Seviyorum, öyleyse varým. -Unamuno |
|
||||||||||
|
“Hayatý paylaþmak, karþýndakini anlamakla baþlar.” Ýrem, gazetesinin hafta sonu ekine hayatýn içinden, sýcacýk öyküler bulabilmek için ajanslarý incelerken gözüne bir haber takýldý. Haber “Türkiye’nin Ýlk Engelli Belediye Baþkaný” baþlýðýyla baþlýyor ve Zifirtepe adlý bir Anadolu kasabasýnda son yerel seçimleri kazanan engelli belediye baþkanýndan bahsediyordu. Ýrem, vakit kaybetmeden gazetesinden aldýðý izinle Zifirtepe’ye gitti. Kolay haber olacaðý düþüncesiyle belediye baþkanýndan randevu istedi. 10 gün geçmesine raðmen baþkaný hikâyesini anlatmasý için ikna edemiyor, randevu alamýyordu. Baþkan diðer gelen gazetecilere verdiði cevabý Ýrem’e de yazýlý olarak iletti. “Sadece iþaret diliyle röportaj yaparým ve tercüman kullanma isteðini kabul etmiyorum.” Ýrem, baþkana ulaþmanýn yollarýný ararken onun en yakýn arkadaþýyla tanýþtý. Kasap Murat, lakabý mesleðinden deðil, futbol oynayýþýndan geliyordu. Mesleði kadýn terziliydi. Ýrem, ona baþkan ile görüþebilmek ve onun hikâyesini anlatabilmek için aracýlýk yapmasýný rica etti. Kasap Murat ona Altay’ýn küçük sýrrýný verdi.“Ýrem Haným, küçük balýðýn peþine olta sallýyorsunuz. Asýl büyük balýðý görmüyorsunuz. Altay, pardon bizim baþkan aslýnda duyuyor. Kulaðýnda duymasýný engelleyen týkaçlarla dolaþýyor. Tamam, eskiden de aðzýndan laflarý cýmbýzla alýrdýk. Hatta aramýzdaki lakabý Duvar Altay’dýr. Þimdi tamamen kendini sessize aldý. Ýrem Haným, gözlerinizdeki ateþi görüyorum ve 10 gündür inatla görüþme çabanýzý bütün kasaba olarak saygý duyuyoruz. Diðerleri ilk seferde vazgeçti. Bu yüzden size kasabamýzýn ve baþkanýmýzýn küçük sýrrýný verdim. Siz, Türkiye’nin ilk iþitme engelli belediye baþkaný hikâyesini yazacaðýnýza, kendi isteðiyle iþitme engelli olan Duvar Altay’ýn hikâyesini yazýn.” Ýrem’in gazetecilik içgüdüleri deli gibi sinyal veriyordu. Büyük bir haber yakaladýðýnýn farkýndaydý. “Peki, nasýl olcak bu? Baþkan benimle konuþmuyor ki?” Ahmet cevap verdi. “Basit, gidin Türk Ýþaret Dili’ni öðrenin. Altay o zaman sizinle dilediðiniz kadar konuþur. Bütün kasaba yediden yetmiþe onun sayesinde bu dili öðrendi. Bu sayede neredeyse kasabamýzýn adý bile deðiþecek. Bizim kasaba Zifirtepe diye bilinir. Karanlýðý, meþhurdur buralarýn. Þimdilerde ise herkes Türk Ýþaret Dili bilip, kullandýðýndan Sessiztepe diyorlar. Gitmeden þöyle bir dolaþýn kasabamýzdaki farklýlýklarý göreceksiniz. Belediyemiz, esnaflarýmýz, öðretmenlerimiz, imamlarýmýz bile öðrendi. Al sana bir sýr daha, Altay burayý engelsiz sosyal yaþam alanýna dönüþtürmek için baþkan oldu ve hatta zorla biz yaptýk diyebilirim.” Ýrem, kasabayý dolaþtýðýnda yeni þeyler fark etmeye baþladý. Daha önce büyük þehirler de bile görmediði türden þeyler. Bütün sosyal yaþam alanlarý engelliler için göstermelik yamalý düzenlemelerden ziyade, onlar için tasarlanmýþtý. Kaldýrýmlar yüksek deðildi, trafik ýþýklarýnda görsel ve iþitsel uyarýlar vardý. Toplu taþýma araçlarý özel asansörlüydü. Hatta hayatýnda ilk defa dolmuþlardaki durak söyleyen ses sistemini ve ýþýklý duracak düðmesini gördü. Bunlarý görünce Baþkan Altay’ýn samimi çabasýný anladý ve kararýný verdi. Baþkan ile onun istediði dilde konuþacaktý. Altý ay sonra Ýrem, Zifirtepe’ye tekrar geldi. Makamýna girdiðinde baþkan gülümsedi. Ýlk defa kendisi ile röportaj yapmak isteyen bir gazeteci ona Türk Ýþaret Diliyle selam veriyor ve konuþuyordu. Ýrem, Baþkan Altay’a sözünü hatýrlatýnca, Altay onunla röportaj yapmayý kabul etti. Hafta sonu kasabanýn sýrtlarýndaki bir çay bahçesinde çaylarýný yudumlarken, Ýrem, mesleki refleks olarak ses kayýt cihazýný çýkardý. Birbirlerine bakýp gülüþtüler. Ama Ýrem, hazýrlýklýydý. Çantasýndaki kamerasýný çýkartýp Altay’a gösterdi. Altay bu zeki ve hýrslý gazeteciyi sevmiþti. Samimiyetle her sorusuna cevap vereceðini elleriyle ona anlattý. Ýrem, Altay’ýn istediði kývama geldiðini anlayýnca bombayý masaya býraktý. “Baþkaným, buraya önce Türkiye’nin ilk engelli belediye baþkanýnýn hikâyesi için gelmiþtim, þimdi ise Altay’ýn hikâyesini yazmak istiyorum. Altay Bey, bana Esin’den bahsedin lütfen.” Altay beklemediði soru karþýsýnda afalladý. Kendine geldiðinde bu kiþisel bilgileri Ýrem’in kimden alabileceðine kafa yordu. Ortam kelimelerin aðýzdan çýkmamasý nedeniyle zaten sessizdi. Oluþan buzlanma ise Altay’ýn tebessümü ile erimeye baþladý. Elleri harekete geçip, kelimelere dönüþtü.“Kasap anlattý size deðil mi? Çenesi düþüktür onun. Dersinizi çalýþtýðýnýz belli Ýrem Haným, üstüne iþaret dilini de öðrendiniz. Bu kadar emeðinizin karþýlýðýnda ben de size Esin’i, aþkýmý, aþka yakýþýr þekilde anlatayým.” Altay heyecandan o kadar hýzlý iþaretlerle cümleler kuruyordu ki, Ýrem ondan biraz yavaþlamasýný rica etti. Altay ellerininden çýkan kelimelerin hýzýný Ýrem’e göre ayarlayýp anlatmaya devam etti. “O kýþ, Dona keserken hayat, Ellerim kýpkýrmýzý, burnum kýpkýrmýzý, Seni bekler bulurdum kendimi. Sabah ezanlar tekme tokatken, Ve gece gündüze dönerken, Erkenden, Senin yoluna çýkabilme telaþýyla, Sessiz adýmlarla yürürdüm kaldýrýmlarda. Sen ise konuþmadan geçerdin yanýmdan, Baþýn önde, dudaklarýn beyaz, kolunda arkadaþýn. Bana “Fabrika Kýzý” þarkýsýndaki kadýný hatýrlatýrdýn, Ve ben de penceremden seni seyreden Altay’dým. Gözlerin miydi? Sessizliðin mi? Bilmiyorum beni korkutan, Ama aðzýmý açtýðýmda kelimeler çýkmýyordu. O gece, Erkekliðin laneti çöktü üstüme, Dost dediklerimin gaz takviyesi ve azcýk alkolün de etkisi, Kapýnda buldum kendimi. Sadece konuþmak, aþkýmý ilan etmekti niyetim. Zilinize bastým, bastým, gene bastým, Takýldý sanýrým, susturamadým. Baþýmý pencerenize kaldýrdýðýmda, Kim sandýn bilmem, Bir kova soðuk su ile tanýþtým kahve gözlerin yerine, Babandý ben sýrýlsýklam kaçarken, terlikle beni kovalayan. Önce içimi bir sýcaklýk kapladý, aþkýndan sandým. Sonra titreme geldi, Ve hastahanede açtým gözlerimi. Sýrýlsýklam âþýktým zaten, Bir kova sýrýlsýklamlýk daha; zatürreye gidiþ-dönüþ biletimdi. Yanaklarýn al al, elinde çiçek odama giriþin, Gözlerin antibiyotiðim, gülüþün aðrý kesicim, Hele o kokun; tamam ben iyileþtim. Hoþ geldin, Hoþ geldin aþkým, Ýlaç kokusu da sinse, Razýyým geliþine ve darýlýrým gidiþine. Susma Bir kaç kelime ne iyi gelir kalbime. Ne olur susma. Elini kolunu sallama bana, bari adýný söyle. Susma. Ýletiþemeyeþimizin nedeni uzattýðýn kâðýttaydý. Ýþitme engelliyim, sadece iþaret diliyle konuþabilirim. Çok özür dilerim. Seni hasta ettim. Ama sende neden gece vakti kapýmýzdaydýn ki? Þaþýrsam da, kalbim bocalamama müsaade etmedi. Kâðýt kaleme benim elimde dile geldi. Ben aþka yatýya gelmiþtim. Aþk olsun diye, aþkým ol diye, Gerekirse her gece kapýnda olacaðým. Zaten sana sýrýlsýklam aþýðým. Baþýma düþen bir damla su, aþk denizinde fark yaratmazki. Bir de adýný bahþetsen. Altay ben. Aþkým, kâðýttan utandý, okudukça kýzardý. Arkasýný dönüp odadan kaçtý. Kaçarken aþkýmýzýn anayasa taslaðýný elinden býraktý. Adým Esin. Alfabenin en güzel dört harfi, Yanyana gelmiþ oluþturmuþ mükemmeli, Ýsmini sevdiceðim, ismini. Çok sürmedi, Birkaç ayýmý aldý sessizliðin, suskunluðun alfabesini sökmem. Ve o sayede senin dilinde, Senin anlayacaðýn þekilde, sana aþkýmý ilan ettim. Kuytularda, gözleri kör zamalarda, Ben iþaret diliyle fýsýldardým aþkýmý gözlerine, Sen kocaman güler bazense öperdin sýcacýk. Evlenmeye karar verdiðimizde kör zamanlar, saðýr mekânlar ihbar etti. Büyü bozuldu. Ne sen Kaf Daðý’nýn ardýndaydýn. Ne de ben masal diyarýnda. Kükredi babam, olmaz dedi baban. Annem, salya sümük sütünü haram etti, Annen, kapýdan kovdu defalarca. Ben dik durdum, aþkýmla dikildim karþýlarýna. Karar verdim seni kaçýrmaya. Ailen önce davrandý, Kaybettiler seni bu þehirden, ailemin katkýsýyla. Zifirtepe sevdiðim þehir, Zehirtepe oldu bana. Aradým, Taradým en ücra þehirlerde, Senden bir iz umuduyla. Sonunda döndüm yuvama ellerim boþ, kalbim aþkýnla darmadaðýn. Anlamýyorum. Suçlu yapmazki aþk beni. Sessizlikse sizi korkutan. Artýk ben de susuyorum. Ve o günden sonra dilim deðil, Ellerim yardým etti cümlelerime. Anlamak isteyene.” Altay heyecanla aþkýnýn fermanýný þiir tadýnda elleriyle anlatýp bitirmenin mutluluyla gülümsedi, çayýnýn sonunu yudumladý. Ýrem, Altay’ýn aþkýnýn ayrýntýlarýný öðrenmiþti, devamýný, aþkla baþlayýp baþkanlýkla biten süreci de öðrenmek istiyordu. Ýþaret diliyle defalarca ayna karþýsýnda çalýþtýðý ikinci sorusunu sordu.“Altay’ýn, Baþkan Altay’a dönüþümü nasýl oldu?” Baþkan Altay’ýn sipariþ ettiði ikinci çaylar eþliðinde dinlenen eller hikâyenin devamýna eþlik etti. “Ýrem Haným, daha önce söylediðim gibi susma hakkýmý kullandým. Ýþitme engellileri anlayabilmek için televizyonu sessiz seyrettim, gerçekten zor bir deneyimdi. Onlar da hayatý bu þekilde sadece seyrediyordu, anlayamýyordu. Sonra benimle konuþmak isteyenlere kararlýlýðýmý göstermek için hala kullanmaya devam ettiðim kulak týkaçlarýný kullanmaya baþladým. Artýk gönüllü bir iþitme engelliydim. Etrafýmda önceleri inat olarak görülse de sonralarda kabullenmeler baþladý. Bana ulaþmanýn yollarýný bulmak için çabaladýlar. Yazdýlar, çizdiler. Sonunda benimle konuþmak için ellerini sevgi, anlayýþ için de kullanmaya baþladýlar. O an farkettim. Benim bir misyonum vardý. Dernek kurup, çalýþmalara baþladým. Devletin desteðiyle, Halk Eðitim vasýtasýyla kurslar düzenledim. Kursa gelemeyenler için gönüllü eðiticiler aracýlýyla evlerde kurs verdik. Bütün kasabanýn Türk Ýþaret Dili’ni öðrenmesi 3 yýlýmýzý aldý. Artýk camdan cama sohbetler bile iþaret diliyle yapýlýyor. Yetmezdi. Ýkinci aþama engelsiz birlikte yaþam alanlarýydý. Engelli kardeþlerimizi sosyal hayata çaðýrdýk. Onlarýn isteklerini, üniversitelerden destek alarak, sponsorlar vasýtasýyla projelere döktük. Ayný anda engelli kardeþlerimize meslek edindirme çalýþmalarýmýz baþladý. Bizim Murat’ýn fikriydi. Esnaflarýmýzý organize edip hepsine birer çýrak verdi. O zamanýn engelli çýraklarý þimdi ustalara dönüþtü ve daha organize þekilde mesleki eðitimler veriyorlar.”Ýrem heyecana kapýlýp elleriyle deðil diliyle sohbete devam etti. “O kadar basit mi, hiç zorlanmadýnýz mý?” Baþkan Altay kaþlarýný çatýnca, hatasýný anlayýp ayný soruyu iþaret dilinde tekrarladý. Baþkan devam etti.“Þunu söylemem gerekiyor. Halktan tepki almadým, vazgeçmek için bahaneler aramadým. Aksine kasabalýlar yardým için elini uzattý. Görmezden geliþimiz, Yardým etmeyi bilemeyiþimizdendi. Ötekileþtirmelerimiz, Ayný dili konuþamayýþýmýzdandý. Anlayýþsýzlýðýmýz, Ayný ortamda buluþamayýþýmýzdandý. Ben sadece onlara ulaþmanýn yolunu gösterdim ve engelli kardeþlerimizin güven içinde yaþayabilecekleri ortam hazýrlamak istedim. Bu çalýþmalarýmýz meyvesini verdi. Kasabamýzýn sosyal yaþamý uygun koþullara kavuþtukça engelli kardeþlerimiz sosyal yaþama katýldý, sokaklar belki de ilk defa gerçekten ortak yaþam alaný oldu.” Ýrem, sorularýna devam etti. “Ya baþkanlýk” Baþkan Altay’ýn ellerinin cevabý hazýrdý. “Ýlimizin milletvekili projelerimize baþýndan beri destek verdi. Seçimler yaklaþýrken bana sýra senin taþýn altýna elini sokma vaktin deyip aday olmamý istedi. Kasabalýnýn ricalarýný da kýramayýnca aday oldum. En garibi ise rakibim diyemem karþý parti adayý kardeþim ile yerel televizyonumuzdaki seçim tartýþmasýnda sadece iþaret dili ile konuþmamýzdý. Bana ve çalýþmalarýmýza olan saygýsýndan tartýþmada iþaret dili kullanmayý istedi. Baþkan olmam projelerimizi gerçekleþtirmek için iyi oldu. Daha büyük imkânlar buldum ve bunlarla kasabamýzý ortak yaþam alanýmýzýn eksiklerini tamamlamak için kullandým.” Ýrem araya girip, yorum yaptý.“Bu çalýþmalarý gördüm. Kaldýrýmlar, alýþveriþ yerleri, dükkânlar, taksiler, dolmuþlar, trafik düzenlemeleri ve bütün sosyal alanlar engellilerin rahatça kullanmasý için tasarlanmýþ. Eminim bunlar için büyük yatýrýmlara ihtiyaç duydunuz.” Baþkan Altay gülümsedi.“Yanýlýyorsunuz, bizler samimi þekilde bunun gerekliliðini ve doðruluðunu anlattýk. Taksici ve dolmuþçu kardeþlerimiz araçlarýný deðiþtirirken bizim kýstaslarýmýzý göz önüne aldýlar. Biz de onlara proje desteði vererek araçlarýný uygun hale getirdik. Dükkân sahipleri basit tadilatlarla uygunluðu saðladý. Bina yapanlar, bizim projelerimizi inceleyip gerekli düzeltmeleri yapýyorlar. Belediye olarak bize, sadece açýk alanlarý düzenlemek kaldý. Tabi hayallerin sýnýrý çizilemez.” Ýrem, Altay’ýn sessizliðinden bu konuda soru beklediðini anladý.“Benimle paylaþýn lütfen hayalinizi.” Baþkan Altay heyecanla devam etti. “Üniversite, engellilerin direkt alýnacaðý eðitim ve öðretimin tamamen engellilere göre düzenleneceði bir üniversite. Bu üniversiteye engelsiz kardeþlerimizde kabul edilecek ama öncelik engellilerin olacak. Öðretim görevlileri, eðitim materyalleri, binalar, yurtlar, spor alanlarý, kütüphane her þey en ince detayýna kadar engelliler için tasarlanacak.” Ýrem, sohbete katýldý.“Toplum için hayalleriniz var ve bunlarý gerçekleþtirebilecek becerilerinizde. Bunlarý baþardýkça çok mutlu olduðunuzu düþünüyorum.” Baþkan Altay, soðumuþ çayýndan bir yudum daha aldý. Ýrem, son sorusuna Altay’ýn cevap vermeyiþinden manalar çýkardý. Herkesi mutlu etmeye çalýþan Altay aslýnda mutsuzdu. Mutsuzluðunun sebebi, sevdiði kadýnýn yanýnda olmayýþýydý. Ýrem, o anda bir þeyi fark etti. Altay’ýn bütün çabasý aþkýndan geliyordu. Umudu, Esin’in bir gün geri dönmesiydi. Döndüðünde kasaba ve kasabalýlar, onun için madden ve ruhen hazýr olmalýydý. Ýrem, mutluluðu hak eden bu adama mutluluk sunmaya karar verdi. Ýlerleyen günlerde Altay’dan habersiz arkadaþlarý ve ailesi ile görüþtü. Esin’in arkadaþlarý bile onun ve ailesinin nereye gittiðini bilemiyordu. Sadece Ýstanbul diyorlardý. Ýrem, baþkana veda etmek için makamýna gittiðinde koltuðun saðýndaki duvarda asýlý duran ebru resmini gördü. Altay, bu bakýþý fark edip ona resmin hikâyesini iþaret diliyle anlattý. “Esin’den bana hatýra, yetenekliydi ebru sanatýnda.” Ýrem, mesleki refleksle ipucu yakaladýðýný fark etti. Ýstanbul’daki birçok ebru atölyesindeki sanatçýlar, öðretmenler ve öðrenciler ile görüþtü. Araþtýrmasýnýn sonunda Esin’i eðitim verdiði küçük kursta buldu. Ona Zifirtepe’yi ve Altay’ýn çalýþmalarýyla oluþan deðiþimi onun dilinde anlattý. Esin, dudaklarýný ýsýrýyor ve elleriyle dizlerini sýkýyordu. Altay’a kýzgýndý. Onun peþinden gelip yeniden birlikte olacaklarý hayaliyle senelerini tüketmiþti. Ýrem, ona videodaki iþaret diliyle yapýlan söyleþiyi seyrettirdi. Video bittiðinde Esin aðlamaya baþladý. Baþýný Ýrem’e çevirip merakýný iþaretlere döktü.“Yaþlanmýþ olmasýna raðmen gözleri ýþýl ýþýl. Mutlu sanýrým. Evlenmiþtir, çocuklarý var mý?” Ýrem karþýsýndaki aþýk kadýna gülümsedi. O, Esin’e Altay’ýn olaðanüstü çabasýyla Zifirtepe’nin Sessiztepe’ye dönüþümünü anlatýyordu, o ise sadece dolaylý yoldan Altay’ýn evli olup olmadýðýný merak ediyordu. “Esin, o hiç evlenmedi. Seni hala ilk günkü kadar çok seviyor ve bana göre senin aþkýndan bu çalýþmalarý yapýyor. Zifirtepe’yi senin için tasarlýyor. Bir gün sen dönersen, birlikte huzur içinde yaþayabileceðiniz mekân olsun istiyor.” Ýrem, videoyu Esin’in anne ve babasýna da izletti. Aile, kýzlarýnýn gözlerine baktýðýnda uzun yýllar sonra ilk defa hayat ýþýðýnýn parladýðýný gördü. Kaçarak ayrýldýklarý kasabaya sessizce geri döndüler. Kükreyen Altay’ýn babasýnýn yanýnda Altay’ý terlikle kovalayan Esin’in babasý, onun kolunda da Esin makama girdiler. Ýrem, bu kavuþma anýný ölümsüzleþtirmek için elinde kamera hemen arkalarýndaydý. Baþkan Altay baþýný evraklardan kaldýrdýðýnda þaþkýndý. Elleriyle saçlarýný karýþtýrdý ve iki yana açýp bakakaldý. Esin, Altay ile ilk yalnýz kalýþlarýndaki kadar kýzardý. Altay, kavuþmanýn heyecanýyla masadan kalkýp sevgilisine koþmak için hareketlendiðinde dizini sehpaya vurdu. Tökezleyip düþecekken Esin yetiþip ona sarýldý. Ýki âþýk, Tek aþk, Kimseye aldýrmadý. Kenetlendi dudaklar hasretle. Aþkla. Altay’ýn babasý oðlunun omzuna vurdu.“Yeter bu kadar sustuðun. Artýk haykýr aþkýný. Konuþ be oðul.” Altay gülümsedi ve babasýna iþaret diliyle karþýlýk verdi.“Evlenmeden olmaz.” Odadaki diðerleri kahkahalarla gülerken iki sevgili el ele hasret giderdi. Bütün kasabayý telaþ aldý. Baþkanlarý evleniyordu. Ayfer Abla’nýn çay bahçesi emre amadeydi. Nihat Aðabey zaten baþkanýnýn ölçülerini bilirdi ve damatlýða baþladý. Damat týraþý Faça Tayfun’un jiletinden sorulurdu. Son olarak Kasap Murat, hem damadýn þahidiydi hem de Esin için gelinlik dikecekti. “Gecem gündüz olur yengem. Sizin aþkýnýz gecikti zaten. Merak edip kaþlarýný çatma. Yetiþir gelinlik tam zamanýnda.” Günler geçti, düðüne 2 gün kaldý. Altay, Murat ile uzun uzun sohbet ettikten sonra gelinliði Esin’e götürmek üzere teslim aldý. Saatine bakýp geciktiðini anlayýnca, Murat’a içinden küfredip adýmlarýný hýzlandýrdý. Esin, saate bakýyor, Altay’a içinden söyleniyor, evde ileri geri gidip geliyordu. Sonunda dayanamayýp onu karþýlamaya sokaða indi. Esin, Altay’ý elinde kutularla hýzlý adýmlarla gelirken uzaktan gördü. Altay, yoldan geçerken acý bir fren sesi duyuldu. Esin’in bütün hayatý boyunca biriken sessizliði, Attýðý çýðlýkla dýþarý taþtý. Altay, bu çýðlýðý duymadý, Duyamadý. Duyuramadý Esin sesini. Gelinlik kutusu havaya yükselirken içindekiler dýþarý fýrladý. Duvak, rüzgâra kanýp uzaklara doðru süzüldü. Gelinlik yerde yatan Altay’ýn üstünü kapladý. Altay son nefesinde, Esin’in kollarýnda Hem eliyle, Hem de diliyle “Seni seviyorum.”dedi. Ve gülümseyerek kapattý gözlerini.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kahverengi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |