@ruzsuzrubâiler ###
hangi hâlimizden suâl edersin yâ Rab, sarhoşken düşüp kalktığımızdan mı / yoksa düşüp
hangi hâlimizden suâl edersin yâ Rab, sarhoşken düşüp kalktığımızdan mı / yoksa düşüp
ölümsüz ten replikleri kusar terin / alnından boncuk boncuk dizili tutsak kaderin
satıyorum beş para etmez insanlığımı açık arttırmada / hey sen iblis sen de
okyanusta bir fırtına ve bir insanı dağıtır her dalga / işte renk renk
şeytanın kuyruk acısı / insan zavallısı / takılmış peşine üfleyip
hep senden kopya çektim / kızma inan yoktu hiç bir şeyim
ne farkın var söyle şu yerdeki karıncadan / sendeki de ondaki de kuru
dışında aramak gerçeği beyhudedir beyhude / her ne varsa âlemde o var senin
insan / bilir ya kendini insan / yanarken
ne uzak ne yakın hesap tutmaz bir olasılık / bir soluk vermek kadar
ne ellerimiz birleşti / ne de gözlerimiz çoğu zaman, öyle ki
istersen biter aşk, sen / sen ol isteme sevdiğini ne ki acelen
bu kadar yükselememişti hiç bir söz / aslâ bu kadar öteye gidememişti hiç
sen suç ortağım, dostum benim, sen, et kemik ve kan / ne acılar
günahkarlığım / genetiktir sanırım / inancımsa /
gerçek yok bende ne de yalan / sağanak bir göçte sığındığım mağaraydı dünyân
çocukken sarılırdım bacaklarına beni bırakma diye / biraz büyüdüm göğsüne ulaştı ellerim kalbinde
en baştan çalsaydım kapını affederdin bilirim affedicisin / ama iş işten geçti gelmedim
bir dilenci yaslanmış duvara ellerini uzatıp diyor ki bana / bir pantolon bir
neden titrer durur ellerin aynı bedende / niçin kuşlar gibi su içersin hep
kalbinden sızanları mürekkebe bulayan biriyim...
uzaklardan geliyorum yüzüm gözüm toz toprak yırtık pırtık üstüm başım susamışım en çok biraz da acıkmış teselli için değil ulaşmak içindi kapına başım önde geliyorum uzaklardan...
istanbul
bazen kendim