Bir insan bir kaplaný öldürmek istediðinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediðinde buna vahþet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Sandýðýmýzdan daha da karmaþýk olan insan doðasý ve döngüsü; bizi yüzyýllardýr her küçük detayý düþünmeye iter. Teknolojik ve arþivsel olarak devasa kaynaklara sahipken, ýskarta olmanýn en ufak bir mazereti bile olmamalýdýr yaþamýmýzýn içinde. Araþtýrmak mý? Hayýr. Sadece kapitalizmin sunduðu, sahiplik algýsý oluþturan, kýsa bir süreliðine tatmin eden nesnelerle; yaþamýn temellerini araþtýrmayý, sorgulamayý ertelemeye devam eden bir nesil. Ýþte buna evet demek kolaydýr. Vize, pasaport vb. gerektiren, dünyamýza beþeri bir mal gibi davranan ülke bozuntularýnýn bizlere sunduðu nesneler; sorgulamaktan daha tatlý gelir, karýn doyurmaktan ziyade göz doyurur.. Yaþamýn tanýmý yoktur der Halikarnas Balýkçýsý. Postmodernizmin kuþ sütü eksik hayatlarýmýza alýþtýrarak soktuðu tüketicilik (konsümerizm) ise ergenlik çaðýna daha adým bile atmadan geleceðimizi, yani çocuklarýmýzý gereksiz, cinsiyetçi bir biçimde kimlik arayýþýna sokuyor. Anlayacaðýmýz üzere onlar için yaþamýn tanýmý; kozmetikten, bilgisayar oyunlarýndan, doðaya yabancýlaþmaktan, hayatlarýnda kayda deðer bir dava olamamasýndan geçiyor. Mütemadiyen, bilinçsizce isteyip, fabrikalarda saati birkaç kuruþuna çalýþan çocuk iþçilerin anasýný aðlatýrcasýna bekliyorlar. Tüm suç araþtýrmayan bireylerde mi? Peki bu bireyler neden araþtýrmýyor? Yetiþtirme, yetiþtirilme. “Suyun aktýðýný bilmeyen ve kýyýyý görmeyen bir insan, bulunduðu geminin devinimini anlayamazdý.” Bizler, bazý kesimler olarak, ne kadar takým tutmayý, bir görüþe sapýna kadar mensup olmayý ahmakça bulsak da, belirli bir klasmana, sýnýfa mensup olmak için çevredeki her etkiyi, etkileþimi, sebeplerini ve sonuçlarýný objektif bir þekilde ölçmek ve tartmak gerektiðini göz önünde bulundurmalýyýz. Yetiþiriliþ sebebinden, ona endekslenen ve empoze edilen görüþlere ve inançlara sahip olmaya zorlanan bireyler, geminin devinimini anlayamayacak sýnýftakilerdir. Ýçerik açýsýndan kullanýþlý olmayan yaþam formlarý, özellikle iki bin on üç yýlýndan sonra daha da yaygýnlaþmaya baþlamakla beraber, sistematik bir yargýlama çabasýyla, bu toplumun içerisinde ayakta kalmaya çalýþan diðer bireyleri de teker teker hasta etmeye baþlamýþtýr. Bu yüzden zombi edasýyla doyumsuz tüketicilere dönüþen bireyler, mütemadiyen beklemeyi, boþ bakan gözlerle sürekli talep etmeyi bu jenerasyona özendirmeyi amaç haline getirmiþtir. Bu bireylere gýpta ile bakmak ise, þevkle ve hayranlýkla okuduðumuz distopya romanlarýnýn bir numaralý örneklerinden bir tanesidir. Peki doðanýn suçu neydi? Sanayi devriminden bu yana çok belirgin bir þekilde doðanýn ve bu biyosfer içinde yaþayan canlýlarýn insanlar için birer köle olarak görülmesi, ne yapýlsa ne edilse bir türlü hiçbir yere yerleþtirilememesi sorunsalý, bir süre sonra insanlarýn akýllarýnda yer edinme savaþýný kaybedip, artýk internet sitelerinde birer anket parçasý haline geldi. Ýnsanýn her halükarda bu doðaya zarar verdiði, hepimizin katýldýðý, su götürmez bir gerçek. Örneðin; bilimsel bir araþtýrmaya göre, hayvanlar insanlarýn baskýsýndan ve doðaya verdiði zararlardan o kadar bunalýyorlar ki, gündüz gerçekleþtirdikleri tüm faaliyetleri gece gerçekleþtirmeye baþlýyorlar. Bu da doðanýn dengesini bozuyor. Buna raðmen bunlarý en aza indirgeme ihtimali ise bazý yaþam formlarýna aðýr gelmekte, sosyal medyada çaðýmýzýn bir numaralý hastalýklarýndan biri olan “duyar kasma” (bkz. farkýndalýk geliþtirme) eylemine onlarý sevk etmektedir. Bu denli pasiflik, tüm dünyayý hasta etmekle birlikte, bir türlü tadýna doyamadýðýmýz tüketiciliðin sýnýrlarýný günbegün zorlamaktadýr. Ne zamandýr ki, bir zamanlar yakýndan baktýðýmýzda gözlerimizin bozulacaðýna inandýðýmýz teknolojik aletleri baþýmýzýn ucundan çektik, ne zamandýr ki, terör örgütlerinden farksýz bir þekilde birbirimizi hem fiziksel hem zihinsel teröre kurban etmeyi býraktýk, ne zamandýr ki farkýndalýk geliþtirme, sistematik yargýlama ve canlýlarý yerinden etme eylemlerini bizim var ettiðimiz, farkýnda olmadan töreler koyduðumuz o mecradan kaldýrdýk, iþte o zaman bu dimaðý kapalý yaþam formundan bir nebze umutlanabiliriz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Betty Blue, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |