarak kalkýyorum. Telefonda genç bir erkek sesi. Yazýya konsantre olsam da Köle Ýsaura dizileriyle yetiþmiþ olmanýn yan etkisinden mi nedir hemen çýlgýn hayal gücüm çalýþmaya baþlýyor. Kendimi Brezilya dizlerinin baþ yýldýzýnýn yerine koyuyorum. Tabii karþýmda da genç, yakýþýklý, zengin, bir evin bir oðlu, beyaz atlý prens var. Brezilya dünyanýn öbür ucuymuþ filan dinlemiyor, iþini gücünü býrakmýþ, kalkmýþ taa oralardan beni arýyor. Bütün bu Hollywood senaryosunu topu topu birkaç saniye içinde yazýyorum. (Acaba, söyleþi yapmayý býrakýp senaryo mu yazsam?) Her neyse, heyecandan titreyen bir sesle soruyorum. ‘Alo, kimsiniz?’ Telefonda bir asýr süren sessizlik, doðal olarak Brezilya dünyanýn öbür ucu. Olacak o kadar diye kendimi teselli etmeye vakit kalmadan karþýdan yanýt geliyor. ‘Alo, Seval sen misin?’ Biraz þaþkýn, daldýðý rüyanýn bozulmasýndan biraz tedirgin. ‘Evet, benim’ diye yanýtlýyorum. ‘Kýzým beni tanýmadýn mý? Benim, Dinçer Aðabey’in’. Tam bir hayal kýrýklýðý. Benim, ‘Toz Pembe Brezilya’ dizisindeki son nokta. ‘Yaa, Dinçer Aðabey sen miydin? Hay Allah. Ben de baþka biri sanmýþtým. Dinçer Aðabey, sen sesine botoks mu yaptýrdýn? Sesin çok genç geliyor da.’

  Þehre Fransa"dan Bale Kumpanyasý Gelmiþ (Seval Deniz Karahaliloðlu) 19 Ocak 2007 Çaðdaþ Sanat 

Dans baþladýktan birkaç dakika sonra, kendimi ‘iyi niyetli bale öðrencilerinin dönem ödevi sýnavý için hazýrladýklarý bir çalýþmada’ buluveriyorum. Figürleri öðrenip ezberleyen dansçýlar, arkadan kurulan porselen bebeklere benziyorlar. Bir türlü uyum yakalayamadan sahnede kendi halinde hoplayýp zýplayan bu altý porselen bebek, bana annemin mücevher kutusunu anýmsatýyor. Kapaðýný açýnca mekanik bir müzik eþliðinde dönen balerin misali sahnede dolanýp duruyorlar. Kurgulanmýþ içi boþ bebekler gibi. Tamamýyla "ruhsuz". Öylesine zorlama dans ediyorlar ki çevremde dansý durdurup "Kesin, mola, kendinize gelin, tekrardan alacaðýz" diyecek bir koreograf, bir hoca arýyorum ama yok. Acaba ben baðýrsam mý? En iyisi bu zorlama felaketin bir an önce sona ermesi. Gruptaki "iyi niyeti" Çinli çocuða muhtemelen hep gülümsemesini söylemiþler. Yüzünde bir Comedia d’el Arte maskesi takmýþ, piþmiþ kelle gibi sýrýtýyor. Ýçimden sahneye çýkýp yüzündeki maskeyi çekip almak geliyor. Acaba maskenin ardýndan ne var?

  Hayatý Kaçýrmak (Seval Deniz Karahaliloðlu) 29 Ocak 2007 Türkiye 

Bir de þu çýlgýn yaþlý amcamýz. (Ah, þu Çýlgýn Türkler yok mu? Ýnsanýn karþýsýna ne zaman çýkacaklar hiç belli olmuyor) Kendince mücadeleye baþlayan bacaklarý titrek bir amca. Yaaa amca senin ne iþin var burada? Git evine. Sýcacýk sobanýn baþýna. Üþüme bu ayazda. Ne iþin var? Sen mi kurtaracaksýn ülkeyi tek baþýna? demek geliyor insanýn içinden. Ama olmuyor. Bir þeyler var þu bacaklarý titrek amcada. Soðuktan mý yaþlýlýktan mý bilinmez titriyor ama “dik de duruyor”. “Bu dik duruþ”, hepimize inat. Sana, bana, ona, ötekine, size, onlara, benim gibi hiçbir özrü olmadýðý halde mitingi atlayanlara. Ve evinde sýcacýk sobasýnýn baþýnda, poposunu büyütenlere inat “‘dimdik” duruyor. Pek garip.

