Şimdi boğazda olmak vardı anasını satayım. Boğaz Köprüsü’nün üzerine çıkmışsın buz gibi rüzgar bir taraflarını tırmalarken, sen aşağıdan geçen gemileri seyredeceksin. Biraz uzağında ki Kız Kulesi’nin silüeti gelecek gözlerinin önüne, üzerinde martıların uçuştuğu. Denize bakacaksın arada gözlerini kaçırıp. Hatta daha derine inip balıklarla yarışacaksın. Duymayacaksın arkandan konuşulanları, seni ikna etmek için söylenen aldatıcı sözleri ,akıtılan timsah gözyaşlarını ve kanmayacaksın. Asla ardına bakmayacaksın o an, belki birileri senin için bir iki damla yaşı koyvermiştir bile gözlerinden.Kanma sakın. Açıp kollarını bırakacaksın kendini aşağıya. Kısa bir süre martılarla dost olursun belki yanlarından hızla geçerken. Sen düşerken denizin kucağına, yukarıdan gelen çığlıklar kaplasa da etrafı, artık ne onların duyurmaya gücü yeter,ne de senin duymaya. Hiç yaşayamadın ki, düşerken, hayatın film şeridi gibi geçsin gözlerinin önünden. Bir anda her taraf karanlığa bürünüp sessizleşmiştir gecenin en koyu saati gibi. İşte o an aklına gelir öldüğün o sessizlik içinde kaybolup gidersin. Ama sen zaten ölmemişmiydin ki ,yaşadığın o sessizliğin içinde?