\_\_\_\_\_\_@ruzsuz Rubâiler\_\_\_\_\_\_\_
kimin olsam ne farkeder / bu yara kapanmaz usul usul kanar
kimin olsam ne farkeder / bu yara kapanmaz usul usul kanar
biri kazanır ve bir diğeri kaybeder her an / kalbin bir yanı temiz
hadi durma tut da kes at şu kurumuş dallarımı / bahar da olsa
yine bak giremedin hiç bir kalıba / hani nerde arûz yazdıklarında
iyice yontup uçlarını kelimelerin / batırıcam en ücrâ yerine kalbinin /
yalnızlığımız ah yalnızlığım toprak kokan / yaratıldığımız ilk günden kalan /
ne varsa yaşadık gördük hep hayâta dâir sözlerimiz / bir ölüm kaldı dostum
ey dönüşle bizi kendine sürükleyen sonsuzluk / ey sonsuzluğu bürüyüp örten karanlık
önümü dönsem güneş arkam gölge / arkamı dönsem güneş önüm gölge
solana kadar hayat gülüm hayat solana kadar / ölüm açana kadar gülüm ölüm
iyi ki derin bir kök salmışsın içimde iyi ki seninim / hiç bir
bak işte gidiyor biri daha eller üstünde / ruhların özgürlüğe kaçış tüneline
her şey yıkılıp yeniden yapılacak seyreyle / inanamadın mı yoksa bu gerçek söze
biraz yüz verdi mi astar istiyor / biraz şarap verse tesnîm istiyor
elinde beş tohumla bir âdem açıvermiş toprağın üzerinden / insanlığı ekmiş meyveyi çiçeği
tam bittim diyecekken rüzgâr sözümü kesiyor / tam bitti derken ölü toprak birden
salındı durdu binlerce sarkaç bi ölüme bi hayâta / Tanrı durdurduğunda zamânı bir
şu boş boş konuşan insanın dili tutulsun ilk önce / sonra çalan elleri
karakalem çalışsaydın keşke bizi / yeşiller maviler olmasaydı her yer grî
aşkla dön dur aşkla da vur bizi dünya / erosun en zehirli oklarını
kalbinden sızanları mürekkebe bulayan biriyim...
uzaklardan geliyorum yüzüm gözüm toz toprak yırtık pırtık üstüm başım susamışım en çok biraz da acıkmış teselli için değil ulaşmak içindi kapına başım önde geliyorum uzaklardan...
istanbul
bazen kendim