  Sanatýn Türk Milli Takýmý Paris Kapýlarýný Kýrdý (Seval Deniz Karahaliloðlu) 5 Þubat 2007 Çaðdaþ Sanat 

Türkiye’nin gündem maddesi belli. Cinayetler, suikastlar, siyasi belirsizlik, komplo teorileri, ekonomik ve siyasi istikrarsýzlýk derken toplumda hat safhada yaþanan gelecek korkusu. Haber bültenleri, insanýn içini karartan haberlerle dolup taþýyor ama bu ülkede sesiz sedasýz güzel þeyler de oluyor. Her türlü olumsuzluða karþýn; inançlarýný, sanatsal üretimleri ve umutlarýný bir çýkýna koyan, bir avuç “sanatçý cengaver” Paris yollarýna düþüyor. Ýzmir, Ýstanbul ve Eskiþehir’den resim, heykel, seramik ve özgün baský dallarýnda çalýþan 10 sanatçý “kendi kiþisel çabalarý” ile Türkiye’yi temsil etmek için gittikleri Paris’te, uluslar arasý sanat platformunda büyük baþarý kazanýyor. Tabii bundan hiç kimsenin haberi yok. Çünkü Pop Starlarýn yüceltildiði, sözde sanatçýlarýn meydanlarý boþ bulduðu, ciddi bir “kültür, sanat erozyonun” yaþandýðý ülkemizde, Fransa’da kazanýlan bu baþarýnýn haber deðeri bile yok.

  Hayat, Ölüm, Gelecek, Akm, Güçlü Olmak ve Mecburiyet Üzerine… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 31 Mart 2007 Türkiye 

Laik Türkiye Cumhuriyetini yýkmak, onun yerine þeriata dayalý bir rejim getirmekten söz ediliyor. Ve bu gayet sakin ve ciddi bir biçimde yapýlýyor. Yani, normal ve sýranda günlük bir olaydan bahsedercesine, o kadar “rahat”, o kadar “kanýksamýþ”, kýlýmýz bile kýpýrdamadan bir “kabulleniþ”, bir “teslimiyet”, bir “vurdumduymazlýk”, bir “aymazlýk”, bir “adaaaam sendecilik” haliyle dinliyoruz.

  Açlýkla Terbiye Edilen Bir Ülkede Dilenen Yaþlý Bir Teyze (Seval Deniz Karahaliloðlu) 8 Nisan 2007 Türkiye 

Beyaz saçlý yaþlý bir kadýn. Eski elbiselerine karþýn üzerinde eskimeyen bir zarafet ve garip bir naiflik duygusu var. Dirseðine geçirmiþ olduðu ortopedik bastonuna dayanarak bana doðru seslendi. Son derece nazik ama yalvarmayan ve öylesine tanýdýk bir edayla. Mürekkep yaladýðý belli olan temiz Türkçesi ve nazik bir ses tonuyla “Lütfen, bana yardým edebilir misiniz?” dedi. Þaþkýn yüz ifademe bakarak devam etti. “Emekli maaþým 6 Nisan’da bitti. (Üstelik daha 7 Nisan’dayýz) 6 Mayýs’a kadar yiyecek param yok. Tüpüm bitti. Çayý demleyecek sýcak suyum yok.” Þaþkýnlýktan, utançtan, acýdan, üzüntüden donup kaldým.

  "Bu Aymazoðlu, Ne Zaman Uyanacak? Ne Zaman? Ne Zaman? Ne Zaman?" (Seval Deniz Karahaliloðlu) 13 Aðustos 2007 Türkiye 

Hani onlarla iyi geçinirsem, evimi yakmazlar mantýðý ile bile bile “kundakçýlarý” evine alan “Aymazoðlu”. Bu bir türlü anlamayan, anlamak istemeyen, anlama güçlüðü çeken Aymazoðlu, “kundakçýlara” karþý ne zaman uyanacak? diye bekliyorsunuz, bekliyorsunuz, bekliyorsunuz, sabrýnýzýn sýnýrlarýný zorlayarak bekliyorsunuz ki Aymazoðlu “uyansýn” ama gelin görün ki Aymazoðlunda “týk” yok.

  Ben Tiyatro Seyircisiyim… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 22 Ekim 2007 Çaðdaþ Sanat 

Sizinle beraber her oyunda ben de sahneye çýkarým. O gözyaþlarý, o kahkahalar, o çocuk gibi þaþýrývermeler, ilk doðanýn merakýyla bakmak, tarifsiz kederlere boðulmak, içi içine sýðmamak, bütün bunlarýn hepsini nasýl bu kadar sahici, bu kadar samimi yaþardým sizlerle birlikte oynamazsam, o yýkacaklarý sahnelerde. Çünkü bilirim ki sizlerin ardýnda benim de suretim bir gölge gibi oynar. Her hareketinizde benim de hayalim sizlerle birlikte var olur sahnede. O tiyatrolarda en az sizin kadar benim de hakkým var. Çünkü ben, tiyatro seyircisiyim.

  Þehit Anasý Soruyor: (Seval Deniz Karahaliloðlu) 23 Ekim 2007 Türkiye 

Þehit anasý gözyaþlarý içinde soruyor. “En çok ne gücüme gidiyor biliyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden maaþ alan ve pkk’ya “terörist bile diyemeyen” vatan hainleri hakkýnda bir þey yapýlmamasý. Cumhurbaþkaný bunlarý nasýl muhatap alýp konuþur? Benim oðlum bunun için mi öldü? Benim oðlumu þehit eden bu teröristler, Meclis Kürsüsünden istedikleri gibi konuþuyor, üstelik devlet bunlarý besliyor, maaþ veriyor. Benim oðlum bunlar uðruna mý þehit oldu? Hukukçulara danýþacaðým, bu insanlarý dava edeceðim, oðlumun hakkýný arayacaðým.”

  Fýsýl, Fýsýl, Fýsýl… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 31 Ekim 2007 Türkiye 

Artýk her gece yataða yatarken huzursuz uykular görüyorum, küçük kurtçuklar kemiriyor yüreðimin karanlýk odalarýný, böylesine "yan gelip yatmanýn" rehaveti acaba kaç askerimize mal oluyor, kaç gencecik beden topraða düþüyor atýl beyin jimnastikleri yaparken, ya da birileri "arsýz medine dilencileri" gibi icazet almak için kapýlar aþýndýrýrken kaç cana mal oluyor vurdumduymazlýðýn getirdiði "kan uykusu"?

  Evlere Servis "Takýntýlarýmýzdan Arýnma" Hizmeti : "Tak, Tak, Takýntý... "" (Seval Deniz Karahaliloðlu) 5 Þubat 2008 Türkiye 

ATATÜRK’ün doðum tarihinden, ölüm tarihini çýkarýrsanýz ne kalýr? Hadi bilin bakalým. Týk yok mu? Anlaþýldý. Sizin bir an evvel “takýntýlarýnýzdan arýnma vaktiniz” gelmiþ demektir. “Tak tak”. Kapý vuruluyor. Kim o? Ben “takýntýnýz”. Yukarýda sorulan sorunun cevabýný bulmak için çaresiz “altý zýr zýr delinin” geçtiði süreçten geçecek ve kapýyý çalan “takýntýnýzdan” bir an önce “kurtulacaksýnýz” demektir.

  Toplumu Yutmaya Hazýrlanan "Dalga Hareketi" (Seval Deniz Karahaliloðlu) 25 Þubat 2008 Toplum ve Birey 

David anlamýyor musun? Yeni üyeler kazandýrma görevi bir çýlgýnlýða dönüþtü. Týpký partilerde ve tarikatlarda olduðu gibi. Dalga Hareketine üye olmazsanýz çok geç kalmýþ olacaksýnýz diye öðrencileri “tehdit ediyorlar”. Bu harekete katýlmazsam ya da katýlmak istemezsem neden geç kalmýþ olacaðým? David anlamýyor musun? Herkes bu Dalga Hareketi denen çýlgýnlýðýn sarhoþluðu içinde. Dalganýn ne olduðunu anlamýyorlar. Kimse neler olduðunun ya da olacaðýnýn “farkýnda deðil”. En önemlisi herkes kendi kiþiliðine ne olduðunun farkýnda deðil? Bize ne oldu David? Herkesin dalgadan gidip gitmeme tercihi olmalý. Bütün öðrenciler dalga tarafýndan “yutulmuþ” gibiler. Dalganýn hangi yönde geliþeceðini tahmin edemezsin. Dalga kontrolden çýkar ve seni yutar. Týpký þimdi olduðu gibi. Bu öðrencilerin hepsi deðerlendirme yeteneði geliþmemiþ çocuklar. Hiç kimsenin dýþlanmadýðý bir hareket olarak baþlayan dalga artýk çýðýrýndan çýktý. Bireylere “özgürlük” ve “baðýmsýzlýk” sloganýyla yola çýkan dalga artýk bizim özgürlüklerimizi “tehdit” ediyor. Dalgaya katýlmak istemeyen öðrenciler bu yüzden dayak yiyorlar. Dalga içinde korkudan herkes birbirini “ihbar ediyor”. Kimse birbiri ile konuþamaz hale geldi.

