Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Tıp yetersiz kalıyor olmalı: Bitkiler, otlar, ağaçlar, taşlar, tılsımlar, dilekler tekrar dillerde. Bilim, teknoloji çok hızlı ilerliyor... İnsanlığın mutluluğu ve sağlığı için çözüm üretemiyor mu? Veya tıp kendisine bir dayanak mı arıyor. Alternatif mi yaratıyor, eksiğini böyle mi tamamlamaya çalışıyor. Kitaplar yazılıyor, söyleşiler oluyor. Biz şifalı otlara ömrünü veren, insanının mutluluğu için canını yollara atan büyük bir bilim adamından söz etmek istiyoruz. Döneminin ünlü tıp bilgini, ve hekimi doğum tarihi hakkında rivayetler muhtelif (1534 !) yaklaşık olarak tahmin edilmektedir. Kesin doğduğu yer belli. Bu nedenle kendisine “ Antakyalı Davut” denmiştir. Tıp ve eczalık yanında; bilimin her alanında yetiştirmiş kendisini. Tabiat Bilgisi, Matematik, Mantık, Felsefe, Kimya, Astronomi İslam ve Fıkıh'ın yanında Yunanca da öğrenir. Şeyh Yusuf el Hekim'den dersler almış. Kendisinden önce tıp, eczacılık ve şifalı bitkiler konusunda araştırmalar yapan alimlerin çalışmalarını da incelemiş, onları bir bir sentezleyerek çok önemli tedavi yöntemleri geliştirmiştir. İbni Sina'dan oldukça çok etkilenmiştir. On adetten fazla kitap yazmıştır. Antakya yöresinde bulunan bitkilerden yararlanarak yazdığı şifalı bitkilerin kitapları günümüzde pek çok araştırıcıya kaynak olmaktadır. Hataylılar sahiplerinin isimlerini söylemeden asla kendilerinin olmayan fikirleri ileri sürmezler. Kim başka birinin kitabından derslerinden faydalanmak isterse önce sahibinden izin alırdı. Antakyalı Davud' da kitabına aldığı küçücük bir bilgi bile olsa onun adını mutlaka belirtmeden geçmemiştir. Oysa günümüzde, televizyonlara çıkan prof. lakaplı kişilerden, siz hiç Antakyalı Davud'un adını duydunuz mu? Oysa onun eserlerinden ne çok bilgi almışlardır kim bilir. Hayatını insanların hastalıklarını tedavi ederek geçirmiştir. Antakya'nın dağını yaylasını ovasını adım adım dolaşmış, bitkileri otları incelemiş kitabını yazmıştır. Yazdıklarını gerçeğe tam uygun olduğunu defalarca kontrol ettikten sonra yazıya dökmüştür. İbn – i Sina'nın 800 civarında bitkisel ve hayvansal şifa veren ilaçı kitabına almıştır. “Tıp Kanunu” adlı eserinden sonra yazılan ikinci önemli kitap alanında mahir ve hakim olan biricik alim olan Antakyalı Davud'un yazdığı 1600 ilaçın terkibini referans eseri olan bitkileri anlattığı “ Tezkere” isimli eserinde yer alır.. Tabip ve eczacıların üstadı, çok zeki olmasından dolayı “Basir” lakabı verilmiştir. Antakya'dan Şam'a, oradan Mısır'a gitmiştir. Davet üzerine de Mekke'ye gitmiştir. Sonradan gözleri görmez olur, 1599 yılında Mekke'de vefat eder. İlaç yapmada yeni yöntemler bulan Antakyalı ilaç çeşitlerinin hazırlanmasında etkili olduğu gibi, eczacılık ve hekimlik birbirine sıkı sıkıya bağlı bir meslek idi, her hekim aynı zamanda bir eczacıydı. Antakyalı Davud'un adını neden az duyduğumuzu bir başka yazıda değineceğim. Yine İskenderunlu Dr. Tuncer Sümer Antakyalı Davut'tan 420 yıl sonra doğup büyüdüğü bu topraklara ve milletine bir tıp kitabı armağan etti. Bir hekim olarak beslenme ve sağlık konusunda gördüğü yanlışlıkları, elverdiğince çevresindekilere sohbetlerinde anlatan Tuncer Sümer, bununla yetinmeyerek bir sağlık kitabına da imza attı. Kitabın adı “ Türkler ve Müslümanlar Nasıl Beslenmeli ? “ Kitabın ilk baskısı, 2012 Kasım ayının son günlerinde, İleri Yayınları (İstanbul)ndan çıktı. Yaklaşık 15 yıldır, büyük bir özveriyle üzerinde çalıştığı; bize ait, kültürümüze uygun beslenme metodunu; yaptığı araştırma, gözlem ve deneyimleri, bilimsel yöntemlerle test etti.. doğruladı. İthal beslenme yöntemlerini reddeden bizim coğrafyamızda yaşayan insanlara özgü beslenme biçimini öneren, kitabını akıcı ve anlaşılır bir dille anlatan Dr. Tuncer Sümer'i kutluyor, kendisinden daha başka alanlarda kitaplar bekliyoruz. Hatay'ın yetiştirdiği bitkiler sebzeler otlar yanında hayvansal gıdaları öneren Doktorumuz, ezberleri bozuyor. Ben bir çırpıda okudum ve çok yararlanıyorum. Sizlere de önerim; okumanız ve faydalanmanız... Koyun gibi değil aslan gibi beslenin! diyor, Doktorumuz. KÜLTÜR SANAT DÜNYASI: Erzurum Devlet Tiyatro'sunda, Ayla Kutlu'nun aynı isimli kitabından oyunlaştırılan “ Mekruh Kadınlar Mezarlığı” oynuyor. Erzurum Devlet Tiyatrosunda görevli oyunun kadrosunda yer alan İskenderunlu tiyatro sanatçısı F. Nazlı Polattaş'da yer alıyor. Nazlı Polattaş'a, oyuna ve Erzurum'a selam, saygı ve sevgilerimizi gönderiyor ve daha nice oyunlar diyoruz. Yazarımızın televizyonda ve tiyatro da gördüğü başarılarla gurur duyuyoruz. Oyunu Hataylılar , İskenderunlular tiyatroseverler görmek isteyeceklerdir. Yetkililer isterlerse bu oyunu İskenderunlu, Hataylı tiyatroseverlere izletme imkanı yaratabilirler. Kemal Düz, e – posta: kemaldz@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |