..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bu kitap çok gerekli bir açýðý dolduruyor. -Moses Hadas
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Anýlar > Hakan Yozcu




2 Ekim 2013
Güvercinlik Köyü Mezarlýðý  
Hakan Yozcu
Kavuþ dayý, köyümüzün yýllarca otobüs þoförlüðünü yaptý. Herkesin kahrýný çekti. Tüm köylünün eþyasýný, malýný gider þehirden alýr ve getirip evine teslim ederdi. Yolcularýn çoðu para vermezdi. Ama o yine de "canýnýz sað" olsun der kimseden para istemezdi. Otobüsü de farklýydý dayýmýn. Arkadan bakýnca önü görünürdü. Otobüsün içi dolar, oturacak yer kalmazdý. Bu sefer dayým " Otobüsün üzerine çýkýn" derdi. Ve yolculara " Arkaya ilerleyin, daha çok yer var. Arka boþ! Arka boþ!" derdi. Oysa ayakta duracak yer dahi kalmazdý. Hele de dayým keyfe geldi mi elini kulaklarýna götürür direksiyonu da býrakýr, gözünü kapatýp otobüs sürerken türkü söylerdi. Bazý yolcular "Aman Gavuþ bir gaza yapacaaan" derdi. Dayým hiç oralý olmazdý.


:AFJB:

Dün yine bir son görevi yerine getirmek için Güvercinlik Köyü Mezarlýðýndaydýk. Son olarak aniden aramýzdan ayrýlan, köyümüzün sevilen insanlarýndan Abdullah Dandil'e karþý son vazifemizi yapmak için toplanmýþtýk. Yine bütün köylüler oradaydý. Köylülerimiz cenazelerde birbirlerini hiç yalnýz býrakmýyordu. Bu gelenek 40 yýldýr devam ediyor köyümüzde. Düðünde ve cenazede köylüler birbirlerine büyük destek veriyor. Bu gelenek inþallah hiç kaybolmaz köylülerimizde.
Mezarlýðý þöyle bir gezdim. Kimler yoktu ki: Neredeyse 40 yýl önce ilk rahmetli olanlara baktým. Koca Kürt dediðimiz, Doðan Ailesinin babasý, Ýri yarý vücudu ve pala býyýklarýyla hala benim aklýmda yer ediyor. Hayvancýlýkla uðraþýr, koyun güderdi. Þöyle bir dolaþtým. çocukluðuma döndüm. Genç yaþta bir traktör kazasýnda Löðmen Topuz'u kaybetmiþtik. O kaza tüm köyü derinden üzmüþtü. Ýlk defa bir genci kaybetmiþti köylümüz. Yüreklere acý ilk defa o zaman düþmüþtü.
Köye ilk geldiðimiz yýllarda çocuk yaþta kaybettiðimiz Zararsýzlarýn küçük oðlu Yunus'u sanýrým bu gün çoðu kimse bilmez. Bir evin yanýnda bomba bulmuþ ve ne olduðunu anlamadan bomba patlamýþtý. Ve daha ilkokula giden Yunus ilk kaybettiðimiz kiþilerden biriydi... Nur içinde yatsýn...
Hacý Adaklý... Köyde genç yaþta Rahmetli olan sakinlerimizden. Bilmeyen gençler için söyleyeyim: Köyde terzilik yapardý. Kendi halinde sessiz ve efendi biriydi. Ben, o zamanlar çocuk yaþlarda olduðum için hatýrlýyorum.
Kýlýboz Dayý Rahmetli Þen þakrak bir insandý. Kýsa boylu, güler yüzlü bir adamdý. Çok çalýþýrdý. Hiç boþ durmazdý. Tarla sürer, bozuk traktörleri onarýr, kamyonlarýn bakýmýný yapar, yaz geldiðinde hasat zamaný biçer sürerdi. Bu gün gençlerin çoðu bilmez Kýlýboz Dayý'yý. Nur içinde yatsýn. Bir gün ansýzýn býrakýp gitmiþti köyü arkasýnda...
Sonra Süleyman Arslantaþ yatýyor mezarýnda. Uzun boylu olmasýndan dolayý Ona tüm köylü Uzun Sülemen derdi. O da sevilen kiþilerden biriydi.
Yine Hurþit Ýnceoðlu yatýyordu. Onu da bir traktör kazasýnda kaybetmiþtik. Ben, onu çocukluðumda þöyle hatýrlýyorum: Köye ilk yerleþmiþtik. sene 1976. Kýþ günü ilk defa yaðmur yaðýyordu. Köyde o zaman genel yargý "Buraya hiç yaðmur yaðmaz. Burasý gavur köyüydü" deniliyordu. Hurþit Emmi yaðmurun altýnda sakin sakin yürüyor ve bir o kadar da baðýrýyordu: "Ver Allahým ver! Bu köye yaðmur yaðmaz diyen kafirlerin yüzüne ver!"
Sonra Koca Mehmet diye bilinen ve yemek yemesi, tatlý yemesi, ve sattýðý portakallarý býçaklayýp hepsini yemesi ile köylüde adeta efsane haline gelen Teyzemin kocasý Mehmet Kara'yý gördüm. Onun bazlamaya yað sürüp, yanýna gelen kediye eliyle iþaret edip gitmesi için výzýzt výzýt yapmasý hiç unutulmuyor...
Yine köyün bilinen, sevilen simalarýndan Kavuþ Dayý... Onun "Gamalak Latasý" sözünü hiç unutmam. Kamalak, Çukurova'da çamgillerden bir aðaçtý. Bu kelimeyi bir çoðumuz ilk kez ondan duymuþtuk. Kavuþ Dayý, köyümüzün yýllarca otobüs þoförlüðünü yaptý. Herkesin kahrýný çekti. Tüm köylünün eþyasýný, malýný gider þehirden alýr ve getirip evine teslim ederdi. Yolcularýn çoðu para vermezdi. Ama o yine de "canýnýz sað" olsun der kimseden para istemezdi. Otobüsü de farklýydý dayýmýn. Arkadan bakýnca önü görünürdü. Otobüsün içi dolar, oturacak yer kalmazdý. Bu sefer dayým " Otobüsün üzerine çýkýn" derdi. Ve yolculara " Arkaya ilerleyin, daha çok yer var. Arka boþ! Arka boþ!" derdi. Oysa ayakta duracak yer dahi kalmazdý. Polis yakaladýðý zaman da "Fazla yolcum yok" derdi. Hele de dayým keyfe geldi mi elini kulaklarýna götürür direksiyonu da býrakýr, gözünü kapatýp otobüs sürerken türkü söylerdi. Bazý yolcular "Aman Gavuþ bir gaza yapacaaan" derdi. Dayým hiç oralý olmazdý. Þu an eminim bir çoðunuz o anlarý yaþýyorsunuz...
Bahri Ýlmiþen de genç diyebileceðimiz yaþlarda kaybettiðimiz simalardan biri. O da hiç kimseyle kötü olmayan, herkese sevgiyle yaklaþan, hoþgörü sahibi biriydi. Evinin önüne oturur, gelen geçene gülücükler daðýtýrdý. Çocuklarýna fiske dahi vurmaz, onlarýn bir dediklerini iki etmezdi. Onun en çok bilinen yaný temizliðe olan titizliði idi. Her bir kaç dakikada mutlaka pantolonunun paçasýný düzeltirdi. Kimseye kötü söz söylemez, herkesle iyi geçinirdi.
Turist Halil Aða'yý hatýrlamayanýnýz yoktur sanýrým. Onun ne olduðunu, kim olduðunu kimse bilemedi, kimse anlamadý. Kimileri casus dedi, kimileri mit dedi, kimileri de ajan dedi. Evli dediler. Çocuklarýný, karýsýný býrakýp gelmiþ dediler. Gerçekten o kendi halinde biriydi. Hep yalnýz yaþadý. yýkýlmaya yüz tutmuþ bir evi tamir ederek bir odasýnda kaldý. Onun bunun sandalyesini, kýrýk söküðünü tamir eder, geçimini saðlardý. Akþam olunca elinde bir ekmek, domates, salatalýk, salýna salýna evinin yolunu tutardý. Gür ve pala býyýklarý akýllardan hiç gitmemiþtir diye düþünüyorum.
Biraz daha gezince Ali Gözütok'u gördüm. O da köyümüzün ilk gelen insanlarýndandý. Güler yüzlü idi. Kahvede bol bol okey oynardý. Köyde ilk kasaplýk yapan kiþiydi.
ilklerden söz edince ilk bakkalýmýzý hatýrlamayan nesiller çoktur. Rahmetli Mustafa Çil Amca, köyde ilk bakkal dükkanýný açan kiþiydi. Köy meydanýnda Çýðþar kahvesinin hemen saðýndaydý. Küçük bir bakkaldý. Ama köylünün ihtiyacýna cevap verirdi. Biz daha çocuktuk. Erik satardý. Her dükkana girdiðimizde bir tane alýr yerdik. Göz hakký derdi. Bir þey demezdi. Ama her gelen bir tane alýyorsa akþama kasada erik kalmayacaktý. Dolayýsýyla da zarar edecekti. Gür sesli biriydi.
o dönemin karakteristik özelliklerinden olacak, þalvar ve sekiz köþeli þapka yaþý ileri olanlarda eksik olmazdý. Mustafa Çil de öyle biriydi. Baþýna toplanýr sohbeti dinlenirdi. Hatýrlý bir kiþiydi....
Necla Yanarateþ'i þimdiki gençlik bilmez. Yanarateþlerin genç kýzý. 15 yaþlarýnda genç bir kýzdý Necla. Güzeldi. Konuþmasý güzeldi. Haným bir kýzdý. Köylü gençler okul dýþýnda tatillerde, patatese, portakala veya soðan toplamaya giderdi. Buradan aldýklarý harçlýklarla ailelerinin mutfaklarýna katký saðlarlardý. Veya kendi harçlýklarýný çýkarýrlardý. Babalarýna pek yük olmak istemezlerdi. Çünkü genelde hepimizin maddi durumu hemen hemen aynýydý. Zengin denecek aileler yoktu köyde. Necla da Maraþ'a bu amaçla seralara gitmiþti. Öðle üzeri sýcak bastýðý için havuzun baþýna gitmiþler ve Necla Havuza dalmýþ bir daha çýkamamýþ. Belki köyde ilk defa bu kadar genç biri böyle bir acýyla býrakmýþtý tüm köylüyü. Yürekler yandý. Genç ve güzel Necla taptaze ve en canlý döneminde ayrýldý aramýzdan... Nur içinde huzurla yatýyor þimdi...
Yine genç yaþta köylüyü acýya býrakan Hopurcu ailesinin güzel kýzý Zübeyde
Hopurcuoðlu. Ateþe tutuþmasý için tiner dökmüþ. Ve kendisi tutuþmuþ. Güzel Zübeyde de tüm müdahalelere raðmen kurtulamayýp genç yaþta dünyasýna doyamadan göçüp gitmiþti aramýzdan... Yine Ramazan Bingöl'ün genç kýzý Fatoþ Bingöl de çok genç yaþta aramýzdan ayrýldý. Neden nasýl olduðu bilinmeden, daha o genç yaþta kalbine yenik düþtü Bingöl kýzý. Þimdi hatýralarda yaþýyor. Mezarýnda huzur içinde yatýyor.
Ýsa Ýþler'i bilmeyen yoktur sanýrým. Herkesin evine girer, rahat hareket eder, yemek yer, gerekirse harçlýðýný alýr ve giderdi. Bizlerden mutlaka bir paket sigara almamýzý ister ve onu aldýrmadan da gitmezdi. Mübarek iþ bulma kurumuydu. Bir çok kiþiye iþ bulduðu olmuþtu. ayný zamanda evlendirme kurumuydu sanki... Gençlere mutlaka takýlýr, "þunun kýzýný sana isteyelim" veya "þu oðlana seni verelim kýz" diye takýlmadan edemezdi. Hepsinden öte birçok yaþlýya, dula maaþ baðlattýrýrdý. Herkese mutlaka bir iyiliði dokunmuþtur. Tabii bunu yaparken de maaþa baðlanan kiþiler gönüllerinden koptuðu kadar ona harçlýk verirdi.
Dudaðý Yirik Dayý dediðimiz Hilmi Köstü'yü gördüm. Giriþte sað yan tarafta yatýyor. Ýri yarý bir adamdý. Dudaðý doðuþtan farklýydý. Bu nedenle herkes ona Dudaðý Yirik Dayý derdi. Onun da okey oynarken dizdiði taþlarý bozduklarý için taþlara hiç dokunmadýðý ve herkes taþlarý dizdikten sonra da bu sefer kendisinin mahsus bozduðu anlatýlýr hep. Hala bu espri köy kahvesinde okey oynayanlar arasýnda konuþulur.
Çorbacý Osman ve onun eþi Hüsne Teyze. Nam-ý diðer cilveli teyze. Her ikisi de köyümüzün tanýnan kiþileriydi. Yücetürk Ailelerinin anne ve babalarýydý. Herkes Çorbacý derdi osman emmiye. Ayaðýnda þalvar, baþýnda sekiz köþeli meþhur þapkasý ve dudaðýnda sigarasý ile unutulmazlar arasýnda yer aldý hep. Sevilen kiþilerdi...
Ýbrahim Aladað'ý da yeni yetiþen nesil bilmez. Kýsa boylu sessiz bir adamdý. O da kendi halindeydi. Onun da baþýndan þapka hiç eksik olmazdý.
Sonra Ali Çaðmel'i gördüm. Çocukluk arkadaþýmýz. Hiç ayrýlmadýðýmýz, ilk gençlik yýllarýnda kahvede kaðýt oynadýðýmýz Ali Çaðmel, O da genç yaþta ayrýldý aramýzdan. Genç yaþta ticarete atýlmýþtý. Önceleri iþleri çok iyiydi. Hediyelik eþya dükkaný açmýþtý. çok genç yaþta býrakýp gitti bizi. Sonra babasý Mehmet Çaðmel, köyün farklý bir simasýydý.
her gün Maðusa'ya gider, otobüs duraðýnda Kýbrýs Gündemini öðrenir, öðrendiklerini de köy kahvesinde tartýþmaya açardý. Onun en bilinen yönü bir þiþe bira içtiði zaman bütün köylüye kafa tutar, "Erkekseniz çýkýn karþýma" derdi. Ve büyük oðlu Hasan Çaðmel, o da genç yaþta bir traktör kazasýnda ayrýldý. Sessiz, sedasýz, kendi halinde biriydi. Sohbeti hoþ biriydi. Tabii Çaðmel Dayýmýn Eþi Elif Çaðmel. Herkese Ahiretlik derdi. Kahve falý müthiþti. Yeter ki bir baksýn fala mutlaka söyledikleri doðru çýkardý. Bana iki sefer baktý. Ýkisinde de doðru çýktý. Birinci de sen üniversite kazanacaksýn, öðretmen olacaksýn dedi. Gerçekten de öðretmen oldum. Ýkincisinde þu kýzla evleneceksin dedi. Gülmüþtüm önce. Yoktu öyle bir þey. Ama kader mi neydi bilmiyorum gerçekten de o dediði kýzla evlendim.
Kayýnbabam Ali Çil orta sýralarda yatýyor. 59 yaþlarýnda rahmetli oldu. Onu da ben hep turuncu bisikletiyle hatýrlarým.. Çocukluðumda bir turuncu bisikleti vardý. Onunla gezerdi. Köyde ilk kahvehaneyi o açmýþtý. þimdiki Saim Kara'nýn kahvesiydi. Sonra yapmadý o iþi. Sanýyorum Saim Kara'ya devretti. Kardeþi Ahmet Çil ile tek yumurta ikizi gibiydi. Hele de yan yana yürüdükleri zaman, adýmlarý ayný ahenkte giderdi. Ahmet Çilin Hanýmý Fatma Çil de burada yatýyor. Onun adý bizim ailede Ýliman Tuzuydu. Kapý komþumuzdu. Bir gün anneme gelmiþ "Gomþu Ýliman duzu var mý?" demiþti. Neydi bu iliman duzu? Nasýl bir þeydi? Meðer Limon tuzu diyormuþ. O da anýlarýmýzda unutulmayan bir kiþi olarak kaldý.
Biraz daha dolaþýyorum mezarlýkta. Haþim Zararsýz'ý görüyorum. Genç yaþta gidenlerden. Kýsa boylu, göbekli, þiþman biriydi. konuþkan biriydi. Sohbet etmesini çok sever, ve eski laflarý anlatmaya bayýlýrdý. Hele de güreþ konusu açýldý mý anlatmakla bitiremezdi. "Ben pehlivaným" derdi... Kömbeci Dayýmýz da yatýyor huzur içince. Ahmet Bucak'tan söz ediyorum. Köye ilk geldiðimizde köyün en yaþlýsýydý. Herkes "Köyde ilk ölen bu olur" diyordu. Ama herkese inat uzun yýllar yaþadý. Köylülerin deyimiyle herkesi önüne kattý. Koyun güderdik onunla. Lafý bitirmez, uzattýkça uzatýr, bizi güldürmekten öldürürdü. Küfürlü konuþurdu. Sansür yoktu hiç. Erkek olsun kadýn olsun hep açýk sözle konuþurdu. Ama herkes onu öyle kabul eder öyle severdi. Bir de eþeði vardý. Çocuklar eþeðe binmek için koyunlarýný uzaða giderse dönderirlerdi.
Oðlu Mehmet Bucak. Köyün unutulmaz isimlerinden biriydi. Her dönem mutlaka köyün aza listesinde yer alýrdý. Kamyonculuk yapardý. köyün siyasetçilerinden biriydi. O da genç denecek yaþta ayrýldý aramýzdan. Sevilen sayýlan bir kiþilikti.
sonra Osman Börklüce'yi gördüm. Þapkasýný baþýndan hiç çýkarmazdý. Bir de sigara aðzýndan düþmezdi. Hanýmýna tüm köylü "Boynu Eðri" derdi. Çünkü boynu doðuþtan eðri idi. Ama o buna hiç aldýrýþ etmezdi. Hayatýný normal bir þekilde sürdürdü. Mekanlarý cennet olsun. Yýllar oldu aramýzdan ayrýlalý ama izleri hala duruyor. Gölgeleri sanki köyün üzerinde... En çok bizi, gençleri yakan, üzen mezarýn baþýndayým. Arkadaþýmýz Ünal Bertiz. O da kamyon þoförüydü. Kulüp yöneticiliðinde bizleri hiç býrakmazdý. Maçlara gider izlerdik. Bir kamyon kazasýnda çok genç yaþta kaybettik onu. O günü hiç unutamam. ölüm bize kadar gelmiþti. Aramýzdan bir arkadaþýmýzý sonsuzluða yollamýþtýk. Bir daha o hiç aramýzda olmayacaktý. Acýsý yüreðimize o kadar oturacaktý ki, asla onu unutamayacaktýk...
Halis Keleþ'i sanýyorum yeni nesil bilmiyor. Halis de köyün neþe kaynaklarýndan biriydi. Renkli bir sima idi. Balya ipini pantolona kemer yapar, ayaðýnda terlik eksik olmaz ve kimi görse yanýna gider, ellerini yumruk yapar, ileri geri çekerek "Fort fort!" diye baðýrýrdý. Dudaðý onun da yarýktý. Kurtuluþun gölünde bir gün boðulduðu haberi geldi. çok genç yaþta ayrýldý Hakk'a yürüdü o da... Bu arada Abdullah Kurtuluþ'u da anmak gerek. Yýllarca köyümüzde yaþadý. Sonra ailesiyle Londra'ya gitti. Tam rahata kavuþacaðý anda ölüm haberi geldi köye... Yine Londra'ya gidip de bir daha dönmeyenlerden biri Oðuz Torun'un Hanýmý Huriye Abla oldu. Yýllarca köyümüzde yaþayan Huriye Abla, kaderin oyunuyla gurbetten gurbete koþmuþtu. Türkiyeden Kýbrýsa ve oradan da Ýngiltereye. Kader oyununu Londrada oynadý ona. Bir gün köye onun da ölüm haberi geldi... Huriye Abla da nur içinde yatsýn sevdiðimiz bir insandý. Konuþkan hoþsohbet biriydi.
Hatçe teyzemizi gördüm. Dualar okudum. Hatice Günece... Ortaokul sýralarýnda portakala giderdik Güzelyurt'a. Güzel ve genç kýzlar olurdu baþka köylerden. Onlara takýlýrdýk. Hatçe abla bize bakar bize gülerdi. Biraz aþýrýya kaçarsak kýzardý. "Dadýnda býrakýn" derdi. Sigarayý çok severdi. Dudaklarýndan hiç düþmezdi sigara. Bize analýk yapardý hep. Korurdu bizi. Hakkýmýzý savunurdu. Elçibaþý bize kýzarsa ona "O çocuklara dokanmayýn, onlar çok iyi çalýþýyor" diyerek bize destek verirdi.
Nuri Çýðþar, Paþa idi. Paþa diye bilinirdi. Ama bir lakabý daha vardý ki herkes onu bu isimle bilirdi. "Yani" bu kelimeyi çok kullandýðý için herkes ona yani derdi. Nuri Çýðþar, yýllardýr Köy Meydanýndaki kahveyi iþletti. Vesselam gelmiþ geçmiþ en iyi çay demleyen kahveci olarak bilinir. Dükkaný hiç kapatmaz, hep açýk kalýr. Kapalý olsa da birileri gider, evden anahtarý alýr gelir açardý kahveyi. Dünya kupasý maçlarý o zamanlar köy kahvesinde izlenirdi. Köyde bir tek burada televizyon vardý o zamanlar. TV dýþarý çýkarýr ve çay demlerdi. Herkese verirdi. Para verenden alýr vermeyene seslenmezdi. Masraf çýksýn yeter derdi. Bir gece Almanya'nýn maçýný izliyoruz. Paþa ocaða gidiyor fakat gitmesiyle koþmasý bir oluyordu.Önce kimse anlamadý. Sonra dayanamayýp yahu bu sipiker de iki de bir de iþ tehlike diye baðýrýyor. Gelip bakýyorum bir þey yok. Niye iþ tehlike diyor ki deyince herkes gülmeye baþladý. O zamanlar Almanlarýn ünlü bir futbolcusu var. Adý Þitilike. Top her ona geldiðinde spiker Þtilike diye baðýrýnca
paþa da iþ tehlike anlayýp koþuyormuþ....
Ahmet Bertiz de Köyün çok farklý, çok deðiþik simalarýndan biriydi. Tam bir Kemal Sunal Hastasýydý. Kahvede Kemal Sunal'ýn filmi baþladýðýnda gülmekten yere yatar, daha Kemal Sunal çýkarken "Dayanamayacaðým" deyip yerlere yatardý gülmekten... Maç hastasýydý. Köyün hiç bir maçýný kaçýrmazdý. Hakemlere sövmekten kendini alamaz, heyecandan yerinde duramazdý. Bir de kulüpte tombala oynamayý sever numaralar çýkmazsa kaðýda ceza verir, ayakkabýsýyla onu döverdi. Ahmet Bertiz de hiç unutamayacaðýmýz kiþilerden biriydi. Nur içinde yatsýn...
Daha kimler yoktu ki mezarda yatan... Sunullah Hopurcuoðlu, Sunullah Dayý bahçe iþleriyle uðraþýrdý. Narlarý güzel olurdu. Genelde narlar, köylü gençlerden kýskanýlýrken o kýskanmaz, canýnýz sað olsun dilediðiniz kadar gidin yeyin derdi. o nedenle de çocuklar gitmez ve dokunmazlardý. Ama kýskananlarýn bahçesinde nar kalmazdý. Gençler, bahçeye gider narlarý o gece toplarlardý. Mehmet Ali Kavuþ... Uzun yýllar köyün otobüs þoförlüðünü yaptý. Þen þakrak, muhabbet biriydi. Dolaþtýkça diðer simalarý görüyorum. Kimler geldi kimler geçti demekten kendimi alamýyorum. Yaþar Arslanpay, Ramazan Yýlmaz, Topal Ali diye andýðýmýz Ali Erdevir, Yine genç yaþta denizde boðularak hayatýný kaybeden Ali Çil, Kadir Salman, Hacý Þafak, Ahmet Kara...tüm köyümüzün severek andýðý Rahmetli Hüseyin Tosun amcayý sayabiliriz...
Tosun Dayý köyde yaþayan bir efsaneydi. Onun maceralarý, sohbetleri ve hikayeleri anlatmakla bitmiyordu. Gün görmüþ geçirmiþ biriydi. Baþýndan o kadar çok olay geçmiþti ki hepsi ayrý bir maceraydý. ve kýzý Fatma Tosun. 15 yaþýnda kaybetmiþtik onu. Güneþ çarpmasýndan ayrýlmýþtý aramýzdan. Güzel bir kýzdý. Yazýk gençliðine doyamadan kader aldý onu aramýzdan...
Bunlarý düþünürken Mehmet Keleþ Emmi aklýma geldi. O da Köyün önemli isimlerinden biriydi. Onu da doðduðu topraklar çekmiþ ve Türkiye'de topraða verilmiþti. Keleþ Emmi, Siyasetle çok uðraþmýþ ve yorgun düþmüþtü. Haksýzlýða gelemez, yanlýþý gördü mü ne olursa olsun kýzardý. Hak, haklýnýn olmalýydý. Adaletli olunmalýydý. Kimsenin hakký yenmemeliydi. Öyleydi Keleþ dayýmýz... Nur içinde yatsýn...
Musa Tilim Dayýmýzý geçen aylarda kaybettik. O da hiç unutulmayacak simalarýmýzdan biriydi. Ben onu hep karacaoðlan'dan deyiþ ve þiir okurken hatýrlayacaðým. Güzel ve yanýk sesiyle ne güzel þiirler okurdu...
Daha o kadar çok kiþiler var ki... Burada olmayýp da Türkiye Topraðý çeken kiþiler de vardý tabii. Osman Bozdoðan, Necip Evleksiz, Talip Güvel, Hamza Topuz, Derviþ Bertiz Yusuf Çil ve yakýn bir geçmiþte kaybettiðimiz Muzaffer Gök. Bunlar Güvercinlik Köyü'nün kurulmasýnda öncülük yapan lider kiþiler. Bu gün köyde yaþayan neslin büyükleri, atalarý... Onlarýn o yokluk içindeki müthiþ mücadeleleri ile köy bu günlere gelmiþ. Yokluklar, sýkýntýlar, fakirlik hepsi diz boyu karþýlarýnda dururken göðüs germiþler bunlara. Ve Güvercinlik Köyünü her þeye raðmen tüm bunlar, geçmiþlerimiz Güvercinlik yapmýþ.
Bir Hamza Topuz'u, bir Yusuf çil'i, bir Talip Güvel'i, bir Derviþ Bertiz'i kim unutabilir ki...
Daha geçenlerde kaybettiðimiz, Suret Kavuþ teyze, Orhan Yücetürk... hiçbirisi unutulacak deðiller. Güvercinlik Köyünün oluþumunda hepsinin ayrý ayrý bir emeði var. Çabalarý var. Mücadeleleri var. Daha bir çok kiþi var. Hepsini buraya alamýyorum.
Talip Güvel'i çocukluk yýllarýmdan hatýrlarým. Koyunlarýmýz ortaktý. Aile dostumuzdu. Babam evladý gibi severdi onu. Biz de çok saygý duyardýk. Gün görmüþ geçirmiþ biriydi. Kültürlüydü. Çok gezmiþ biriydi. Bana hep "Çok okuyan ve çok gezen bilir" derdi. Daha ortaokul yýllarýmda beni karþýsýna alýr okumanýn yararlarýný anlatýrdý. Avrupayý, ve oralarýn kültürlerini yaþayýþ biçimlerini anlatýrdý. Terziydi. Tek derdi çocuklarýný okutup iyi yerlere gelmelerini saðlamak ve onlarýn rahat bir yaþam sürdürebilmeleri için çok çalýþmaktý. Bunda da baþarýlý oldu... Emekleri asla boþa gitmedi. Çocuklarý okudu ve üçü de üniversiteyi bitirdi. Talip Abi'nin bu okuma zevki bana da geçmiþti. Belki de bu gün çok okuma alýþkanlýðýmý ona borçluyum. Bana en son okuduðum kitabý sorar ve özetini ona anlatmamý isterdi. Ben de kitabý detaylarýyla anlatýrdým ona. Onu da doðduðu yerler çekmiþ olmalý ki, Türkiye'ye gittiðinde bir gün ölüm haberi geldi. Nur içinde yatsýn...
En son babamýn yanýna geliyorum. Asýrlýk çýnar olan babam 100 yaþýný çok devirmiþti. Þimdi ebedi makamýnda huzur içinde yatýyor. Dualar okuyorum. Mezarda bulunan tüm geçmiþimize dua okuyorum. ruhlarýna yolluyorum. Dünya gelip geçici... Bu gün varsýn yarýn yoksun... Bu mezar 40 yýl önce bomboþtu... Oysa þimdi köyün neredeyse ilk geldiðimizde bulunan hemen hepsi bulunuyor. Dünya bir han misali... Ýnsanlar yolcu... Dünyaya gelen insan konaklýyor, dinleniyor ve görevi bitince terk ediyor bu diyarý... Topraktan geldik topraða gidiyoruz... Allah tüm geçmiþlerimize Rahmet eylesin, mekanlarýný cennet etsin... Nur içinde yatýrsýn... Ýsimlerini burada veremediðim diðer geçmiþlerimize de Rahmet diliyorum. Hepsinin mekaný cennet, yattýklarý yer nur olsun..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn anýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýstanbul Notlarý
izmir Günleri
Mahmut Bal'ý Aðýrlýyorum
Adana Kültür Gezisi
Maðusa’da Ýkram Çadýrý
Siz Hala Sigara mý Ýçiyorsunuz?
Nevþehir Buluþmasý
Aðabeyim Geldi
Beyaz Melekler

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir "Mavi Köþk" Yazýsý
Kýbrýs'ýn Ýlk Yerli Komedi Filmi
Kadýn Olmak Zordur
Öyle Bir Dünyada Yaþýyoruz Ki!
Girne’de Kahve Ýçimi
Ben Olsam
Meyhi Keyf
Nerede O Eski Ramazanlar?
Muhtarlarýmýzýn Ýstekleri
güvercinlik’te Hafta Sonu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.