"Denemeler"de gördüðüm þeyi Montaigne'de deðil, kendimde buluyorum. -Pascal |
|
||||||||||
|
Bu sesler en çok ne zaman yükseldi? TSK’nýn Kandil’e baþlattýðý hava harekâtýndan sonra... Hatta hava harekâtýndan da üç gün sonra... Zira, TSK bu defa daha öncekiler gibi gidip daðý taþý bombalamadý. Yüz civarýnda militan, onlarca barýnak, maðaralar, silah ve mühimmatlar berhava edildi. Yüze yakýn da yaralý terör örgütü mensubu olduðu açýklandý... Terör örgütünün aldýðý yara büyük bu kez... Kaç gündür lider kadrosundan mutadlarý üzre tehditler, horozlanma sesleri falan da duyulmuyor. Ölen öldü, kalanlar da inlerine sýðýndýlar, can derdindeler. Öyle anlaþýlýyor ki dýþarý çýkýp meydan okuyacak güçleri yok bu sefer. Hele bir de peþinden kara harekâtý baþlarsa bu defa, Eylül ve Ekim aylarýndaki müsait hava þartlarýndan da faydalanacak olan TSK, Kandil’in tepesine kadar gidecektir. Topyekûn bir harekât, PKK’nýn da Kandil’den topyekûn sürülmesi veya imhasý anlamýna gelir... Batýlý devletlerden ve ABD’den eskisi gibi yardým edilmeyeceðini veya en azýndan hoþgörü gösterilmeyeceðini çok iyi bilen PKK, bu sefer papucun çok pahalý olduðunu da çok iyi biliyor... Ýçerideki sivil militanlar, siyâsetteymiþ süsü verilen sivil tetikçiler, medyadaki PKK muhipleri de, daha öncekiler gibi efelenmek yerine “yandým anam” feveranýyla “savaþ dursun” yaygaralarý koparmaya baþladýlar... Pekiyi aylardýr vuran PKK için bu feveranlar niye duyulmuyordu? Saçý sakalý birbirine karýþmýþ entel görüntüsü vermeye çalýþan birtakým kýllý kýllý adamlar benim ilgi alaným dýþýndalar... Sorularým ilgi alaným içinde olanlaradýr. Güya akil adammýþ rolü oynayanlar, güya filozofmuþ havasýyla hem medya hem de siyâset mahvillerinde Türk solunun kangrenleþmiþ hastalýðý olan süslü sloganlarla ortalýkta kasým kasým kasýlarak baþlarýndan büyük lâflarla ahkâm kesenler... Düne kadar niye sesiniz çýkmýyordu? Seçimden sonraki süreçte kaç vatan evlâdý þehid edildi, kaç fidan yere düþtü? Neden düne kadar sustunuz? Býrakýn entel dantel palavralarýný da adam olun önce... Ýnsan olun insan... *** Bugün, Ertuðrul Kürkçü ve Sýrrý Süreyya Önder bir bildiri yayýnlamýþlar. Buyurun bazý kýsaltýlmýþ bölümler. Sol aðýzlardan dökülen kronikleþmiþ süslü sözlere dikkat buyurunuz ey âziz okurlar!.. "Savaþ baþladýðý zaman ilk önce hakikat ölür. Burada öldürülen hakikat, öncelikle "Kürt" meselesidir; tarihseldir ve sadece doðuþtan sahip olunmasý gerekirken gasp edilmiþ olan haklarýn iadesiyle bile barýþcýl bir çözüm zeminine oturmasý mümkündür. Haysiyet ve kimlikleri zorbaca ellerinden alýnmýþ, anadilinden gayri dillere mecbur edilmiþ milyonlarca Kürt var. Bu zulme itiraz ve özgürlük taleplerinin bir isyana dönüþmesiyle ancak idrak ettiðimiz Kürt hakikati bugünkü savaþýn da ilk kurbaný olmuþtur. Barýþçý bir çözüme kavuþmasý her an mümkün görünen "Kürt meselesi", hükümetin ilanýna göre, artýk "yok"tur... Elimizle tutacakmýþçasýna yaklaþtýðýný sandýðýmýz bu "mümkün" bir serap mýydý? Bizler ve bizim gibi düþünenler bir hayal mi görüyorduk? Yoksa hakiki bir imkan ile aramýza þimdi bir perde mi geriliyor? Bizler, kurulan bütün tuzak ve ötelemelere raðmen, halktan aldýðýmýz yetkiyle, meclis dahil her zeminde yalnýzca bu sesi, yani barýþýn, özgürlüðün ve ortaklaþmanýn sesini yükselteceðiz. Barýþ tavrýnýn en az savaþmak kadar aðýr bedelleri olacaðýnýn bilincindeyiz.” *** Savaþ yeni mi baþladý ki hakikat da þimdi ölsün?! Son dört yýldýr AKP iktidarý, nerdeyse ülkenin yarýsýna yakýnýnýn acýmasýz muhalefetine raðmen; bahse konu Kürt haklarýný teslime çalýþýrken, en çok PKK ve PKK’nýn sivil militanlarýnca dört bir yandan yaylým ateþine tutulmadý mý? O zaman neden sustunuz? Ýnfaz edilirsiniz korkusu mu yaþýyordunuz? Bakýnýz ben size çok daha çarpýcý bir örnek vereceðim: Haysiyet ve millî kimlikleri zorbaca ellerinden alýnmýþ, anadilinden gayri dillere mecbur edilmiþ milyonlarca Güney Azerbaycan Türk’ü yaþýyor Ýran’da... Hem de Türkiye’de yaþayan Kürt sayýsýnýn üç kat fazlasý... Hem de aslî unsur olan Fars nüfustan daha fazla Türk nüfus... Onlar da yýllardýr özgürlük taleplerini dünyaya duyurmaya çalýþýyorlar!.. Ellerine silah alýp daða mý çýktýlar? Baðlý olduklarý devletin sýnýr karakollarýna mý alçakça saldýrdýlar? Kendi soydaþlarý da dâhil olmak üzere, bölgeyi haraca mý baðladýlar, sivil insanlarý mý öldürdüler? Kendilerine destek vermeyen soydaþlarýna toplu katliam mý uyguladýlar? Doðu’dan Batý’ya uyuþturucu ticaretini mi ele geçirdiler? Milyonlarca dolar elde ettikleri uyuþturucu ve silah kaçakçýlýðý nedeniyle yüzlerce mâsum insaný mý kurþuna dizdiler? Fakir ailelerin mâsum ve bakire kýzlarýný daða çýkarýp harem mi kurdular? Bir kýsmý, Avrupa’da propaganda yapacaðýz diye uyuþturucudan gelen milyonlarla Avrupalý lordlardan, kontlardan bile daha lüks hayat mý yaþadýlar? Tebriz’in, Erdebil’in, Urmiye’nin esnafýný haraca mý baðladýlar? 10-12 yaþýndaki çocuklarý devletin askerine, polisine mi saldýrttýlar? Orman mý yaktýlar, iþ yerlerini mi kundakladýlar, insanlarý mý diri diri yaktýlar? Türkiye’deki 10-12 milyon kadar Kürt’ün millî dili, millî kimliði, millî haysiyeti var da, Ýran’daki 30 milyondan fazla Türk’ün yok mu? Madem ki zat-ý þahaneleriniz, insan hak ve hürriyetlerini savunuyor, madem ki ezilen, sömürülen, dili, kimliði elinden alýnan halklara arka çýkýyorsunuz... Fars despotizmi altýnda inim inim inleyen bu 30 milyondan fazla Türk için neden iki satýr döktürmediniz? O dürr saçýlan aðzýnýzdan, bu 30 milyondan fazla insan için neden birkaç sol kokan süslü söz sadýr olmadý? Oysa... Bugün, Türkiye’deki Kürt vatandaþlarýmýzýn elde ettikleri kültürel haklarýn onda biri bile onlarýn ellerinde yoktur... Hayýr, ben, Kürt vatandaþlarýmýzýn kültürel haklarýnýn verilmesine karþý deðilim. Bilakis, bugüne kadar verilenler analarýnýn ak sütü gibi helâldir, geriye kalan her haklarý da demokratik zeminlerde yasalarla garantiye alýnarak verilmelidir... *** Son soru da “ümmetçi münevverlere” Önce bir tespit: Milliyetçiliðin bir hastalýk olduðu doðrudur. Ama bu hastalýðýn tedavisi de bugüne kadar bulunamamýþtýr. Bundan sonra da asla bulunamayacaktýr. Zira, insanýn yaradýlýþýnda bu hastalýk vardýr ve yüzde doksan dokuz da genetiktir... Hiçbir ideoloji veya hiçbir din ve dinî argüman bu hastalýðý yok edemez... Bu, dünya üzerinde bugüne kadar süregelen tarihî tecrübelerle sabittir... Ve soru: Milliyetçilik hastalýðýna tedavisel bir çözüm olarak önümüze din kardeþliðini, özelde bizler için Ýslâm kardeþliðini, ümmetçilik tezini ileri süren muhteremler; Ýran’da bugün hiç kimsenin inkâr edemeyeceði ve asla küçümseyemeyeceði bir Ýslâmî rejim var. Üstelik her iki kavim de ayný mezhebin mensubudurlar!.. O zaman bu ümmetçilik tezi orada neden iþlemiyor? Neden 30 milyondan fazla insan egemen Fars zulmü altýnda eziliyor? Nasýl oluyor da üç Türk bir araya gelip siyâset konuþamýyor? Neden kendi dillerinde eðitim alamýyorlar, basýn yayýn organlarý yok? Nasýl oluyor da Tebriz’de Ayetullah Þeriat Medârî’nin kabrini ziyaret etmek bile yasaklanýyor? Anladýk, Þia’ya husumetiniz var. Ancak insan olarak da mý tasavvur buyurmadýnýz hiç? Aðzýnýzdan iki söz sadýr oldu da biz mi duymadýk? Sünnî Kürt’e yanan baðrýnýz, Þiî Türk’e gelince taþ mý kesiliyor? Ben size daha da acýsýný söyleyeyim: Eðer tenezzül buyurup bu yazýyý okuduysanýz, kalýbýmý basarým ki ne Güney Azerbaycan’ýn varlýðýndan, ne Tebriz’in nerede olduðundan, ne de Ayetullah Þeriat Medârî’nin kimliðinden haberiniz var. Sizin münevverliðiniz de sizden menkuldür iþte... *** Sonuç olarak: Herkes aklýný baþýna toplasýn. T.C. devleti ve hükûmeti doðru yoldadýr bugün. Önce devletini, millî sýnýrlarýný, vatandaþýnýn asayiþini ve huzurunu koruyacak, sonra da her vatandaþýnýn hakettiði kültürel ve sair haklarýný teslim edecek... Bir yandan azýlý bir canî örgüt kan dökecek, vatanýn fidanlarýný (ki bu fidanlarýn bir kýsmý da Kürt evlâtlarýmýzdýr) üçer-beþer topraða düþürecek. Uyuþturucudan ve silah kaçakçýðýndan, tehdit ve þantajdan milyonlarca dolar kazanacak, illegal iliþkiler kuracak, haremlerde kandýrýlmýþ tertemiz Kürt kýzlarýnýn tertemiz iffetlerini kirletecek, sonra birileri de kalkýp onlarý özgürlük savaþçýlarý diye yedirmeye kalkacak... Yemezler... Eðer barýþ istiyorsa: Önce silahý býrakacak, sonra siyâsal zemine gelecek ve bu ülkenin her özgür vatandaþý gibi hakkýný alacak, alamamýþsa demokratik zeminde insana yakýþýr bir biçimde insanca talep ve mücadele edecek ve alacak... Budur...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |