Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon |
|
||||||||||
|
Yeni eğitim-öğretim yılı başladı… Hayırlı ve uğurlu olsun. Okulların açılmasıyla bir anda taşıma araçlarından tut, sokak, cadde ve okul bahçelerin rengi değişti. Öğrenciler cıvıl cıvıl… Dün bir okul bahçesinden -hasbel kader geçerken- yıllar öncesine bıraktığım ancak kalbimde her daim taze anılarıyla yaşatmaya çalıştığım okul dönemim aklıma geldi. Bizim dönemde, okullarda tep tip kılık kıyafetler uygulanırdı. O zaman, İlkokulda, siyah ünlük, beyaz yakalıydık. Okul bahçesine çıktığımızda koyaklara bırakılan kuzular gibi siyah beyazdık… Kuzular gibi saf ve temiz. Kuzular gibi temiz ve günahsız. Kuzular kadar suçsuz ve masumduk… Şimdi öyle mi? Bilmiyorum ama zaman zaman karşılaştığım -istemeden şahit olduğum- manzara hiç de eskisi gibi görünmüyor. Her şey değişmiş ve değiştirilmiş görünüyor. Bir kerre şimdiki öğrenciler eskisi kadar temiz ve saf değiller. Masum ve günahsız hiç değiller. Sokakta, yolda yolakta gördüğümüz manzara o ki; şimdi çocukların masumiyeti tükenmiş durumda… Masumiyeti tükenmiş ve akıbetinde -maalesef- mahremiyeti de tükenmiş!… “Neden” diye sormayacağım. Çünkü şimdiki çocuklar, “televizyon nesli” bir zihniyetle yetiştiriliyor. Aslında; ebeveynlerin ortalığı boş bırakıp, çocuklarına sahiplenmemesiyle, “televizyon nesli” zihniyet oluşuverdi/çıkıverdi. Elbette ki istisnalar, her zaman müstesnadırlar ama… Lakin şimdiki çocukların geneli televizyon nesli… Bu da ülkemin geleceği adına şimdiden korkutuyor beni. Düşün ki; gelecek bu nesle emanet… Haram- helal sınırlarıyla tanışmayan, saygı-sevgi bilmeyen ve tabiri caizse (ki caiz olduğunu düşünüyorum) “aktris” gibi rahat hareket eden ve yaşayan zamane çocuklara geleceğimizi emanet edeceğiz öyle mi? En azında bu başıboşluk, bu pervasız yaşayış bizim ülkede/Dünyaya yön vermeye hazırlanan Türkiye’mde olmamalıydı… Oysa yeni eğitim-öğretimle ilgili yazacaktım… Çocukların kuşlar gibi cıvıldayışlarını, rengârenk giyinişlerini ve toplu taşıma araçlarından tut cadde sokaklara kadar taşan öğrencilerin bizlere, yeni bir eğitim-öğretimin başladığını yazacaktım. Sonra bu manzaranın, her birimize ayrı ayrı öğrencilik yıllarımızı hatırlattığını ve öğrencilik yıllarımızdaki anılarımızı canlandırdığını anlatacaktım. Anlatacaktım lakin şimdiki çocuklar -yıllar öncesi bıraktığımız- çocuklar kadar saf ve temiz kalmamışlar ki, bizlere çocukluğumuz hatırlatsınlar. Kırk yıl öncesi çocukluğumuzda belki yoksulluk vardı, yırtık pantolon ve ceketle okula gidiyorduk, ayağımızda “Ankara çarığı” denilen lastik ayakkabılar vardı ama küstahlık, şımarıklık, saygısızlık ve hayâsızlık asla yoktu ve bu terimlerin hiçbiri o zamanki çocukluğumuzun lügatinde yer almamıştı… Adı üstünde; “Yeni eğitim-öğretim” diyoruz… Yani; “eğitim” kelimesi, “öğretim” kelimesinden önce zikredildiğine göre; tüm eğitimcilerimizden, yeni eğitim-öğretim yılında, öğretimden daha çok önce eğitime önem vermeleri dilek ve temennilerimle yeni eğitim-öğretim yılının hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |