Zaman dostluðu güçlendirir, aþký zayýflatýr. -La Bruyere |
|
||||||||||
|
“Sýrrýmda kabaran bir çýban var. Susmaya devam edersem patlayýp beni de seni de berbat edecek. O yüzden gidiyorum. Uzaklarda benim içimde patlatacak bir bombayý da kendimle götürüyorum. Ýçin rahat olsun. Kimse bu sýrrý öðrenmeyecek. Benimle birlikte yok olup gidecek.” * “Hey sen!” “Efendim?” “Yanlýþ dizelerle yaklaþmaya çalýþýyorsun.” “Farkýndayým.” “O halde?” “Bunlar benim dizelerim. Ben’i ben olarak kabul et. Sana düzmece þiirler kurmak yerine kendimi okuyorum.” “Uzaklaþ buradan!” “Nasýl yani?” “Uzaklaþ ki, geri dönebilesin.” Tiz bir kahkaha koy verdi. Kendisine taparcasýna âþýk bu adamýn çaresiz hali içini okþamýþ; bu durumu kullanmaktan çekinmemiþti. Genç adamýn gururu incinmiþ, yine de sevdiði kadýna hiçbir þey diyememiþti. Baþýný restoranýn penceresinden dýþarýya çevirdi. Dýþarýda boþ bir insan kalabalýðý hüküm sürmekteydi. Tekrar kadýna döndü: “Söylediðim her dize birer berceste olsaydý daha mý çok sevecektin beni?” “Saçmalama Eftan. Söylediklerimin küçük bir incitmeden baþka bir þey olmadýðýný gayet iyi biliyorsun.” “Tiz kahkahanýn ardýndaki yarý gerçekliði hissetmeyecek kadar seni tanýmamýþ olamam, sen de bunu çok iyi biliyorsun.” Sezgi, karþýsýnda oturmakta olan Eftan’a derin derin bakmak istedi; ama korktu. Sanki sýrrý dökülen bir kök aynaya dönüþmüþtü. Uzanýp basitlik abidesi boþ bir hareketle Eftan’ýn elini tuttu: “Saçmalama Eftan, seni delirtmek için yapýyorum böyle. Senin çaresizliðin bana haz veriyor.” “Evet, çaresiz; ama gurursuz deðil!” Ayaða kalktý. Masanýn üstüne bir berceste býraktý. Soðuk bir buz kütlesi gibi Sezgi’nin -güneþin ayrý duramadýðý- kavruk teninden uzaklaþýp gitmeye baþladý. Sezgi, büyük bir þaþkýnlýðýn içine düþtü. Dudaklarý Eftan’ýn gidiþinin ardýndan ilmek ilmek dikilir gibi acýdý. Diline kan tadý geldi; ama hiçbir þey diyemedi. Ne olmuþtu? Ne zaman olmuþtu? Niye olmuþtu? Sadece bir þaka, böyle derin bir his birlikteliðini yerle bir edebilir miydi? Ýnanamýyordu. Garsonun yüzüne uzanan eliyle afalladý: “Hanýmefendi! Dudaðýnýz kanýyor.” Önce garsonun elindeki mendile, sonra da garsona baktý. Hiçbir þey demeden kalktý. Kendini restorandan dýþarýya attý. Sokaklar toz duman içerisindeydi, göz gözü göremeyecek haldeydi. Gözlerini kýstý; içinde biriken yaþlar oluk oluk akmaya baþladý. Hýçkýrýklarý boðazýna abanarak çýkýyordu. Koþmaya baþladý. Her birkaç adýmda birilerine çarpýp tökezliyor; bazen yere düþüyor; ama ayaða kalkýp koþmaya devam ediyordu. Çýldýrmýþ gibiydi. * -2- “Caným neredesin?” “Hiç, arkadaþlarla buluþacaðým.” “Seni çok özledim.” “Ben de; ama daha sonra görüþelim.” “Tamam” Oysa çok da uzaðýnda deðildi. Sadece Sezgi onu fark etmemiþti. O kadar güzel görünüyordu ki. Sezgi, siyahlarýn içine bürünmüþtü. Siyah, uzun ve dar pantolonu, dizine kadar uzayan botlarý, açýk ve uzun siyah saçlarýyla bir asalet timsali gibiydi. Sezgi, arabaya bindi. Hareket etti. Eftan kalp atýþlarýnýn hýzlandýðýný hissetti. Hiç tereddütsüz, sadece bu kalp atýþlarýnýn verdiði adrenalinle Sezgi’yi takip etmeye baþladý. Bir süre yol aldýlar; yine de bu yolculuk çok sürmedi. Ortada bir gariplik vardý. Sezgi’nin gittiði yol, arkadaþlarýyla her zaman buluþtuðu The Jezve yolu deðildi. Baþka bir sokaða saptý; Eftan da ardýndan... Hiç bilmediði bir evin önünde durdu. Eftan daha fazla yaklaþamadý. Sezgi, kapýyý çaldý. Bir adam kapýyý açtý. Sezgi o adama sarýldý; sýmsýký sarýldý, uzun uzun sarýldý. Ýkisi kucak kucaða içeri girdiler. Bu da neydi þimdi? Þaka gibi. Saðýna soluna bakýndý. Acaba Sezgi kendisini takip ettiðini fark etti de, ona þaka mý yapýyordu? Arabada öylece kalakaldý. Zaman sürat atý olmaktan vazgeçmiþ, pejmürde bir eþek gibi yürüyordu. Ve sonunda kapý açýldý. Sezgi ayný havalý yürüyüþüyle hýzlýca evden çýktý ve arabasýna bindiði gibi oradan uzaklaþtý. * -3- Sayýlmaya lüzum görülmeyen günler ve saatlerden sonra, Sezgi, yataðýnda aðýr bir hasta gibi yatmaktaydý. Burnu ve gözleri kýzýl bir gül gibiydi. Baþýnda, atýlmýþ onlarca top güllesinin sesi dolaþýyordu sanki. Evet, ortada bir savaþ vardý. Düþmaný hayaletlerden oluþan bir ucube ordusuydu ve bu ordu karþýsýnda tek baþýna ne yapacaðýný bilemez haldeydi. Kendine gelmek, toparlanmak zorundaydý. Yaðmalanmýþ zihnini kurcalamaya, etrafa saçýlmýþ düþüncelerini düzenlemeye koyuldu: Eftan’ýn gittiði gün, onun gittiði saat, onun gittiði an… Düþünmeye çalýþýyordu. Birden hafýzasýnýn bir köþesinde, yýkýklarýn arasýnda bir þey iliþti gözüne; Eftan’ýn eli… Eftan’ýn elinden önündeki masaya süzülen bir kitap: Berceste! Hemen yataðýndan doðruldu. Bu savaþ alanýný hemen taramalý, o kitabý bulmalýydý! Yatak odasý, mutfak, salon, banyo, tuvalet... Of! Yok iþte, yok! Garaj, araba, bahçe, sokak… Neredeydi þu kitap? Kitabý ararken kendini evin dýþýnda, sokakta buldu. Sokaðýn bir köþesine oturdu. Gelip geçen insanlar bornozlu haline garip garip bakarlarken o, bu bakýþlardan çok uzaklarda; kitabýn peþindeydi. Neden sonra aklýna geldi; kitap Eftan’ýn onu terk ettiði restoranda olabilirdi. Yaralarýný bile sarmadan ayaða kalkýp savaþa devam eden bir asker edasýyla hemen eve döndü, alelade bir þeyler giydi ve arabaya atladýðý gibi soluðu restoranda aldý. * -4- Yapmalýydý. Öðrenmeliydi. Bu yüzden buradaydý. Yemeði elinden alýnmýþ bir kaplan edasýyla kapýyý