  22. Uluslar Arasý Ýzmir Festivali Bu Yýl Öksüz Kaldý (Seval Deniz Karahaliloðlu) 18 Haziran 2008 Çaðdaþ Sanat 

Paha biçilemez tarihi ve kültürel mirasýyla Muhsin Ertuðrul Sahnesi ve AKM’yi, yerine yeni bir bina koyamadan sudan sebeplerle yýkmaya kararlý olan zihniyetin bu tavrý akla tek bir seçeneði getiriyor. Her türlü kültürel ve sanatsal faaliyeti sanki destekliyormuþ gibi görünerek, sanatý ve sanatçýyý içten içe baltalama giriþiminin somut bir ifadesi olarak Ýzmir Uluslar arasý Festivalinin deðiþmez bir simgesi haline gelen Efes Antik Tiyatro’yu her türlü sanat etkinliðine kapatarak çalýþamaz hale getirmek! Efes Antik Tiyatro’yu “yýkamadýðýmýz göre bari kapatalým” düþüncesiyle hareket edenler bilerek ya da bilmeyerek (!) 22 Temmuz 2008’de yapýlacak olan efsane þef Zubin Mehta yönetimindeki, Musicale Fiorentino Orkestrasý Festival Kapanýþ Konserini ve Festivali sabote etmiþ oldular!

  Ferhan Þensoy"dan 2019 Türkiye Fotoðraflarý (Seval Deniz Karahaliloðlu) 21 Nisan 2010 Türkiye 

Yýl 2019. Türkiye beþ vakit namazda. Maaaþallah, maaaaþallah! Devlet kamyona, millet dincilere çarptý. Ferhan Þensoy’a da siyah çarþaf pek yaraþtý. Size de yaraþýr. Emin olun yaraþýr! Rezervasyonunuzu yaptýrmayý unutmayýn. Beþ yýl sonra lazým olacak.

  Söyleyecek Sözü Olan Oyunlar… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 12 Mayýs 2010 Türkiye 

Bu yýl 28. si yapýlan Ýzmir Tiyatro Günleri, söyleyecek sözü olan, duruþuyla, tavrýyla düþündüren, “cesur oyunlarý” bir araya getirdi. Bunlar arasýnda ilk akla gelenler “Bana William Deyin”, “Marx’ýn Dönüþü”, “Kraliçe Lear”, “Yastýk Adam” ve “2019” oldu. Ýnsana, insanca yaþama dair söyleyecek sözü olan bu oyunlar, sadece sýradan insana deðil günümüz toplumuna da ýþýk tutmasý bakýmýndan çok önemli. Bu noktada tiyatroya, “vicdan ve akýl birlikteliði” ile yapýlan sanata ve sanatçýlara büyük sorumluluklar düþüyor.

  Franca Rame ve Dario Fo"dan Büyüklere Masallar : Japon Kuklasý (Seval Deniz Karahaliloðlu) 2 Aðustos 2010 Toplum ve Birey 

“Japon Kuklasý” iþ, emek, kadýn, sömürü, cinsel taciz, ezmek gibi kelimelerinin altýný açan, satýr aralarýný okuyan bir oyun olmanýn ötesinde, bir “farkýnda olma” eylemini, “biliyor” olma eylemini içini sindirmiþ bir metin. Metnin yazarlarý Franca Rame ve Dairo Fo’da “fakýnda olma halinden” ve “bilmekten” muzdarip. “Farkýndalýðýn” ve gerçekleri “bilmenin” getirdiði sorumluluðu, bütün hücrelerine ve sinirlerine kadar hissetmenin getirdiði dürtüyle yazdýklarý “Japon Kuklasý” basit bit oyun olmaktan öte insanýn özüne “bak da gör” dediði bir haykýrýþ.

  "Marat ve Sade" Yazýsý Ne Anlatýyor? (Seval Deniz Karahaliloðlu) 2 Þubat 2011 Tarihsel Olaylar 

Devrimi yönetecek, “ne yaptýðýný bilen”, “bilinçli bir kadro” gerekiyor. Bu bahsettiðimiz “gerekli kadro” maalesef bugün Mýsýr'da yok. Kimse muhatap olabilecek bir lider bulamýyor. Çünkü yok? Tehlikenin farkýnda mýsýnýz?

  Mýsýr Bir Ýç Savaþa Doðru Mu Gidiyor? (Seval Deniz Karahaliloðlu) 2 Þubat 2011 Politik Olaylar ve Görüþler 

Amaç bir “belirsizlik ortamý yaratarak”, kendi sunduklarý alternatifi halka kabul ettirmek. Halký askeri darbeyi “ister hale” getirmeye çalýþýyor. Kaos yaratarak, ülkede güvenliði yok ederek, güvenlik açýðýný askerle kapamayý istiyorlar.

  Siz Hiç Modayý Takip Etmez Misiniz? Marx Þimdi Çok Moda! Takunyalý Sadaka Ýmparatorluðu Yýkýlýyor : Kapitalizm Öldü, Yaþasýn Marx! (Seval Deniz Karahaliloðlu) 26 Þubat 2011 Politik Olaylar ve Görüþler 

“Bu kadar çok kiþinin gelmesini beklemiyordum. Marx öldü diyen salaklar ordusu size engel olamadý demek” diye söze girdi Genco Erkal. Üstelik, tam da oyun kaldýrýldý derken. “Özellikle yoðun istek üzerine” tekrar Ýzmir Narlýdere Kültür Sanat Merkezi’nde sahnelenen “Marx’ýn Dönüþü” oyununda.

  Sadece Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan Deðil, Aslýnda Hepimiz "Tecritteyiz"! (Seval Deniz Karahaliloðlu) 9 Mart 2011 Türkiye 

Türkiye’nin aydýnlarý, gazetecileri, bilim adamlarý, akademisyenleri, yazarlarý nedenini bilmedikleri “sözde garip suçlardan” yýllardan beri cezaevindeler. Onlar terörist deðil. Hiç kimseyi öldürmediler. Soygun yapmadýlar. Kimseyi gasp etmediler. Sadece düþüncelerini söylediler. Üstelik, haklarýndaki iddianame daha okunmadý bile. Yani, nedenini bilmeden içerde “çürümeye” terk edildiler. Ýddianamenin okunmasýnýn bile çok uzun bir süre alacaðý hesap ediliyor, buna göre yýllar sonra bu insanlarýn suçsuz olduklarý anlaþýlýrsa, ( ki herkes suçsuz olduklarýndan adý gibi emin) kaybedilen yýllar nasýl telafi edilecek? Kim telafi edecek? Kaybedilen zamaný bu insanlara kim geri verecek?

  Þiddet Çaðýnda, , "Þiddet Seviciliðine" Bir Güzelleme : "Barut Fýçýsý" (Seval Deniz Karahaliloðlu) 24 Mart 2011 Toplum ve Birey 

“Sigaran var mý?” Dünyanýn götünde diyaloglar böyle baþlar. Düzme ve düzülme mantýðý üzerine kurulmuþ bir underground filminin kareleri gibi gündelik hayatýn içinde akýp gider. Paslý bir görüntü. Çürümüþ bir toplumun paslý tenekeleri gibi duran insan figürleri. Kan, þiddet, kahkaha, müzik, iç içe geçmiþ burada. Þiddet kanlý ama olsun “sevimli”, kanlý ama olsun çok “estetik”, kanlý ama olsun çok “þiirsel”, kanlý ama olsun çok “müzikal”, kanlý ama olsun çok “renkli”. “Ama bu dünyada þiddet çok kanlý diyorsanýz….” Size de hiç yaranýlmýyor!

  "Ýzmir Kukla Günlerinde", "Karþýyaka Ragýp Haykýr Sahnesinde" Baþýma Gelenler… (Seval Deniz Karahaliloðlu) 24 Mart 2011 Toplum ve Birey 

Birincisi kurum ile bir kavganýz varsa bunu dýþarýdan üçüncü kiþilere “hakaret ederek” çözemezsiniz! Yaptýðýnýz iþten bu kadar rahatsýzsanýz, çözüm çok basit. Ýstifa edin, gidin! Daha rahat bir iþte çalýþýn. Sizin yerinize iþini doðru dürüst yapan insanlar bulunur. Günümüzde herkes çok zor þartlarda çalýþýyor. Hiç kimsenin iþi kolay deðil. Ama herkes sizin gibi böyle avaz avaz baðýrýp, hakaret edip, ortalýðý birbirine katmýyor!

  Dumana Boðulan "Romeo ve Juliet" (Seval Deniz Karahaliloðlu) 14 Ekim 2011 Çaðdaþ Sanat 

Oyunda en çok zevk aldýðým sahneler, birinci bölümde Mercutio (Gürol Tonbul), Romeo (Tamer Yýlmaz) ve Benvolio'nun (Mehmet Demiralp) bir arada olduðu sahne. Dumanýn olmadýðý, gök gürültüsü efektinin duyulmadýðý, müziðin sesinin açýlmadýðý “sessiz sakin bir beþ dakika”. Bu üç sanatçý “sadece oyunculuklarýyla”, beni alýp Romeo ve Juliet oyununa götürdüler. Kendimi, “gerçekten oyunun içinde hissettiðim”, sessiz sakin o beþ dakika, oyunun en güzel bölümüydü.

  Ben, "Çýplak Memelerini Deðil" Dansý Ýzlemeye Geldim! (Seval Deniz Karahaliloðlu) 19 Ekim 2011 Çaðdaþ Sanat 

Eser, “kadýnlarýn nasýl davranmalarýný gerektiðini”, bir kadýna dikte ettirmenin nasýl sonuçlar doðurduðunu anlatýyor. Bu emir tonundaki diktenin kadýnlarý adým adým nasýl delirteceðini gösteriyor da, öyküye paralel olarak seyircileri nasýl delirtebileceði hiç hesap edilmiyor. Modern dansýn ilginç bir sunumu.

  Cumhuriyet Bayramýný Büyük Bir Coþkuyla Kutladýk! (Seval Deniz Karahaliloðlu) 29 Ekim 2011 Türkiye 

Biz nasýl bir araya gedik? Çünkü Cumhuriyet Bayramý etkinliklerinin her yýl düzenli olarak yapýldýðý yere, yapýldýðý saatte gittik. Bunu sezgisel olarak yüreðimize ve beynimize yerleþtirdiðimiz için binlerce insan oradaydýk. BÝZ BUNU ÝÇÝMÝZDE HÝSSETTÝK !

  Öpülesi "Yastýk Adam" Öyküleri : Kayýp Ruhlara Masallar (Seval Deniz Karahaliloðlu) 5 Kasým 2011 Türkiye 

Michal “Üç çocuk öldürmüþüz idamdan kurtaracaðýz ha. Ýyimiþ valla. Anladýðým tek þey hiçbir þey anlamadýðým. Çok komiksin” Yaa ne kadar þirin bir durum. Bu kadar da basit! “Yastýk Adam” ruhlarý sakatlanmýþ bütün çocuklara adanmýþ bir öykü. Ýnsanýn içindeki kötülük ve iyilik arasýndaki evrensel mücadele. Bu savaþta “kötülüðü alt etmenin yolu, kötülükle yüzleþmekten geçer” demenin en dramatik yolu.

  Tiyatronun Yýkýmdan Önceki Son Oyun: "Peron" Siz Hayatýnýzýn Kaçýncý "Peron" Undasýnýz? (Seval Deniz Karahaliloðlu) 18 Ocak 2015 Çaðdaþ Sanat 

Bilinmeyen bir istasyonda, “iðrenç bir zamandayýz”. Vincent ve Kornel bir tren istasyonun unutulmuþ peronunda yollarý kesiþen iki filozof. Aslýnda onlar “evsiz” dediðimiz, mülkiyet ve aidiyet duygusunu çoktan aþmýþ insanlar. Yani, hayatta kaybedecek hiçbir þeyleri yok. Kýssadan hisse “peron filozoflarý” olarak iþtigal ediyorlar. Hayat, algýladýðýmýz gerçeklik, birey, toplum, kamu, demokrasi, saygý, felsefe, bilgi, rüyalar, hayaller, kader, aþk, sevgi, umut, aile, farkýndalýklar üzerine konuþurlar.

  Altýný Oyduklarý Ýrfan Þahinbaþ Sahnesinden Büyüklere "At" Masallarý (Seval Deniz Karahaliloðlu) 5 Mart 2015 Türkiye 

Korku filmi gibi ama maalesef bu gerçek hayat. Bu bir gecekondu yýkýmý deðil. Kaçak inþaat yýkýmý hiç deðil. Neden? Tiyatroya kastýnýz mý var? Tiyatroyu mu sevmiyorsunuz? Derdiniz ne? Tiyatroya karþý, sanata karþý yürütülen bu sistematik yýkým ve þiddet kampanyasý akla Gyula Hay’ýn “At” oyununu getiriyor. Ýronik bir þekilde bundan tam 10 yýl önce, yine bu sahnede sergilenen “At” oyunu sanki günümüzü anlatýyordu. Yaþanan olaylarýn ciddiyeti bize bir kez daha eskimeyen “At” oyununu anýmsattý.

  That Face : Aynada Gördüðün "O Yüz" Kim? (Seval Deniz Karahaliloðlu) 9 Mart 2015 Toplum ve Birey 

Oyunun adý “O YÜZ”. Oyun bir ayna. Kirli hayatlarýmýza tutulan insafsýz bir ayna. Bu aynadan kaçýþ yok. Orada, çokça þiddet, bolca küfür, akýl hastalýklarý, kaybedilen hayatlar, ensest iliþkiler, baðýmlýlýða dönüþen tutku yüklü sevgiler, sevgi yoksunluðunun içini seksle, uyuþturucuyla, alkolle doldurmaya çalýþmalar var. Bu hayatýn ta kendisi. Bin bir tane yüz var bu aynaya yansýyanlarda. O yüzlerden herhangi biri pekala siz olabilirsiniz. Ýnsanlar kendilerine biçilen yüzlerden birini bu oyunda görüyorlar. Peki, sizin yüzünüz hangisi ?

  Ýzedebiyatta Neler Oluyor? (Seval Deniz Karahaliloðlu) 13 Mart 2015 Yazarlar ve Yapýtlar 

Ýki defa eklediðim yazý, kaydedilmiþ gibi görünmesine raðmen sayfada yer almýyor.

  Sumru Yavrucuk ve Bütün Umudunu Tüketmiþ "Umutlara"... (Seval Deniz Karahaliloðlu) 18 Mart 2015 Toplum ve Birey 

Ailenin, bir yere ait olabilmenin, aidiyet duygusunun ne kadar önemli olduðunu içimiz acýrken fark ediyoruz. Umut ya da Gülseren fark etmez, orada bir kol mesafesindeki kadýný hiç tanýmýyoruz ama karþýmýzdaki insanýn acýsý bizim acýnýz oluyor, o acýyla haykýrdýkça bizim içimiz sýzlýyor.

  Genco Erkal'dan "Yaþamaya Dair "" … (Seval Deniz Karahaliloðlu) 23 Mart 2015 Türkiye 

Bütün o boðucu acýya raðmen, “yaþamak lazým”. Çünkü Nazým öyle diyor. Yoksa Genco Erkal mý? Yarýn öleceðini bilsen bile bir aðaç dikecek kadar “ciddiye alacaksýn” yaþamý. Öyle torunlarýna filan kalýr diye deðil. Yaþamý “ciddiye” aldýðýn için. Çünkü yaþamak çok “ciddi” bir iþ. Bu hayattaki en önemli meselen. Her anýn hakkýný vererek yaþayacaksýn. Yaþadýðýna deðecek. Mesela, içerde 10 yýlýn geçmiþ. Sen içeri girdiðinde ana rahmine düþen bebekler bugün 10 yaþýnda çocuklar olsa da sorun eðer vatansa “benim içerde geçirdiðim 10 yýl laf-ý güzaftýr” diyebilecek kadar cesur olacaksýn.

  "Ýþi Kapmak" Ýçin Ne Kadar "Ýleri" Gidebilirsiniz? Metot Oyunu Sýnýrlarý Zorluyor! (Seval Deniz Karahaliloðlu) 29 Mart 2015 Toplum ve Birey 

Ýspanya’da, çok uluslu bir plazanýn toplantý salonunda olduðunuzu farz edin. Ýþi kapmaya çalýþan dört aday var. Diðer üçünü eleyip o çok istediðiniz iþi almanýz lazým. Ama bu sýradan bir iþ görüþmesi deðil. Olay bir iþ görüþmesinden çýkýp bir “yarýþmaya” dönüþüyor. Ýki seçeneðiniz var. “Ben, bu zýrvalýða tahammül etmek zorunda deðilim, canýnýz cehenneme!” deyip orayý terk edersiniz. Ya da baþýnýza neler geleceðini bizzat yaþayarak görürsünüz. Burada adaylar arasýnda “hangimiz daha vahþiyiz?” kývamýnda bir yarýþma söz konusu.

  Ýçimizdeki "Boþ Þehir"ler... (Seval Deniz Karahaliloðlu) 10 Kasým 2015 Toplum ve Birey 

Anneler babalar ve kahýrdan ölmeler faslýný geçtikten sonra sýra geliyor "beni ne kadar kýrdýn biliyor musun?" durumuna. Aslýnda ben bu iki kardeþi ironik biçimde çok þanslý görüyorum. Çünkü dünyanýn bir çok yerinde kardeþler hayatlarý boyunca bu kýrgýnlýklarýný dile getiremiyorlar bile. Bu kýrgýnlýklar ve içe atmalarla gidiyorlar mezara. Ölüme giderken bile bütün o söylenememiþ sözleri yanlarýna alýp öteki tarafa götürüyorlar. Bence asýl acý olan bu durum.

  Dario Fo"dan "Bir Anarþistin Kaza Sonucu Ölümü" (Seval Deniz Karahaliloðlu) 26 Kasým 2015 Politik Olaylar ve Görüþler 

Tanrýya þükür. Ülkemiz sýnýfsal bir ülkedir. Toplum içindeki ajanlar (oyunda rol alan kursiyer öðrenciler) devrim isterlerse reform yaparýz. Bol bol reform yaparýz ya da reform sözü verir, ortalýðý gaza boðarýz. Millet özgür bir ülkede yaþadýðýný zanneder. Skandallarla beslenen bir iktidar sonsuza kadar devam eder. Az geliþmiþ kapitalist bir ülkede “çalýyorlar ama çalýþýyorlar”. Skandallarý ortaya neden çýkarýyorlar. Pislikleri kokmadan temizliyorlar. Önemli olan skandal yaratmak. Baþýmýz dimdik yürüyoruz, çünkü boðazýmýza kadar boka battýk

  Para Aðaçta Yetiþmiyor Pinokyo! (Seval Deniz Karahaliloðlu) 13 Aralýk 2015 Popüler Kültür 

“Paraný bin katýna çýkarmak istemez misin Pinokyo?” Tilki tüm kurnazlýðýyla, baldan tatlý bir ses tonuyla sorar. Amaç Pinokyo’yu ikna etmek. Elindeki 5 altýný almak. Kurnaz Tilki ve sahtekar Kedi. Sevimli görünmeye çalýþan hain bir kedi ve uzun ince kötücül bir tilki. Tencere kapak misali tam da birbirlerini bulmuþlar. Ustalýk alanlarý dolandýrýcýlýk, hýrsýzlýk, yalan, dolan. Hayat tarzlarý saf insanlarý soyup soðana çevirmek

  Ýçimden Çýkan Küheylan... (Seval Deniz Karahaliloðlu) 29 Mayýs 2016 Toplum ve Birey 

Onlar, o altý kocaman açýlmýþ, soran altý çift gözün ona dik dik baktýðýný ve bunun Alan’ý nasýl mahvettiðini, nasýl kahrettiðini, nasýl utandýrdýðýný ve bu utancýn ne kadar dayanýlmaz olduðunu nasýl anlayacaklar? Alan mecburdu. Alan çaresizdi. Kendi gözlerini oymak gibi bir þeydi. Ama onlar gördü. Onlar Jill’le ne yaptýklarýný gördüler. Alan çaresizdi.

 

 



‘Farkýndalýðýn’ bilinciyle sorgulayarak, düþünenler ile cahil cesaretiyle dolu dizgin yaþayanlarýn oluþturduðu ironiyi ele alýrsak, günlük ekmeðinin kaygýsýna düþmüþ sýradan insanýn daha mutlu olduðunu düþünerek ‘farkýndalýðýn’ iki defa daha acýtan sancýlý bir süreç olduðunu kabul etmek gerekiyor.

Bu durumda, basit insanýn mutlu dünyasýnda, ‘Alice Harikalar Diyarýnda’ misali yaþamak varken, Dante'nin Cehennemi'nde dolanan biz 'farkýndalar', bilincimiz ve aklýmýzla onlarýn günahlarýný da yüklenmiþ neredeyse 'kendinden menkul azizler' misali yaþayýp gidiyoruz.

Korkarým bu gidiþle, ya onlarý ‘Dante'nin Cehennemine’ çekeceðiz yada bizler ‘Alice Harikalar Diyarýna’ terfi edeceðiz?

Yani her þey toz pembeymiþ gibi yapacaðýz.



 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.

 

Bu dosyanýn son güncelleme tarihi: 11.10.2024 09:44:18