..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Roman yazmanýn üç kuralý vardýr. Ne yazýk kimse bu kurallarýn neler olduðunu bilmiyor. -Somerset Maugham
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Özgürlük ve Eþitlik > David Durak ARSLAN




22 Þubat 2012
Güzel Bir Derdim Var  
Söyleþi

David Durak ARSLAN


Düzgün Doðan’ýn Durak Arslan ile yaptýðý bir söyleþidir : Bu söyleþide, Güzel bir dert, Büyük bir endiþe, Güçlü bir umut var.


:BAFH:
Düzgün Doðan;


Sizlerle birlikte, FUAF Genel Baþkaný Durak Arslan'ýn dünyasýnda bir yolculuða çýkalým istedik. Çok yönlü ve yoðun bir çalýþma içerisinde olan Durak Arslan Fransa’da yerel Parlamenterlikten, Ýþverenliðe, Avrupa ABK Kurumsallaþma komisyonu Baþkanlýðýnýn yaný sýra, þiir yazýyor. Kendisi ile Alevilere, örgütlülüðe, sanata ve yaþama dair bir söyleyiþi gerçeklestirdik.

Düzgün Doðan (D.D.) : Sayýn Arslan bu enerjinin kaynaðý nedir?

Durak Arslan (D.A.) : Düzgün Bey, öncelikle özeninize, ilginize teþekkür ediyorum. Güzel bir derdim var, insan ve doða aþký. Yol sevdasý. Böyle bir derdiniz varsa, gerekli enerjiyi üretmeye yetiyor da artýyor bile. Þiir ve edebiyata gelince, okuma ve yazma eylemi sizi buluyor ve özel bir çabaya sürüklüyor. Bence þiir, söylemek istediðiniz sözün özüdür. Þiir damýtýlmýþ sözdür diyorum. Bundandýr nefes alýr gibi, su içer gibi yaþamsal geliyor adeta. Ferahlatýyor, önce çok yoruyor sonra da yaratýsýyla, ürünüyle dinlendiriyor diyebilirim.

D.D.: Sizinle öncelikle Alevileri konuþmak istiyoruz.

D.A.: Bir Teolog deðilim. Ne sosyolog ne de bir tarihçiyim. Bu alanlarda uzman olmamama karþýn, soran, sorgulayan, araþtýran, yazan biri olarak; birlikte sohbet etmekse amaç hay hay. Bu kadar önemli konularla ilgili haftalarca oturup sohbet etmek lazým. Ama tadýmlýk bir sohbet bile güzel olabilir.

D.D.: Sayýn Arslan, Avrupa’dan bakýnca Aleviler’in genel panoramasý nedir. Nasýl bir yol haritasý çizilmeli, izlenmeli?

D.A.: Buna saðlýklý bir yanýt bulabilmemiz için, önce içinde yaþadýðýmýz ülke tarihine ve geldiði noktaya bakmak bize yardýmcý olur. Bir de Alevilerin de tarihini ve geldikleri noktayý doðru analiz edersek, sanýyorum resim kendiliðinden ortaya çýkar.

D.D.: Peki Aleviler için Fransa’da ülke koþullarý, düþünsel iklimi uygun mu?

D.A.: Ortaçaðýn karanlýðýný ve kalýn duvarýný, Rönesans ýþýðýyla ve matkabýyla delerek aydýnlanmayý baþarmýþ bir kýtada yaþýyoruz. Ýnsanlýktaki bu bilinç birikiminin gereði 1789 Fransýz devriminde çok büyük bedellerin ödendiði bir ülkede yaþýyoruz. Bu devrim üç temel deðer býraktý Fransýzlara, özgürlük, eþitlik ve kardeþlik. Ardýndan Cumhuriyet, Demokrasi, Laiklik, insan haklarý ve sýnýrlarý ortadan kaldýran Avrupa bilincinin geliþmesi ve altmýþ sekiz kuþaðýnýn yarattýðý o muhteþem heyecan. Kolayca bir kaç cümlede sýraladýk bu süreci deðil mi. Oysa bu deðerler asýrlar süren ve uðruna nice canlar verilen müthiþ görkemli bir sürecin meyveleri. Bizim bu deðerlerin önemini kavramamýz, kýymetini bilmemiz ve yürekten sahiplenmemiz gerekir. Tekrar ediyorum. Özgürlük, eþitlik ve kardeþlik. Cumhuriyet, Laiklik ve katýlýmcý demokrasi. Ýþte bunlar sadece Fransýzlarýn deðil, bütün insanlýðýn ortak deðerleri oldu. Neden? Çünkü bütün bu serüvenin merkezinde insan vardý. Diyorum ki, bu deðerleri yaratanlarý ve yaþatanlarý saygýyla analým her þeyden önce.

D.D.: O zaman Aleviler önce bu deðerleri mi sahiplenmeli?

D.A.: Elbette ki sahiplenmeli ve de yaþatmalý. Çünkü ‘evvel benim ahir benim’ diyen bir öðretinin mensuplarý, insaný yücelten tüm deðerleri benimsemiþ bugüne kadar. Bunu bilenler sahipleniyor zaten. Bilmeyenlerin de öðrenmesini saðlamalýyýz. Ama bir þeye dikkat ederek. Asla komplekse kapýlmadan. Komplekse kapýlmamak için de kendi tarihimizi ve öðretimizi iyi kavramalýyýz. Alevilerin de ayný deðerler uðruna, daha uzun bir süre, daha aðýr koþullarda Kerbela’dan Sivas’a kadar bedeller ödediðini ve ödemeye devam ettiðini doðru anlatmalýyýz. Ýnsan ve doða merkezli bir inancýn, felsefenin ve kültürün mirasçýlarý olduðumuzu evrensel bir dil ile anlatmalýyýz. Henüz gerektiði kadar anlatamadýk. Mutlaka ve en kýsa zamanda bunun koþullarýný hem Fransa’da hem Avrupa’da yaratmalýyýz.

D.D.: Vurgulamak istediðiniz temel Alevi deðerleri nelerdir?

D.A.: Bu sorunun cevabý zor ve Pir’lerimizin, Akademisyenlerimizin cevap verebileceði bir konu. Çünkü öðretiyi incitecek yanlýþ bir söz etmek istemem. Ancak þu kadarýný söyleyerek sizi yanýtlamaya çalýþayým. Aleviler ‘önce insan’ dediler. ‘Okunacak en büyük kitap insan’ dediler. Ulu ozanlarýmýz ‘Dinimiz sevgi, yolumuz bilim, yönümüz insan ’dediler. Doðayý sevdiler ve saygý duydular. Yaþ bir aðacý kesmeden önce önünde diz çöküp af diledir. Hem Aslan’ý hem Ceylan’ý ayný kucakta sevdiler. Kadýn ile erkeði eþit bildiler. Cem’lerinde insan ile doðayý, dil ve el ile vicdaný, edebiyat ile sanatý birleþtirdiler ve bir Yol çizdiler. Bu yol ile ulaþýlan profile ise ‘Kamil Ýnsan’ diyerek Hak-Muhammed-Ali, Hünkâr Hacý Bektaþ Veli nezdinde sembolize ettiler. Tanrý ile Kâmil Ýnsaný bir ve ayný gördüler.

D.D.: Ödenen aðýr bedellerden de kýsaca söz edebilir misiniz?

D.A.: Ýþte bu sebeple, Kerbela’da Hüseyin, Baðdat’ta Hallac-ý Mansur ve Kul Nesimi, Anadolu’da Pir’imiz Hacý Bektaþ Veli Dergâh’ýnda yetiþen onca erenler, Banaz’da Pir Sultan Abdal’lar, asýlarak, derisi yüzülerek, baþý gövdesinden kesilerek katledildiler veya uzaklara sürüldüler. Türkiye’de Cumhuriyetin kurulmasýna, laik bir devlet yapýsýnýn oluþturulmasýna en baþta Aleviler destek sundular. Ne yazýk ki Cumhuriyet ve Laik sistem özürlü doðduðu için ilk önce Alevileri maðdur ettiler. 1938’de Dersim, 1978’de Maraþ, 1980’de Çorum, 1993’te Sivas ve 1995’te Ýstanbul Gazi mahallesi toplu katliamlarýyla Alevilere bedel ödetmeye devam ettiler. Bütün insanlýðýn ortak deðerlerine olan baðlýlýðýn bedelini canlarýyla ödeyerek geldi bugüne kadar bu toplum.

D.D.: Alevi toplumun bugün itibariyle coðrafik daðýlýmý ve tahmini sayýlarý nedir?

D.A.: Fransa’da iki yüz bin’iz. Avrupa da bir milyon... Balkanlar’da yüzbinleri buluyor. Ortadoðu’da bir milyona yakýn. Türkiye’de yirmi milyondan fazla sayýlarýyla, ayný ortak deðerleri, sadece biçimsel farklýlýklarla birlikte halen yaþýyor Aleviler. Sessiz, sahipsiz, etkisiz ve zor koþullarda ve tehlike altýnda yaþýyorlar. Avrupa dýþýndaki tüm diðer coðrafyalarda Aleviler halen tehdit ve tehlike altýndalar. Ne yazýk ki, Avrupalýlar bile Alevileri henüz çok az tanýyorlar. Çünkü Aleviler asýrlardýr maruz kaldýklarý þiddet ve tehlike karþýsýnda kendi içlerine kapanmýþlýðýn, korunma refleksinin, kendini tanýtma çekimserliðinin etkisinden Avrupa’da bile tam kurtulmuþ deðiller. Bu toplumsal incinmeyi, sarsýntýyý atlatmak zaman istiyor. Zaman ise Alevilerin aleyhine iþliyor.

D.D.: Sizi endiþelendiren nedir?

D.A.: Ýki konuda ciddi endiþelerim var. Birincisi özellikle Anadolu’da ve Ortadoðu’da yaþayan Alevilerin fiziksel olarak tehlikede oluþlarý. Anadolu’nun onca etnik, inançsal ve kültürel renklerine ne oldu, þimdi neredeler? Bu topraklarýn Ermenileri, Süryanileri, Rumlarý,Yezidileri, Keldanileri neredeler hani. Öldürdüklerini öldürdüler, kalanlarý baþka ülkelere göçürdüler. Kürt halkýna karþý yürütülen kirli bir savaþ var ve halen sürüyor. Her hafta iki taraftan gencecik cesetler annelerinin kapýlarýna atýlýp gidiliyor. Bu çocuklarýn birbirlerinden alýp veremedikleri ne var. Bu nedenle, dilim varmýyor ama muhtemel bir Alevi soykýrýmý hazýrlýðý olduðunu görmemezlikten gelemeyiz. Diðer ikincisi önemli endiþem ise, Alevi öðretisinin içinin boþaltýlarak yok edilmesine yönelik yürütülen çalýþmalar.

D.D. : Bunu kim, ya da kimler istiyor. Bu büyük bir iddia deðil mi?

D.A.: Evet bu endiþem büyük. Eðer gerekli önlemleri alamazsak, sonuçlarý daha da büyük olabilir. Günümüzde saldýrýnýn þekli deðiþti. Düþünsel boyutta saldýrýnýn yöntemi, savunuyormuþ gibi yapýp ele geçir ve içini boþaltýp çürüterek yok et yöntemi. Bu yöntemle Aleviliðe gelen saldýrýnýn adresi, dogmatik inanç ve ideoloji ortaklýðýndaki merkezler diye düþünüyorum. Fiziksel boyuttaki saldýrý ise, öðretiye sým sýký sarýlmýþ ve vazgeçmemekte direnen Alevilere yönelik. Bu saldýrganlarýn adresi ise tutucu, ýkçý, insaný ve doðayý basit bir kâr aracý gören sömürgeci ve insaný kul gören yerli ve yabancý odaklar. Vaþington Yakýn Doðu Politikalarý Enstitüsü’nün yayýnladýðý raporda çok açýk ifadelerle bu ihtimale dikkat çekiliyor. Türkiye’de gündeme gelebilecek Ýslami bir ihtilal sonucu on ila on beþ milyonluk bir Alevi nüfusu’nun Avrupa ülkelerine göç etmek zorunda kalabileceði ihtimali belirtiliyor. Panik olmaya gerek yok ancak önlemler geliþtirmemiz kaçýnýlmaz.

D.D. : Neden sadece Aleviler böylesi bir hedefte olsunlar. Aleviler bu kadar yalnýzlar mý? Ýnsan ve doða sadece Alevilerin sorunu mu?

D.A.: Elbette ki sadece Alevilerin sorunu olmamalý. Ancak, Alevilerin bu iki temel deðer olan insan-doða ekseninde tarih boyunca net bir duruþlarý var. Bakýn doðayý en güzel anlatan þiir bir Alevi ozan olan Aþýk Veysel’in “Benim sadýk yarim kara topraktýr.” Þiiri dünyada seçiliyor. Karacaoðlan bir doða sevdalýsýdýr. Bu deðerler etrafýnda inançsal, düþünsel, bilimsel ve kültürel bir sistematiði var. Ýnsaný Kâmil’leþtiren, rýza toplumu yaratmayý hedefleyen bir yol haritasý var. Bu müthiþ bir pusula. Bu ayný zamanda her çaðda insandan ve tabiattan yana oluþ ve karþý tarafa kafa tutuþtur. Hem bu öyle bir kaç asýrda oluþmamýþ. Kökleri çok derinlerde. Evrimleþerek kendini güncellemiþ. Ancak söküp atamamýþlar. Yakmýþlar ama yok edememiþler. Aþýlamaya çalýþmýþlar baþkalaþtýramamýþlar bu öðretiyi ve kültürü. Ve bunun yarattýðý asil bir duruþ var ortada. Bugün insan ve doða iki þeye tutsak. Biri dogmatizm, diðeri kapitalizm. Dünya’da ise çevreci ve doða dostu bir akým geliþiyor. Hümanist ve antikapitalist hareketler yükseliyor. Bu Alevi damarýndan akan birikim ve enerji ile yerküremizin diðer kýtalarýnda var olan benzer damarlar buluþtuðu zaman ortaya çýkacak sýçrama, düzey ve bilinç, insanlýðýn kalb’inde yeni bir aþk’ýn adý olabilir. Bu aþk mevcut dogmatizmin ve kapitalizmin sonu, insan ve doða özgürleþmesinin baþlangýcý olabilir. Bütün dert bu.

D.D.: Peki Alevi toplumu ve örgütleri bu durumun ne kadar farkýndalar?

D.A.: Biz yeteri kadar bunun farkýnda olmasak bile, birileri bize bunu ýsrarla hatýrlatýyorlar. Dost olanlar dostça anlatmaya çalýþýyorlar. Örneðin Profesör Dr.Ýréne Mellikoff baþta olmak üzere, birçok Avrupalý akademisyen ve araþtýrmacý bunu bize hatýrlatmak için kitaplar yazdýlar. Tabii dost olmayanlar da düþmanca hesap ve çalýþmalarýyla tepkileriyle bizim kim olduðumuzu bize hatýrlatýyorlar. Osmanlý döneminde de bu böyleydi, Cumhuriyet döneminde de, halen bugünkü AKP hükümeti döneminde de tamamen tehlike büyüdü. Bu nedenle toplumumuzda ve kurumlarýmýzda artýk farkýndalýk oluþmaya baþladý. Bu farkýndalýðýn gereðini yerine getirme konusunda ise, çok önemli bulduðum yeni adýmlar atýlýyor.

D.D.: Hangi adýmlar bunlar?

D.A.: Ýnançsal bakýmdan önemli bir boþluk vardý. Alevilik ise en büyük kaybý bu alanda veriyordu. Hacý Bektaþ Veli Dergâhý Postniþini Sayýn Veliyettin Ulusoy, gidiþatýn vahametini görerek bir çalýþma baþlattý. Birbirinden kopuk olan Mürþit Ocaklarýna, öðretiye uygun olarak, el ele-el hakka düsturuyla Dergâh’ta Birlik çaðrýþýnda bulundu. Anadolu’dan, Ortadoðu’dan, Balkanlar’dan, Avrupa’dan yüksek derecede bir temsiliyetle bu çaðrý karþýlýk buldu. Alevi inancýnýn asimilasyondan kurtarýlmasý çalýþmalarýnýn elbirliðiyle baþlatýldýðýný biliyorum. Akademisyenlerin, Zakirlerin ve Sanatçýlarýn bu çalýþmaya önemli desteði var. Bu çok önemli bir geliþme. UNESCO Dertli Divani’yi korunacak insan deðerlerimiz içinde ödüllendirdi. Çünkü Alevilik ve Aleviler tekrar öz kaynaðýna kavuþacak ve ýþýðýný tüm evrene saçacaksa bu kendi öz dinamiklerinin bulunduðu Anadolu’dan olacaktýr.

D.D.: Alevilerin fiziki tehlikede olduðundan sözediyorsunuz. Buna karþý önlem nasýl alýnmalý?

D.A.: Postniþin Veliyettin Ulusoy ve Mürþit Ocaklarý’nýn baþlatmýþ olduklarý bu tarihi çalýþmanýn önünü açýcý paralel ve eþgüdümlü birçok alanda çalýþmalar baþlatýlmalý. Bunlardan en önemlisi Alevileri ulusal ve uluslararasý düzeyde hukuksal koruma altýna alacak çalýþmalar acilen baþlatýlmalý. Bunu yapacak olan ise, Alevi örgütlerimizdir. Buraya kadar farklý mecralardan akarak gelen mücadele bir havuzda toplanýp bir üst düzeye taþýnmalý. Bu yönde de önemli adýmlarýn kýsa zaman içinde atýlacaðýný düþünüyorum.

D.D.: Aleviler siyaset iliþkisini nasýl kurmalýlar? Alevilerin talepleri Türkiye’de siyasetçilerin öncülüðünde ve mecliste týkanýyor.

D.A: Aleviler, hayatýn her alanýnda olmalýlar. Sadece Türkiye’de deðil yaþadýklarý bütün ülkelerde siyasette aktif olmalýlar. Fakat ne Aleviliðini inkâr ederek ne de Aleviler üzerinden pirim yapmaya kalkýþarak girmeliler siyasete. Bu iki özelliðin altýný kalýn çizmek istiyorum. Çünkü bu noktada tamiri zor hatalar iþleniyor. Alevilerin içinde de çok yetenekli, vizyoner ve çalýþkan siyasetçi profillerimiz var. Olmasý da çok doðal. Alevilerin en zayýf olduðu alanlardan biri de siyaset arenasý. Mutlaka aktif siyasetçilerimiz bu arenada yerlerini almalýlar. Ancak ýsrarla ve önemle hoþgörülerine sýðýnarak bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Siyasetlerini o ülkede yaþayan bütün yurttaþlarýn ortak menfaatleri için, ihtiyaç ve huzuru için, refahý ve mutluluðu için yapsýnlar. Alevilikten feyiz alsýnlar. Vizyonlarýna bu öðreti zenginlik katsýn. Fakat sýrtlarýný sadece Alevilere dayamasýnlar, sadece Aleviler için siyaset yapmasýnlar. Siyaset tüm yurt insanýnýn ortak çýkarlarý doðrultusunda, cumhuriyet deðerlerini, katýlýmcý demokrasiyi, Laikliði, insan haklarýný ve hukukun üstünlüðünü, adaletli gelir daðýlýmýný hedefleyen, sosyal ve eþitlikçi, insana hizmet eden ve çevreyi koruyan bir devleti inþa etmeyi amaç edinmeli. Ýnsaný yönetmeyi deðil, insana hizmet eden sosyal bir devlet aygýtýný yönetmeyi hedeflemeli ler. Ancak böyle bir fark yaratabilirler. Böyle bir siyaset yakýþýr çaðdaþ olmak isteyen bir ülkeye. Baþarý ve saygýnlýk buradan geçer diye düþünüyorum.

D.D.: Sayýn Arslan, söyleþimizin sonuna yaklaþýrken, kýsaca Yeni Alevi Yapýlanmasý (YAY) ve Küresel Alevi Birliði (KALB) adýný verdiðiniz proje ile tam olarak neyi amaçladýðýnýzý paylaþýr mýsýnýz? Projenin olabilirliði ve aldýðýnýz tepkiler nasýl?

D.A: Buna proje mi diyelim, yoksa Alevilerin ortak hayalinin resmi mi diyelim diye bazen çeliþkiye düþüyorum. Önemli olan, kafalarýmýzdaki toplumsal gelecek kurgumuzun ortaklaþtýrýlmasý. Ortak bir vizyona sahip olabilmek. Bu çalýþmaya yüzlerce deðerli insan katký ve emek sundu. Þu an’a kadar bu oniki dakikalýk video’yu izleyen her bin kiþiden dokuz yüz doksan beþi hemen sahiplendi ve heyecan duydu. Bu yüksek bir oran ayný zamanda sevindiricidir. Uygulama için zamana ihtiyacýmýz olacak. Ama olacak.

D.D. : Son bir soru da sanat ve edebiyata iliþkin soralým müsaadenizle. Geçtiðimiz yýllarda «Sen… » adlý bir þiir kitabýnýz iki dilde yayýnlandý. Þiir yazmayý sürdürüyor musunuz? Yeni bir kitap var mý yolda?

D.A.: Fýrsat buldukça þiir notlarý alýyorum ancak bu sýralar yoðunlaþabildiðimi söyleyemem. Bu arada son altý yýllýk Alevi hareketini konu alan bir kitap üzerine çalýþtým. « KALB’e giden yol » adýný verdim. Küresel Alevi Birliði çalýþmalarýmýza tanýklýk eden bir kitap oldu. Þu an yayýna hazýrlanýyor.

D.D.: Sayýn Durak Arslan, bu keyifli söyleþi için size teþekkür eder baþarýlarýnýzýn sürmesini dileriz. Bu güzel söyleþiyi bir þiirinizle noktalamak isteriz.

D.A.: Düzgün Bey, ilginize tekrar teþekkür ediyorum. Birçok sorunumuzu sanatýn gücünden yararlanarak çözmeliyiz. Kalýcý ve geliþtirici olan sanattýr. ‘Güzel Efendim’ adlý Þiir’imi severek paylaþmak isterim.

Güzel Efendim.
Vakit doldu gece düþünü gördüm
Þükür muradýma erdim efendim
Vardým Dergâhýna yüzümü sürdüm
Hü eyvallah diyen ferdim efendim.

Buz iken eridim su rahmet oldum
Derelerden coþkun aktým duruldum
Deryanýn kaynaðýn aradým buldum
Ser çeþmeye gönül verdim Efendim.

Bir Durak can oldum olamam derken
Daha boþum hemen dolamam derken
Bir ömür arayýp bulamam derken
Dermanýný buldu derdim efendim, güzel efendim, özel efendim.

Tarih: 21.02.2012



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn özgürlük ve eþitlik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dikkat..!
Ya...

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýnanç…
Bal ve Zehir
Ýlk Film...
Ýnsanlýk ve Müthiþ Ucube...
Filistin...
Taþýmak…
Damar...
Bomba...
Sivas...
Küresel Sevgi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Fransa"da Þiir Gecesinden Esíntíler… [Þiir]
Unutmayý Unuttum [Þiir]
Sen Varya [Þiir]
Güvercini Vurdular. [Þiir]
sevgilim [Þiir]
Aþk [Þiir]
Sev [Þiir]
mektup [Þiir]
Küsme [Þiir]
Caným [Þiir]


David Durak ARSLAN kimdir?

Þiirlerim; Benim, su yüzünde görünen yedi'de bir'imdir, kalan altý'm denizin dibinde.

Etkilendiði Yazarlar:
Sen... yani dünya !


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © David Durak ARSLAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.