..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðru þeritte olsanýz bile, olduðunuz yerde kalýrsanýz er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Çocuk > þinasi zafer




4 Mart 2016
Ateþ ve Hayal  
þinasi zafer
Gözlerini kýsa bir anlýðýna hafifçe aralýyor, tavandaki flüoresan lambanýn ýþýðýna fazla direnemeyerek hemen kapatýyordu...


:AEHD:
Gözlerini kýsa bir anlýðýna hafifçe aralýyor, tavandaki flüoresan lambanýn ýþýðýna fazla direnemeyerek hemen kapatýyordu. Sürekli kapalý tuttuðu gözlerini açtýðýnda, tüm dünyanýn ýþýðýný, salt kendi bedeni üzerinde topluyormuþ hissine kapýlýyor, buna dayanamýyordu. Annesi ya da babasý “Mehmet, mehmet”, “Oðlum, aç bi gözünü” dediðinde bir anlýðýna gözünü açýyor, içinde bulunduðu hayal dünyasýnýn karmaþýklýðýndan ve bulanýklýðýndan sýyrýlabilirse, karþýsýndaki silik siluetleri bir iki saniyeliðine seçer gibi oluyor, sonra yine dalýyordu. Bu dalma anlarýnda annesinin “Ateþi otuz dokuz, hemen acile götürmemiz lazým” dediðini duyuyor, ama hiçbir tepki veremiyordu. Ýþin ilginci bu durumdan hiçbir rahatsýzlýk da duymuyor, üzülmüyordu. Aksine, ona bakan insanlar ve çevrelerindeki eþyalar, bir hayal dünyasýnýn kahramanlarý gibi garip ve masalsý görünüyordu.
Her gün dibine oturarak, üzerine koyduðu kitap ve defterlerine ödevlerini yazdýðý kýrmýzý kýrçýllý mavi koltuklar, odanýn köþesinde çapraz bir vaziyette duran ve ilk günlerde, derslerini anlayamadýðýndan dert yanarak kapattýrdýðý, daha sonra nasýlsa alýþtýðý ve yazýlýlarýna bile onu izleyerek çalýþtýðý televizyon, uzandýðý koltuðun çapraz yukarýsýnda, babasýnýn arada sýrada kocaman anahtarýyla kurduðu, jacob marka, antika büyük duvar saati, bembeyaz tavanýn kenarlarýndaki süsler, duvarlardaki çiniler ve ayna, baþka bir gezegenden gelmiþ nesneler kadar yabancý görünüyordu gözüne. Yüksek ateþ anlarýnda, bu yabancý dünya içerisinde kendisini kaybeder, büyük bir zevkle derinlerde bir yerlere doðru seyahat ederken, baþýndakilerin konuþmasý ve onu hafifçe sarsmasý sonucu ürpererek kendine gelirdi. Biraz bakýnýr, sonra tekrar dalar ve bu döngü, ateþi normal seviyeye düþene kadar devam ederdi. Durumun vehametini kavrayamadýðý, vaziyetini dýþardan göremediði, görse bile çocuk aklýyla idrak edemediði için, bu hastalýk anlarý zevkli bir oyun saati olurdu onun için.
Ayda bir iki kere böyle ateþlenirdi. Kendisi alýþmýþtý artýk ama nedense ailesi bir türlü alýþamamýþtý. Her defasýnda ilk kez oluyormuþçasýna korkarlar, kendilerini kaybederler, baþýnda kaygýlý ve telaþlý konuþmalar yaparlardý. Bu anlarda, tüm aileye bir birlik havasý hakim olur, alttan alan tavýrlar ve kadirþinas yaklaþýmlarla bu sorunu atlatmaya çalýþýrlardý. Her þey bitip Mehmet tamamen iyileþtiðinde ise, hastalýðýn sebebini birbirlerine yükleyen hýrçýn tartýþmalar yaparlardý. Annesi; “Yanýna alýp maç izlemeye götürdün, açýk sahada güneþin altýnda saatlerce dikilttin çocuðu, ondan sonra ateþlenince ben uðraþýyorum böyle”, “Arabaya bindirip camý açtýrýyorsun, kafasýný çýkarýyor, kolunu çýkarýyor, teri sýrtýnda kuruyor, yuttuðu rüzgar da cabasý”, “Götürüp çarþýlarda þýmartýyorsun. Benden gizli dondurma yemeler, anneme söylemeyeceðim diye söz verdirmeler, sonra böyle hasta” diyerek, duruma göre birkaç farklý þekilde suçlardý babasýný. Babasý da “Asýl sen yanýna takýp, gezmelere götürüyorum diye saatlerce güneþin altýnda yürütüyorsun, baþýna güneþ geçiriyorsun” ya da “Sokakta oynarken hiç bakýyor musun bu oðlan ne yapýyor diye? Koþup terliyor, soðuk su içiyor, çeþmede kafasýný yýkýyor, iþte sonuç ortada” diye üste çýkmaya çalýþýrdý. Ýþin ilginci, Mehmet üzerinden yürütülen bu kavgalar, bir süre sonra mecrasýndan sapar, artýk Mehmet’ten hiç konuþulmamaya, anne ve babasý ve onlarýn aileleri ve arkadaþlarý çekiþtirilmeye baþlanýrdý. Bu anlarda taraflar, o ana kadar bir þekilde içlerinde tuttuklarý öfkelerini kusmaya baþlarlardý. Mesela annesi “Her hafta maça götüreceðine bir gün de maaile bizi bir yerlere götür, ama nerdeee. Annen olsa koþarsýn hemen” der, babasý da “Býkmadýn gezmeden tozmadan. Gez gez otur, homini gýrtlak ye. Haftanýn kaç günü annenin evindesin, sonra ay ben yemek yetiþtiremedim, ay ben senin gömleðini ütülemeyedim bilmem ne” derdi.
Hastalýk anlarýndan en çok aklýnda kalan; baþýna, boynuna ve koltuk altlarýna koyulan, soðuk ve sirkeli suya batýrýlmýþ mendillerdi. Annesi duruma göre bazen sirkeli suyun içine aspirin de eklerdi. Bu karýþýmdan yoðun ve kesif bir sirke kokusu çýkar, vücudundaki mendillerden her tarafýna akýp damlayarak, bütün hastalýk süresince üzerinden çýkmayacak bir koyulukta üzerine sinerdi. Öyle ki bazen, bir kez yýkandýðýnda bile bu kokudan kurtulamadýðý olurdu. Ama daha kötüsü; soðuk mendil vücuduna ilk kez deðdiðinde oluþturduðu üþüme ve ürperti duygusuydu. Bu ürperti sonucunda Mehmet, içerisine daldýðý hayal aleminden bir þokla uyanýr, sýtma nöbeti geçiriyormuþçasýna titremeye baþlardý. Tüm bezlerden kurtulmak ve evdeki en kalýn yorganlarýn altýna girip ýsýnmak isterdi. Bereket ki; mendiller vücudunun yüksek ýsýsýyla çok kýsa bir süre içinde sýcacýk olur, titremeleri hafiflerdi. Mendiller iyiydi, mendil olsun da buz gibi olsundu. Zira mendiller rahatlama anlarý yaþatýrdý. Hülyalara dalýnan anlar. Yeter ki soðuk suyla yýkamasalardý bedenini. Zira son birkaç ateþlenmesinde, daha önce hiç yapmadýklarý bir þekilde soðuk suya sokmaya baþlamýþlardý Mehmet’i. Ýþte, hasta olduðu þu anda ve sonrasýnda, en korktuðu þey buydu. Büyük bir þok geçirerek, akan suyun altýndan kurtulmaya çalýþmak ve kaçarken ailesi tarafýndan tutulup, yeniden soðuk suyun altýna girmesi için yüreklendirilmek ve hatta zaman zaman itilmek istemiyordu. Aklýný baþýndan alan bir üþümeyle sýçrayarak kendine geleceði duþa gitmemeliydi evet, aksine buz gibi mendillerle, Müge’nin eline sadece bir kereliðine, kazara olmuþçasýna dokunduðunda yaþadýðý titremeyi tekrar tekrar yaþamalýydý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn çocuk kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Pencereden Bakmak
Bir Yaz Günü

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Emir Kozcuoðlu Gibi Tirat Atmak
Bir Yol Hikâyesi
Saç Örgüsü
Yüksek Umutlar
Gurur
Ýftira ve Ölüm


þinasi zafer kimdir?

---

Etkilendiði Yazarlar:
---


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © þinasi zafer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.