Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karþýsýnda zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Jean Paul SARTRE: ‘ Ýnsanoðlu ilkin vardýr, sonra þu ya da budur. Kýsacasý insanoðlu, kendi özünü eliyle yaratmak zorundadýr; kiþiliðini dünya sahnesine atýlarak, acý çekerek, kavga ederek yavaþ yavaþ belirler ve tanýmlama sonuna dek açýktýr; insanoðlu ölmeden, insanlýk yok olmadan ne olduklarý söylenemez.’ derken , insanoðlunun var olma sorununda aslolanýn kendisi olduðunu, bunun çevreyle ya da toplumsal olguyla ilgisi olmadýðýný ifade eder. Bu akýmýn öncü isimleri, Jean Paul SARTRE, Simone de BEAUVOÝR, Marleau- PONTY, RÝLKE, KAFKA, CAMUS, MALRAUX, BERNANOS, UNAMUNO, Friedrich HÖLDERLÝN, Sören KÝERKEGAARD, NÝETZSCHE, Andre GÝDE, Paul VALERY, Robert FROS, William FAULKNER gibi isimlerdir. Varoluþçu Sanatçýlar, her ne kadar çaðýný yaþamak ve kabullenmek konusunda toplumsal bir bakýþ geliþtirmeyi ifade etmiþlerse de halka hitap eden, halkýn anlayabileceði bir edebiyat gerçekleþtirememiþlerdir. Çünkü Varoluþçuluk’ göre dünya saçma ve iðrençtir, deniz soðuk ve kara… Bu koþullarda insanýn hayatý hiçlik, boþluk ve bunaltýlarla dopdoludur. Böyle bir ön açýklamadan sonra Türk edebiyatýna yansýmalarýna geçmeden önce Varoluþçuluðun ortaya çýkmasýnda Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþlarýnýn toplum ve sanatçý üzerindeki derin infiallerden de söz etmek gerekir. Mustafa KURT, ‘Batý dünyasýnýn kendine has atmosferi ve sorunlarýnýn bir sonucu olarak ortaya çýkan varoluþçuluk Türkiye’de 1940’larda tanýnmaya baþlar. Bu bakýmdan ülkemizde varoluþçulukla ilgili ilk tartýþma ve yazýlarda 1940’larýn ilk yarýsýna denk düþer. Birkaç dergide çýkan küçük tanýtma yazýlarýný Ýstanbul Dergisindekiler izler. Özellikle MEB’in Tercüme dergisinde Sartre’ýn ‘Existentialisme Bir Hümanizmadýr’ adlý yazýsýnýn yayýnlanmasý bu alandaki en önemli adýmlardan biridir.’ diyerek bir tarihi saptama yapýyor. Birinci ve Ýkinci Dünya savaþlarýnýn sadece Batýda deðil, bizim ülkemiz insaný üzerinde de oluþan derin etkileri batýdan tercümeler yoluyla edebiyatýmýza giren bu yeni anlayýþla dillendirilmeye baþlanýr. Sait Faik ABASIYANIK, Ahmet Hamdi TANPINAR gibi isimlerin bu bunaltýdan etkilenmesi baþlangýcý oluþturur. Sonrasýnda Mavi Dergisi etrafýnda Attila ÝLHAN’la birleþen Güner Sümer, Ferit Edgü, Ahmet Oktay, Orhan Duru, Demir Özlü gibi isimler Attila ÝLHAN’la çýktýklarý yolculuða, sosyal-realizm anlayýþýyla çýkmýþlarsa da Sartre Varoluþçuluðunun izlerini taþýyan eserleriyle sosyal- realizmden uzaklaþýrlar.. Yine Mustafa KURT baþlangýç noktasýnda bu isimlerin tezlerini þöyle açýklar:’’ Attila ÝLHAN, sanki bunu öngörmüþ ve MAVÝ’de isimsiz olarak ‘ Sahte Bir Peygamber/ J.P. SARTRE’ adlý bir yazý yayýnlamýþtýr. Mavi çýkýþýnda yer alan Ahmet OKTAY, yýllar sonra, ‘Bütün bir kuþak yeni bir söz söyleme kaygýsýyla orada buluþtu. Temel tezimiz þuydu: Mevcut edebiyat Sait Faik dýþýnda tükenmiþ, iþlevsizleþmiþ bir edebiyattýr. Yeni bir soluða biçim ve biçeme gereksinimi vardýr. Oktay AKBAL’lar, Behçet NECATÝGÝL’ler dönemi kapanmýþýr.’ diyerek bu döneme ve bu oluþuma ýþýk tutar.’’ Varoluþçu edebiyatýn ikinci adýmý, A Dergisinde bir araya gelen Edip CANSEVER, Cemal SÜREYYA, Turgut UYAR, Ýlhan BERK gibi Ýkinci Yeni Ekolünün önemli isimlerinin yaný sýra Ahmet OKTAY, Demir ÖZLÜ, Adnan ÖZYALÇINER, Erdal ÖZ gibi isimlerle gerçekleþir. Turgut UYAR: ‘ Bunaltý felsefenin vardýðý sonuç. Belki o kaçýnýlmaz sonuç, Marx’ýn felsefeyi aksiyondan ayýrmayan devriminden sonra soyut felsefe bir iç çöküntüsü geçirecekti elbet. Varoluþçuluðun yüzeyde bile olsa yayýlmasý yeni bir aþama sayýlmalý dünyamýzda. Bunaltý. Çaðýmýza çok uygun bir duygu. Felsefe dýþýnda doðrudan doðruya yaþamadan gelen çeþitli nedenleri olabilir. Ama sonunda yine de bir düþünce macerasýdýr.’ diyerek açýklýyor bu konudaki görüþlerini. Ayþe Öykü ÝÞ: ‘Ýkinci yeni ve modernist/ varoluþçu hikayenin yeniliði, bu baðlardan kopmasýnda hazýr bulunan kavram ve deðerlerin rahatlýðýndan feragat etmesinde, böylelikle olgularý, nesneleri ve anlamý, kendi özelliðinin içinden deneyimlemesindedir. Öte yandan bireyi ele alarak vardýklarý bu gerçekliðin toplumdan, toplumculuktan uzak olmadýðýný da iddia eden varoluþçu yazarlar, toplumun tek tek bireylerden oluþtuðunu, dolayýsýyla kendilerinin toplumun ele alýnmayan bir yanýný; bireyin iç dünyasýný anlatmaya çalýþtýklarýný söylerler.’ demektedir. Bir taraftan Ýkinci Yeninin bireye yüzünü dönen, içe kapanýk , öznel tavrý diðer taraftan öykü ve roman anlayýþýndaki bunaltý, varoluþçu akýmý savunan isimlerle toplumsal gerçekçi isimler arasýnda önemli bir tartýþmayý da baþlatýr. Çünkü toplumsal gerçekçi yazarlardan tarafýndan batýdan gelmiþ yabancý bir düþüncenin etkisinden kurtulamadýklarý ve toplumdan uzak kaldýklarý yolunda suçlamalarla karþýlaþýrlar. Varoluþçular uzun yýllar kendilerini yerli ve toplumdan uzak olmamakla savunurlarsa da dönemin sancýlarý ve bireyle toplumsala ulaþmaya çalýþan bu akýmý karþýsýna alýr. Çünkü bu yýllarda özellikle köyden kente göçün yoðunlaþmasý, sanayileþme gibi sorunlar öne çýkmýþ; küçük burjuvazinin içsel bunaltýsýyla Varoluþçular tutunma zorluðu çekmiþlerdir. Demir ÖZLÜ’nün doðaötesi bunaltý/ boðuntu ; Ferit EDGÜ’nün ‘Dolayýsýyla eðer bir kurtuluþ olacaksa, bu zafer tek kiþiliktir.’ ifadeleri ; Ayþe Öykü ÝÞ’in :’Öyle ki, açýlan bu alan, tamamen baþka bir kültürün edebiyatýndan beslenen, ondan etkilenen bir alandýr ve Türk edebiyatýnda kök salacaðý bir zemin bulmasý güçtür.’ saptamasý yapmasýna engel olamayacaktýr. Adýný zikrettiðimiz bu isimlerin son dönemlerine kadar bu anlayýþlarýný sürdürememeleri, ülkenin içinde bulunduðu toplumsal kaoslar, 1950’li yýllarda baþlayan bu akým konusunda birtakým soru iþaretlerini beraberinde getirmiþse de daha sonraki yýllar için önemli adýmlar oluþturmuþ, bireyin yalnýzlaþmasý, öznel dünyasý, bunalýmlarý, kaoslarý için önemli bir kapý açmýþ ve Türk edebiyatýnýn geliþim sürecinde yeni adýmlara ön ayak olmuþtur. 04.11.2011
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hilâl Erboyacý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |