İsmail Sarıgene

Bedelini "" Yüreğimle "" Ödediğim En Masum Günahındım

Başucumda bu imkansız sevdanın sevapları dururken ben seni “ günahlarınla “ aldattım sevgili. Yokluğunda kanarken tövbesi yarım kalmış günahlarınla seviştim yalnızlığının buz tutmuş yatağında. Her gece bedenimi ateşlere serip günahlarınla seviştim kan ter içinde. Közlenmiş bedenimle, terkedilmiş yüreğimle tövbesi oldum en masum günahlarının. Seni sensizlikte “ senin “

Satır Aralarına Ördüm Yokluğunun Sancılarını

Kirpiklerimden akan her gözyaşına bir dua ekledim canım. “ Benim her ıslak gözyaşım sana umut dolu bir gülücük olarak dönsün “ duasını dudaklarıma ilmekleyip sana bıraktım ıslak gözyaşlarımı..Ve mektubu okurken ağlarsan dokunma gözyaşlarına, bırak aksın yüreğin satırlara, toprağa. Aksın ki , susuz kalmış ceylanlar gözyaşlarınla beslensin.

Vur Vurabildiğin Kadar!

Tek bir kelime etmeden vur boynumu. Acıma, merhamet etme. Bir nefes kadar değerli bildiğin bu yüreği en kötü haliyle bil. Güya ömrünü mahveden tek kişi olarak gösterdiğin bana tüm günahlarını en güzel hediyen olarak bırak. Hayatında biriktirdiğin öfkelerin hesabını benden kes sevgili. Mahşere kalmasın hesabın.Yenik başladığın hayatın tek

Ben Sana Mecburum Sen İmkansızlığa!

Ben seni unutmak için sevmedim. Şimdi sessizce yaşamalıyım seni. Son kelimelerini suskunluğuna ilmekleyip " gitmeliyim, mecburum" diyorsun. Ne diyebilirim ki haklısın. Yokluğunda da severim seni. Sana söz sevdiğim; seni sensizlikte bile seveceğim.. Bir dakika önce yürüdüğüm yollarda senin ayak izininde karşılaşma ihtimalinde sevdim seni. Unutmadan sana bir teşekkür

Her Gülüşün Dua Olur Yalnızlığıma

Hasretinin kanayan yüreğinle dön yüreğime. Geldiğinde yokluk kelimelerini dudaklarında ezip yavaşca sokul yanıma. Usulca saçlarını çöz. Bahar kokulu saçlarını yüreğimin kıyılarına getir. Başını koy göğsümün sen kokan yastığına. Sesinle dokun üşümüş kirpiklerime. Yokluğunu söküp dudaklarımdan, yüreğini ser yüzümün yalnızlığında bitap düşmüş gamzelerine. Nefesini bir an tutup benim nefesime

Demlenmiş Yalnızlığını Yudumluyorum

Geceler…Gündüzden öte sığınaklar…Yıldız koparma, yıldızlara boyama siyahlıkları ve nefes almayı öğrenme boğan dört duvarın yalnızlığına inat…Sonra o hangi gülümseyiştir yardan gelen ya da senden, gecenin emip gizlediği? Açacaksın düş sayfasını, yaşanmışlıkların düş kırıklıklarını, sevgiler hatırına, sevgiye liyakat hatırına; umut renginde, bir sonraki yarına emanet edeceksin…”Her şey burada kalsın”

Yokluğun Varlığıma Musallâ

Umuda gebe yüreğimi kanatıp, sonsuzluğa yürüyorum birkaç cümleye sığmayan yalnızlığımla. Yol alıyorum kanlı bıçağın keskin yüzünde. Ayaklarım yalınayak ve gözyaşlarım çıplak. Ne dipsiz kuyularda Züleyha' sını arayan amber kokulu Yusuf'um ne de Leyla'sı için çölleri aşan Mecnun’num. Ben yalnızlığa mülteci, ben yokluğa kelepçeli.Kozasından yeni çıkmış ipekböceği gibi yalnızlığı

Kahverengi Gözlerini Özledim!

Saçlarından rüzgarı, dudaklarından nefesi kıskanıyordum. Sensiz yaşamayacağımı düşünmüştüm. Yanılmışım sevgili.... Aldanmışım....Sana dair herşeyi yakalı uzun zaman oldu. Yalanlarında solmuş bir sevdayı karanlıklara gömeli çok oldu. Cümlelerimi yalnızlığa emanet ederken sana bir teşekkür borçluyum. Her ne kadar bana yalanı ve yalnızlığı öğretsen de sana bir teşekkür borçluyum. Bana "

Başa Dön