Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bir Müslüman olarak Diyanet’i hâlâ anlamış değilim. Hadi diyelim geçmiş dönemin yöneticileri İslam Dini’ne karşı oldukları için Diyanet baskı altındaydı ya şimdi?! Şimdi, Dünya İslam Ülkelerine halife olacak kapasitede bir Cumhurbaşkanına sahip olduğumuz bir dönemde hâlâ bu kurum (Diyanet İşleri Başkanlığı) İslam’dan bihaber “imam”lık makamını işgal eden memurlara yapması/öğrenmesi gerekenlerini ne zaman öğretecek? Şehrimizin Merkez Camilerine “imam” olarak görevlendirilmiş imamcıklar İslam’ın rükünlerinden (esaslarından) habersiz anlatabiliyor muyum! “Farz” nedir, “vacip” ne, “sünnet” ne birbirine karıştırıyorlar… E haliyle imamcıklar bilmezse cemaat da bilmiyor. Örneğin Cuma namazı… Burada izninizle bir parantez açmak istiyorum… “Cuma namazı” denilince aklıma ilk kotlanan ilimiz merkez camilerinden Sümer Camii’nin İmamı Mustafa Kumral gelir… “30 Yıllık imamım” demesine rağmen, her Cuma ama istisnasız her Cuma, dersine çalışmamış müzmin bir öğrenci gibi hutbe okuyor… Bilmediğini de bilmeyecek kadar bilinçsiz ve İslam’dan bihaber olan bu imam için “İl Müftülüğüne Açık Mektup” başlıklı bir yazımla ikaz ettiğim halde, müftülük duymadı beni, duyarsız kaldı. Şimdi tekrar sesleniyorum; Ey İl Müftülüğü duy beni artık!... Özelde Malatya, genelde tüm mübarek camilerimizde, Cuma namazının farzı hâlâ anlatılmamış ve anlaşılmamıştır. İnsanlar Cuma namazı sonrası -kabala tutmuş- gibi hemen ayağa kalkıp sünnet ve “zuhru âhir” denilen namazları kılıyor ve farzla nafile namazlarını birbirine karıştırmış durumda… Oysa Cuma namazı hutbesi iki rekâtı temsilen iki bölümden oluşur. Ve Cuma Namazı hutbeden dolayı kısaltılmış olup, dört rekâtlı farz namaz iki rekât olarak kılınır ki, (bazı âlimlerin görüşlerine göre) hutbeye yetişemeyenin namazını dörde tamamlaması gibi bir mecburiyeti vardır. Zira hutbe; dinleyiciler karşısında yapılan etkili konuşmadır ki; Cuma Hutbesi Cuma namazının fazıdır ve hutbe bir yaygın eğitim şeklidir… Yani; asli namaz olan dört rekâtlık öğlen namazı, yarısını Cuma namazına, yarısını da hutbeye vermiştir. Cuma namazının iki rekâtına tekabül eden hutbe de iki bölümlüktür, ilk iki rekât dört rekâtlı öğle namazının ilk asli iki rekâtına karşılıktır… Bu kadar önemli olan hutbelerimiz maalesef bugün ehliyetsiz imamlara okutularak ruhsuzlaştırılmıştır. Hz. Aişe’den gelen bir rivayete göre; dört rekâtlı farz namazlar Mekke’de iki kılınırken, Medine’de ilk ikisi asli, son ikisi tali olmak üzere dört rekât kılınmıştır. Bunun haricinde “zuhru âhir” olarak adlandırılan bir namaz yoktur ve Cuma namazı farzını kılan bir insan öğlen namazının farzını kılamaz çünkü aynı anda iki farz namaz yoktur. Hal böyle iken; ey kendi kendine bir din icat eden imamlar, müftüler!... Sizler ne zaman indirilmiş din olan Allah’ın dinini/İslam’ı doğru anlatacaksınız?!.. Bir de buradan, bu vesileyle Malatya İl Müftülüğü’ne bir kez daha seslenerek; Sayın Müftüm; Merkez Sümer Camii İmamı Mustafa Kumral hocam, “30 yıllık imam” olduğunu söylüyor, sanırım biraz yoruldu, hutbe okuyamıyor, dolayısıyla ya eğitime gönderelim ya da müftülüğe çekerek evrak işlerinde değerlendirelim sonuç olarak “30 yıllık” tecrübesinden varın siz de biraz faydalanın…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |