Seval Deniz Karahaliloğlu

Franca Rame ve Dario Fo"dan Büyüklere Masallar : Japon Kuklası

“Japon Kuklası” iş, emek, kadın, sömürü, cinsel taciz, ezmek gibi kelimelerinin altını açan, satır aralarını okuyan bir oyun olmanın ötesinde, bir “farkında olma” eylemini, “biliyor” olma eylemini içini sindirmiş bir metin. Metnin yazarları Franca Rame ve Dairo Fo’da “fakında olma halinden” ve “bilmekten” muzdarip. “Farkındalığın” ve gerçekleri “bilmenin”

Nurhilal Harsa : Ebruli Hanımlardan Renk Rüzgarları

Ebruli Hanımlara bir güzelleme bu. Rüzgarlar içinde eriyen, renk anaforlarında yeniden var olan kadınlara adanmış. Renk meltemleri usulca sarıveriyor Ebruli Hanımları. Kadınlar mutlu. Özgür ruhları bu hareketli rüzgarlarla uyumlu. Kıvrak kadın siluetleri zengin bir devinim içinde alıp götürüyor insanı. Kıvrılan, bükülen, yay gibi vücutlar, mutlu, devingen. Özgür ruhunu

Söyleyecek Sözü Olan Oyunlar…

Bu yıl 28. si yapılan İzmir Tiyatro Günleri, söyleyecek sözü olan, duruşuyla, tavrıyla düşündüren, “cesur oyunları” bir araya getirdi. Bunlar arasında ilk akla gelenler “Bana William Deyin”, “Marx’ın Dönüşü”, “Kraliçe Lear”, “Yastık Adam” ve “2019” oldu. İnsana, insanca yaşama dair söyleyecek sözü olan bu oyunlar, sadece sıradan insana

Tiyatro Soluyanlardan "Koca Bir Aşk Çığlığı"

Çılgın, deli dolu Jiji Ortega.(Tilbe Saran). Neredeyse bütün sahneyi kucaklayan kocaman hareketleriyle şaşırtan, büyüleyen, hayat dolu, enerjik bir kadın. Sahneye çıkarken elini yere vurup öpmesiyle bizi tam kalbimizden vurur. Bir oyuncu. Oynamaya aç. Sahnelerden altı yıl uzak kalmış. Sanki asırlar gibi uzun. Oyunun bir yerinde eski partneri, sabık

Geceler ve Gündüzler : Prof. Dr. Özdemir Nutku

İyilik ve kötülük. Siyah ve beyaz. Olumlu ve olumsuz. Sevinç ve keder. Dünya bu zıt kavramlar arasında bir yerde duruyor. Tıpkı “Geceler ve Gündüzler” de olduğu gibi. Hayat, bu iki zıt uçlar arasındaki savrulmaların bileşkesi. Böyle olunca kıssadan hisse ortaya “Geceler ve Gündüzler” çıkıyor. Bir an mutluluk, sonrasında

İyi Günde, Kötü Günde, Sonsuza Dek Hep Birlikte : Ali Poyrazoğlu

Bu bir oyun değildir. Bu bir pipo değildir. Bu bir elma değildir. Aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Aslını görmek için lütfen resmin arkasına bakınız. Sahnede kalın kartondan yapılmış bir kadın ve bir erkek maketi. Ama yüzleri yok. Hayal gücünüzü çalıştırın. Siz tasarlayın. Yani oyun öncesinde,aklımızı çalıştırıp beyin

İçindeki Ltimsahı Uyandır, Hiç Susmasın : Ali Poyrazoğu

“Eskilerin dediği gibi akil adamlar, yani Aziz Nesin gibi akıllı adamlar “ben ne iş yapıyorum diye soruyor” Herkes kendine “ben ne iş yapıyorum?” diye sormalı. Niye öğrenciyim? Niye doktorum? Neden gazeteciyim? Neden oyuncuyum? Herkes yeniden her gün kendini tanımlamalı. Yaşadığımız bu küresel köy, teknolojik faşist bir dünyaya doğru

Sivas Pir Sultan Abdal"a Mezar Olacak! Cumhuriyet Sivas"ta Kuruldu, Sivas"ta Yıkılacak!

“Sivas 93” günümüz Türkiye’sinin geçmişte çekilen bir fotokopisi gibi duruyor. Bu nedenle, kamu vicdanında söyleyecek sözü olan herkesin, bu oyunu bir değil birkaç defa izlemesi gerekir. “Sivas 93” oyunu, sadece 2 Temmuz tarihinde Madımak Katliamının her yıl dönümünde, adet yerini bulsun diye anılacak sonra da rafa kaldırılacak bir

"Cazca" Konuşmalar : Maffy Falay

İnceltilmiş beğeniler dediğimiz türden süslemelere sapmadan, ruhlar odasından gelirken cebine koyduğu bir parça “yeni doğan tazeliğini” orada unutmuş gibi çalıyor. Azar azar cebinden çıkardığı çocuk ruhların kahkahalarından kalan kırıntıları yavaş yavaş bize doğru üflüyor. Üzerimize bir temizlik hissi çöküyor, bir hafiflik hissi. Adını koyamadığımız bir iç huzuru. Hiç

"Farz Edelim ki Ben Schubert"im"

Zaten notalar nedir ki? Zamanın eriyerek anlara, anların notalara dönüşmesinden başka. Parmaklar tuşlar üzerinde uçarken saniyelerin dört bir yana saçılmasından başka ne olabilir ki? Bu kadar basit ve doğal. En basite indirgenen doğallık müziğin en saf hali değil mi? Öylesine kolay ki, ha notaları üst üste koyarak göğe

Tiyatro, Gabriel Garcia Marquez, Üç Silahşörler Balesi ve Annem

Onu son gördüğümde, elinde Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık ” kitabına dalmış okuyordu. Gözünde gözlükleri, baba koltuğuna gömülmüş keyifli bir havası vardı. Bana kocaman bir gülümseyiş ve havadan süzülüp yanağıma konan bir öpücük gönderdi. Sonra aynı ciddiyetle gömüldüğü kitabına geri döndü. Öyle hiç de ölecekmiş gibi gözükmüyordu. Ölüm

Toplumu Yutmaya Hazırlanan "Dalga Hareketi"

David anlamıyor musun? Yeni üyeler kazandırma görevi bir çılgınlığa dönüştü. Tıpkı partilerde ve tarikatlarda olduğu gibi. Dalga Hareketine üye olmazsanız çok geç kalmış olacaksınız diye öğrencileri “tehdit ediyorlar”. Bu harekete katılmazsam ya da katılmak istemezsem neden geç kalmış olacağım? David anlamıyor musun? Herkes bu Dalga Hareketi denen çılgınlığın

Ruh Çatlağından Sızan Renkler: Habip Aydoğdu

Kendi döngüsü ve kurgusu içinde sıkışan, boğulan, debelenen ruhlara iyi gelecek ruh çatlağı. Ruh çatlağından sızan renkler hayata bir güzelleme. Arada ceee diyen küçük beyaz lekeler. Yaramaz çocuklar gibi siyahların koyu karanlıkların ardından göz kırpışlar, diğer renkleri sobelemeler. Hep şu yaramaz beyaz lekeler. Karanlık ruhlara iyi gelecek ruh

Evlere Servis "Takıntılarımızdan Arınma" Hizmeti : "Tak, Tak, Takıntı... ""

ATATÜRK’ün doğum tarihinden, ölüm tarihini çıkarırsanız ne kalır? Hadi bilin bakalım. Tık yok mu? Anlaşıldı. Sizin bir an evvel “takıntılarınızdan arınma vaktiniz” gelmiş demektir. “Tak tak”. Kapı vuruluyor. Kim o? Ben “takıntınız”. Yukarıda sorulan sorunun cevabını bulmak için çaresiz “altı zır zır delinin” geçtiği süreçten geçecek ve kapıyı

Ağır Abla Cecilia"nın Müridinden Faydalı Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoğlu

Ayhan Sicimoğlu aşkı modern zamanlara ve Latin ezgilerine uyarlamış. Dantel mendiller eskiten içli bir aşk şarkısı beklerseniz, inanın daha çok beklersiniz. Şarkının adı “oynama, kaynana, kaynama, kaynatma, oooooh, oynama, kaynama, kaynatma, kaynana…” Nasıl yani? Ayhan Sicimoğlu bizi merakta bırakmadan “içli” aşk öyküsünü anlatmaya başlıyor. “Bu varoşlarda yaşayan punkçı,

Çocuklara ve Yüreği Her Daim Çocuk Kalanlara Masallar: Fındıkkıran Balesi

Lapa lapa yağan kar, parlak kağıtlara sarılı yılbaşı hediyeleri ve Fındıkkıran Balesi. İşte yeni yılı simgeleyen üç belirgin özellik. Yeni yıl geldiğinde, dünyadaki bütün bale toplulukları normal programlarını askıya alır. Ne yapar eder, Fındıkkıran Balesini sahneye koyarlar ve bu masal balesi kış sezonu boyunca sahnelenir. Neden mi? Çok

Başa Dön