çaldý. Kapý açýlýnca karþýsýnda duran adamý yakasýndan tuttuðu gibi yere fýrlatmayý çok istedi; ama yapmadý. “Buyurun”. Bu ses bir uðultu gibi kulak zarýna vurdu. “Sezgi neden buradaydý?” Karþýsýnda duran solgun yüzlü adam oldukça tedirgindi. Alnýndan damla damla ter boþalmaya baþladý. “O kötü biri deðil!” diyebildi. “Sana Sezgi neden buradaydý, diye sordum. Cevap versene!” Zenun, geri çekildi. Eftan arkasýndan içeriye girdi. “Onu çok seviyorum. Lütfen ona zarar vermeyin. O dünyalar güzelimdir. Canýmdýr.” Ama o da ne! Adamýn titremesi gittikçe artýyor, yüzünün solgunluðu daha da belirginleþiyordu. Kriz geçiriyordu! Eftan bu anda ne yapacaðýný bilemedi. Bir kaþýk suda boðabileceði, sevdiði kadýnýn sevgilisi olan bu adam kriz geçiriyordu. Düþünmeye bile fýrsat bulamadý. Adamý kaptýðý gibi arabaya koydu. * -5- Evet, kasada duran kitap oydu. Usulca kasada duran garsona yaklaþtý. Tedirgin bir edayla sordu: “Pardon, bu kitabý nereden bulduðunuzu sorabilir miyim?” “Bir müþterimiz unutmuþ efendim.” “Evet, þey. Aslýnda o benim kitabým.” “Peki, bir dakika efendim.” Garson kitabý alýp arka odaya girdi. “Þimdi neden aldý bu kitabý? Benim dedim ya! Off!!” Sezgi, tedirginliðin yerine asabi bir moda girmiþti. Bir an önce o kitabý almak istiyordu. Garson biraz sonra geldi. “Buyurun bayan, beklettiðim için özür dilerim.” “Teþekkürler.” Zorla çýkmýþtý aðzýndan. Teþekkür etmek dahi istemiyordu. Kitabý aldý, sýkýca tuttu ve hemen restorandan ayrýldý. * -6- Hastaneye ulaþtýlar, hemþireler hemen sedye getirdiler. Zenun’u sedyeye koyarken Zenun’un ceketinin içinden bir kitap düþtü. Eftan kitabý aldý. Yandaki banda oturdu. Burada ne arýyordu? Canýnýn caný onu bir adamla aldatýyordu ve bu adamý hastaneye o yetiþtirmiþti. “Of Allah’ým” diyerek baþýný duvara yasladý. Bir süre gözlerini kapadý; gözlerini kapadýðý esnada gayri ihtiyari eli kitabýn üzerinde dolaþmaya baþladý. Usulca kitabý açtý, elleriyle dolaþmaya devam etti. Dokunduðu yerler pütür pütürdü. Gözlerini açtý, sayfalara baktý. “Sezgilerdir tutkuyu en divane yerinden tanýyan Ve savruk fýsýltýlarla Mýsýr’ýn kumlarýyla Kleopatra’yý yýkayan Aþk, bir çöl kuvvetidir…” Bir bu eksikti! Adamýn Sezgi’ye yazdýðý þiirleri de mi bulacaktý! Bu gerçekten bir þakaydý. Evren þu an ona bakýp gülüyor olmalýydý! Kitabý parçalamak duvarlara vurmak istedi. Gidip o adamý bulmak ve… Hayýr! Hayýr! Belki de onun da haberi yoktu! Ve belki de haberi olmamalýydý! “Pardon” “Ne var!” “Zenun Beyin durumuyla ilgili bir geliþme var.” “Nedir?” “Zenun Bey bir kalp spazmý geçirmiþ. Kalbe giden damarlardan birinde geniþleme olmuþ, bu fark edilmemiþ. Bugün de aþýrý heyecan ya da stres tansiyonunun artmasýna sebep olmuþ. Bu yüzden kalbe aþýrý kan gitmiþ. Bu nedenle bu krizi yaþamýþ.” “Peki, durumu nasýl?” “Þu an daha iyi. Doktor Bey, size daha ayrýntýlý bilgi verecek. Sanýrým bazý ilaçlar kullanmasý gerekecek. Bu arada bazý evraklar var. Bu evraklarý imzalamanýz gerekiyor.” “Tamam.” Can sýkýntýsý, stres, kýzgýnlýk, asabiyet. Tüm bu duygular içinde hiç tanýmadýðý bir adam için burada olmak; üstelik de Sezgi’nin sevgilisi… “Buyurun efendim, imzalayýn.” Eftan kâðýdý aldý, imzalamadan önce þöyle bir okumak istedi. O da ne! “Adý: Zenun Soyadý: Ural” Gözleri karardý. Beyninden vurulmuþa döndü. Yok! Yok! Bu gerçekten bir þaka olmalýydý. Sevdiði kadýn onu aldatmamýþtý! Sevdiði kadýn, kocasýný kendisiyle aldatmýþtý! Zenun onun eþiydi! * -7- “Alo” “Merhaba, Sezgi Ural siz misiniz? Evet, eþiniz Zenun Ural hastanede, hafif bir kriz geçirmiþ. Ama merak etmeyin, durumu iyi. Size haber vermek istedik. Þu an Devlet Hastanesi’nde müþahede altýnda.” “Ne! Zenun! Hastane! Kriz! Eþim!” Bunlar kaldýrabileceðinden çok fazlaydý. Zenun ne zaman kriz geçirmiþti, yanýndan ayrýlalý daha bir saat olmamýþtý. Onu kim bulmuþtu? Kim hastaneye götürmüþtü? Eþi olduðunu kim söylemiþti? Bu düþünce bombardýmaný içinde soluðu hastanede aldý. Zenun’un odasýný öðrendi. Hemen yanýna gitti. * -8- Bilgisayarýný açtý. Ýnternete girdi. Uçak biletini ayarladý. Yer: Ýzmir, Tarih: 22 Nisan 2011 – Cuma, Saat: 15.00, Atlas Jet Havayollarý. “Hýh, uzaklaþýyorum; ama geri dönmek için deðil. Bir daha dönmemek için.” diye geçirdi içinden. Valizini hazýrladý. Zaten uzun süren hazýrlýklarý hiç sevmezdi; vedalarý da öyle. Ýçindeki yarayý nasýl saracaðýný bilemiyordu. Zenun’la olan konuþmasý geldi aklýna ve bercesteyi alýþý. Neden hastanede kalmamýþtý da hemþirelere Sezgi’nin telefon numarasýný verip oradan apar topar ayrýlmýþtý? Zenun kendine gelince neden ona Sezgi’nin sevgilisi olduðunu söyleyememiþti? Neden seni aldatýyor; hem de benimle, diyememiþti. Ya da onu oracýkta bir güzel dövüp rahatlamamýþtý? Ama ne suçu vardý ki? Her þey Sezgi’nin suçuydu. Zenun’un hiçbir þeyden haberi olmasa da olurdu. Nasýl olsa Sezgi kitabý okuduðunda her þeyi anlayacaktý. Bu vicdan azabý ona fazlasýyla yeterdi! “Neyse” diye düþündü; “Ne olursa olsun, artýk geriye bakmak istemiyorum. Bekle beni þehr-i harabe-yi Efes; bekle beni Ýzmir. Kucaðýnda kaybolmak için sana geliyorum.” Kavruk düþünceler içinde yattý, bir süre tavanda gezinti yaptýktan sonra uykuya daldý. * -9- Hastane odasýndaydý. Zenun, yorgun görünüyordu. Ona yaklaþtý. Usulca alnýný öptü. Elini tuttu, okþadý. Nasýl olmuþtu? Zenun’un yanýndan ayrýldýðýnda bakýcýsý daha gelmemiþti. Onu hastaneye kim getirmiþti? Bunlar birer muammaydý. Vakit ilerlediði için gitmesi gerekiyordu. Sezgi, gece Zenun’un yanýnda kalmasý için bir hasta bakýcý tuttu. Gerekli talimatlarý verdi ve hastaneden ayrýldý. * -10- “Aþkým nerdesin ya! Ne olur buluþalým.” “Hayýr!” “Neyin var? Ne oldu sana?” Aklýna berceste geldi. Fikrini deðiþtirdi. “Tamam, The Jezve’de buluþalým ama acele et.” “Allah Allah! Ne oldu Eftan’a? Sesi konuþmasý çok garipti. Neyse buluþtuðumuzda öðrenirim.” diye geçirdi içinden. * -11- Bercesteyi usulca açtý. O da ne! Zenun’un el yazýsý… Zenun’un kendisi için yazdýðý þiirler… “Ama…Ama!...Bu Eftan’ýn elinde ne arýyordu.” Ve bir mektup… “Sezgin’e” diye yazýyordu. Eftan’ýn el yazýsýyla… Hemen açtý. “Onu da seni de öldürmek istedim. Ama kahretsin ki, sana olan aþkýmýn büyüklüðü bunlarý engelledi. Gidip hesap sormak istedim Zenun’a; kimsin? Benim sevgilimle ne iþin var diye. Bir anda yere yýðýldý. Kendimi düþmanýmla ayný hastanede buldum. Ve o gerçek, bir tokat daha vurdu bana. Zenun senin kocanmýþ! Aldatýlan sadece ben deðilmiþim. Ve bu berceste hastanede Zenun’un ceketinden düþtü. Sana iade ediyorum. Senin þiirlerin, senin hayatýn… Ve bu hayatta benim yerim yok. Peki ya arkadaþlarýn mý?… Ah Sezgi, sýrrýmda kabaran bir çýban var. Susmaya devam edersem patlayýp beni de seni de berbat edecek. O yüzden gidiyorum. Uzaklarda benim içimde patlatacak bir bombayý da kendimle götürüyorum. Ýçin rahat olsun. Kimse bu sýrrý öðrenmeyecek. Benimle birlikte yok olup gidecek.” Ve mektubun sonunda bir þiir: “ ‘Tutuk’lu kelimeler çatýrdýyor dilimin üstünde Isýrýyorum Ve tuz döþüyorum kanayan harflerime Tutkulu sözlerim birer yara gibi sýzýyor Derinde ve sessizce... Doðumunu beklerken follaþan aþklarýmdan Ölüm kokusu yayýlýyor Ne sessiz ne derin Alabildiðince yaygýnlaþýyor Onlar sizin deðil; Senin de, Hatta benim bile!.. Hiçbirimizin vicdanýnda duramayan Bozgunlardýr kalabalýklaþan ölü aþk sýzýlarý O sýzýlar ki en aðýr soyut sýrlarýmýzdýr Somutlaþtýðý mekânda Bir imza atar Ve lekeli bir ten býrakýr Kan çanaðý akýþlarla, Ve Yok etmek için elindeki pimle Sinsice bekler can sýðýnaðýnda.” Sezgi, onu bir daha göremeyeceðini artýk biliyordu. Ama Eftan’a olan aþký bir o kadar daha derinleþti; içine yerleþti. Oysa Eftan’ýn bilmediði þeyler vardý: O þiirler kendisi için yazýlmamýþtý, sadece bercestenin ilk þiirinde bir kelime benzerliðiyle “sezgi” sözcüðü kullanýlmýþtý. En önemlisi de Eftan’ýn, Sezgi’nin eþi sandýðý adam, annesine söz verdiði için herkesten sakladýðý þizofren kardeþiydi. * * *
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Derviþe Güneyyeli Kutlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |