Seval Deniz Karahaliloğlu

Tiyatronun Yıkımdan Önceki Son Oyun: "Peron" Siz Hayatınızın Kaçıncı "Peron" Undasınız?

Bilinmeyen bir istasyonda, “iğrenç bir zamandayız”. Vincent ve Kornel bir tren istasyonun unutulmuş peronunda yolları kesişen iki filozof. Aslında onlar “evsiz” dediğimiz, mülkiyet ve aidiyet duygusunu çoktan aşmış insanlar. Yani, hayatta kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Kıssadan hisse “peron filozofları” olarak iştigal ediyorlar. Hayat, algıladığımız gerçeklik, birey, toplum, kamu,

Genco Erkal"dan "Bir Delinin Hatıra Defteri"ne Sığan Bütün Poprişçinlere Bir Saygı Duruşu

Poprişçin oyunun bir yerinde aslında kendi haklarını savunan gazetelere nedense çok kızar. “Fransız gazeteleri. Basın özgürlüğü diye bağırıyor. Çok kızıyorum bu gazetelere. Alacaksın bunları, bir temiz sopalayacaksın. Anlayacaklar basın özgürlüğünü. Al sana, basın özgürlüğü !” Alın size, koyun gibi güdülmeye müsait küçük insan örneği. Bu, “sürü psikolojisini” biz

Küçük İşler Büyük Düşler

Hayatlarımız henüz kirlenmemişti. Saf, temiz bir şeylerin tadı damağımızda bisikletlerimizi binip, özgür, tasasız alabildiğine pedallara asılırdık. Mahallemiz güzeldi, sokağımız temizdi, dünya henüz barbarlık çağına girmemişti. “Küçük işlerimiz ama büyük düşlerimiz” vardı. Rengarenk uçurtmalar yapıp uçurmayı, limonata yapıp kapı önünde satmayı iş edinirken geleceğe dair anlatacağımız gökkuşağının tüm renklerine

Tijen Hasçilingir"den Ters Köşeye Yatıran Resimler

Küçük yaramaz bir kadının renkli gölgesi tuvallerin üzerinde yürüyor. Sek sek oynayan soket çoraplı bir kızın adımlarıyla eteklerinde maviden fıstık yeşillerine, mordan pembelere kadar rengarenk bir dünyanın izlerini bırakarak yürüyor. Arada bir kadının sureti vuruyor tuvale, kim olduğunu çıkaramıyoruz. Sahi, bu kim? Hatırası giderek uzaklaşmış, silinmeye yüz tutmuş

Ruhumuza Bakan Atatürk ve Korkut Uluğ

İnsanın ruhuna dokunan bir şeyler var bu gözlerde. Binlerce kelime sadece duygu olup insanı ele geçiriyor. Bunu yüreğinde hisseden bir Fransız soylusu geçtiğimiz yıllarda Mustafa Kemal Paşa’nın tablosunu satın almak ister. Bundan bir kaç yıl önce, Paris Louvre Müzesi Carousell Salon Sergisinde yer alan Atatürk portresi Fransız soylusunu

Çalışmanın ve Tutkunun Ressamı : Van Gogh

“Bornage’daki korkunç kış mevsiminde durmadan eskiz çizdim. Eskiz fabrikası gibi çalıştım. Mesela şu süpürgeli kızı tam beş kez, tohum eken adamı üç kez çizdim. Beğenmezsem bir daha çizerim. Gözlerimi eğitmem gerek. Perspektife daha çok çalışmalıyım. Çalışmalıyım. Çizgilerim daha keskin olmalı. Bir çizdiğimi bir defa daha çiziyorum. Bazen aynı

Operayı ve "Karşıyaka"yı Sevmek"…

Dışarıda deli bir yağmur, yeri göğü inletiyor. Üstelik televizyonda maç da var. Yani, hiç konser havası değil ama salon ağzına kadar hınca hınç dolu. Seyirci muhteşem bir konser olacağını önceden biliyor. Çünkü sanatçılar çok iyi. Gerçekten de öyle. Opera dünyasının en çok sevilen parçalarından seçilen bir program hazırlamışlar.

Kırmızı Dükkan"da Üç Kadın…

Üç sıradan ev kadını, üç farklı hayat. Bu kadınlar, bir “seks dükkanında” mahsur kalırsa ne olur? “Kırmızı Dükkan”, komedi ve dramı ustalıkla harmanlayan bir oyun. İnce dengelerin hakim olduğu oyun, tabular, gelenek görenekler, iki yüzlü ahlak anlayışı ve bastırdıkları cinsel kimlikleri arasında sıkışıp kalan kadınları konu ediyor.

Bütün Başkanlara ve Türevlerine Karşı, Travis Pine "Halktan Biri! "…

“Halktan Biri”. Dünyanın bütün başkanlarına ve türevlerine karşı tek başına direnen modern zamanlar Don Kişot’u, sıradan vatandaş, Travis Pine’ın garip hikayesi. İlk defa sahnelendiği, daha doğrusu dünya prömiyerinin yapıldığı geceyi anımsadım. O gece, oyunun kazandığı büyük başarı ve coşku karşısında içimizde umutlar yeşermişti. Orada inandık. Travis Pine’lar kazanacak.

Christophe"un Masal Sokağı : Milo (Keltoş) , Jojo, Marie, Jorge ve Diğerleri

Jojo’nun başında siyah bir fötr şapka. Jojo kendinden daha emin, daha atak. Marie ile kucaklaşırlar. Tango yapmaya başlarlar. Gösterinin büyük sürprizi. Parmak kadar iki kukla, hayat boyunca unutulmayacak bir Tango gösterisi sunarlar. Fonda Astor Piazolla’nın müziği eşliğinde kendimizden geçerek izleriz bu olağanüstü naif dansı. Aşkın, yeteneğin, sevginin, müziğin,

Heykel + Kukla + Kağıt = Kağıt Kukla Kağıt Tiyatrosu : "Kes, Biç, Dik ve Paylaş!"

Tüketim labirentinde kaybolmuş modern zamanlar bireyinin macerası bu. Eksikliklerini, “tüketerek” tamamlamaya çalışan “eksik bırakılmış”, bilerek “değersizleştirilmiş”, “sıradanlaştırılmış”, “kimliksizleştirilmiş”, “tek tip formuna endeksli”, modern zaman bireyleri. Çünkü sistem böyle. Ama sistem soru sormaya engel değil. İşte tiyatro bu anda devreye giriyor. Makas, iğne ve iplik gibi gündelik hayatın en

Avare

Ağaçtan yapılmış bir ihtiyar surat. İhtiyar Adam, ilk önce çöp kovası ile ilgilenir. Sonra Avare’nin yanına gider ve onunla arkadaş olmaya çalışır. “Ben Açım” yazısına bakar. Avare’nin yanına oturur. Önüne benzer küçük bir siyah tabela yerleştirir. “Ben de”. Avare ortaya çıkan bu yeni komşudan hiç memnun değil. Onu

"Bir Dilim Ekmek ve Kağıdın" Sebebi Hikmeti : Finn Campman

Kağıt adam uyuyakaldığı vadide uyanır. Ne devler vardır, ne de kendisini izleyen kocaman bir göz. Sonra cebinde bir dilim ekmek bulur. Ekmeği bitmemiş miydi? Büyük hediye. Çünkü o artık “bir dilim ekmeğin kıymetini” bilmektedir. Kırıntıları dökmeden bir dilim ekmek yemenin, bir dilim ekmek “ikram etmenin” değerini öğrenmenin ne

Çek Pavel Vangeli"nin Cazcı Kuklaları : Melekler, Şeytanlar, İskeletler ve Diğerleri…

Melekler şehri Prag. Soğuk bir rüzgar eser. Zil sesleri eşliğinde sahnede bir melek belirir. Rüzgarın sert havası yumuşak bir müziğin içinde erir gider. İlahi müziğin yumuşaklığı yerini cazın canlandıran havasına bırakır. Caz eşliğinde canlanan Melek kutsal havadan anında sıyrılıp yeniyetme genç kız hafifliğinde dans etmeye başlar. Elinde tuttuğu

Dekor Tasarımcısı "Bezemeci" Değildir : Tayfun Çebi

“Hadisene Seval. İlerle. Arkada upuzun bir kuyruk senin ilerlemeni bekliyor”. Ne mümkün. Nabucco heykellerine aşık olmuş fani olarak yüreğimden vurulup kalmışım oracıkta. Nutkum tutulmuş. Ağzım hala iki karış açık heykellere bakıyorum. İlk defa orada bir opera dekorunun “sahneyi süslemekten” öte başka bir şey olduğunu hissettim. Evet, sahne sanatları

Terör ve Şiddet Çağında, "Deliliğe Övgü" Psikiyatrinin ve Tiyatronun Sıra Dışı Birlikteliği : Levent Mete ve Gürol Tonbul

Sanki, “umut”, “mutluluk” ve “özgürlük” delilik kavramında saklı gibi. Gerçekten öyle mi? Son zamanlarda, tamamen “delirmiş” bir dünyaya ait hikayelerin ucunda hep bir “umut” ışığı arar olduk. Karanlık tünelin sonundaki “aydınlığı” görmeye çalışan garibanlar gibiyiz.

Sophocles"in Arkeolojik Kazılardan Bulunan Satirik Draması : "İz Sürücüler"

Oyunun bulunma öyküsü, 20. yüzyıl baslarında, Oxford Univesitesinden antik çağ yazını ve papirüs uzmanı Bernard Pyle Grenfell ve Arthur Surridge Hunt’ın bugünkü modern Kahire’nin 100 mil güneyinde Oxyrhynchus kasabasının yıkıntıları ve çöp tepeleri arasında buldukları binlerce papirüsle başlıyor. 1898 ve 1922 yılları arasında yapmış oldukları araştırmalarda buldukları 1800

Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsın" : Hakan Gerçek

Dilini kelimelere, yüreğini hayata korkak alıştırma.
Cemal Süreya’yı dinlerken, gereksiz safralardan arın.
Mesela, şair utancını duvara asar, sen önyargılarını as, şair kuralları masaya koyar, sen kuşkularını masaya yatır. Bırak orada kalsın. Cemal Süreya öyle yapıyor, sen de yap. Masumiyet çağının “esas oğlanlarıyla”, “esas kızlarının”

Başa Dön