Dünya hiçbir padiþaha kalmadý, sana da kalmayacaktýr. -Nizamî |
|
||||||||||
|
Konu çetrefilli ve geniþ, elbette ki iki saatte anlatýlamayacak derinlikte önemli bir mevzu. Bu konuþmada bulunan ve bu satýrlarý okuyan herkes milli mücadeleyi, yakýn tarihimizi tek sesten deðil, farklý kaynaklardan okumalarý mesajýný almýþlardýr mutlaka. Sadece Nutuk’u, Falih Rýfký Atay’ý, Þevket Süreyya Aydemir’i deðil; Kazým Karabekir’i, Kadir Mýsýroðlu’nu, Mustafa Armaðan’ý da okuyacaðýz, ki hiçbir zaman atalarýmýza hain demeyelim, sövmeyelim, ya da milli mücadeleyi gerçekleþtiren, yeni bir devlet kuranlara da hakaret etmeyelim. Osmanlý da bizimdir, Türkiye Cumhuriyeti de; Mustafa Kemal de bizimdir, Vahideddin de. Ne Vahideddin haindi, ne de Mustafa Kemal vatanýnýn kötülüðünü isteyen bir Paþa idi. Osmanlý zor süreçleri atlatamadý, vatanýn her bir karýþý iþgal edildi, batmak üzere olan bir devlete hatalarý ve sevaplarý ile bir ‘deðer’imiz öncülük etti ve Türkiye’yi tarih sahnesinden silinmekten kurtardý. Diðer tarafta, sarayýn tüm imkanlarý ayaklarýna serilen, okuduðu tarih kitabýnýn yakut ve zümrütle kaplý cildi ile bile uzun süre krallar gibi yaþayacakken, ‘milletindir’ diyerek hiçbir þeyi almayan, vatanýný terk etmek zorunda kalan bir padiþahýmýzýn fedakarlýklarý unutulmamalýdýr. Atalarýmýz hatalarý savaplarýyla bize bu cennet vataný býraktýlar, oyuna gelerek Osmanlýya da cumhuriyete de, Vahideddin’e de, Mustafa Kemal’e de laf etmek hatadýr, yanlýþtýr ve dahi beyhude bir çabadýr. Yapmamýz gereken okumak, araþtýrmak, vatana sevgimizi çalýþarak göstermek ve devletimizi layýk olduðu noktaya getirmek için birlik beraberlik içinde hareket etmektir. Bu girizgahtan sonra etkinlikle ilgili bilgileri gazeteci yazar Mustafa Balkan Bey’den aktaralým: Tarihçi-Yazar Önder Volkan Erikçi, 4 Ocak 1861’de doðan Mehmed Vahideddin’in Osmanlý’nýn son dönem biçare padiþahlarýndan olduðunu ve küçük yaþlarda önce babasýný, sonra annesini kaybettiðini söyledi. Sultan Vahideddin tahta geçer geçmez dört ay sonra Mondros Ateþkes Antlaþmasýnýn imzalandýðýný kaydeden yazar Volkan Erikçi, yeni iktidarýn “günah keçisi” durumuna düþen Vahdedin’in üzerine bütün suç ve günahlarýn yýkýldýðýný belirterek Sultan Vahideddin’in þanssýzlýðýnýn doðumundan ölümüne kadar devam ettiðini söyledi. Dindar, nakþi ve bestekâr olan Sultan Vahideddin’in, abisi II.Abdülhamid gibi sigara ve kahve tiryakisi olduðunu ve her Osmanlý padiþahýn da olduðu gibi hobileri bulunduðunu ifade etti. Saltanat’ýn kaldýrýlmasý dolayýsýyla Sultan Vahideddin’in ülkeyi, bir Ýngiliz gemisine binerek terk ettiðini sözlerine ekleyen Erikçi, “Ankara Hükümeti, Vahdeddin hakkýnda Ýstiklâl Mahkemesinde yargýlanma kararý çýkarýyor. Sultan Vahdeddin, saltanatýn kaldýrýlmasýnýn üzerinden 16 gün geçtikten sonra ve hiçbir þey almadan Ýngiliz gemisine binerek deniz yoluyla mecburen, mecburiyetten dolayý ülkeden ayrýlýyor. Vahideddin ülkeyi terk etmekle kendini mahvetti, ama Anadolu’yu çift baþlýlýktan kurtardý” dedi. Ýstanbul’dan ayrýlan Osmanlý Sultaný Vahideddin’in önce Malta’ya, sonra Hicaz’a ve daha sonra Mýsýr’a geldiðini belirten Erikçi, 16 Mayýs 1924’de vefatýndan sonra da borçlarýndan dolayý cenazesinin dahi haczedildiðini ve kaçýrýlan cenazenin Suriye Þam’a getirilerek orada törenle defnedildiðini söyledi. Vefat haberini alan Mustafa Kemal’in onun için þunlarý söyler: “Çok namuslu bir adam öldü. Ýsteseydi Topkapý’nýn bütün cevahirini (deðerli taþlarýný) götürür ve öyle bir ordu kurup geri dönerdi ki…” Sultan Vahideddin’in Sevr’i imzalamadýðýný kaydeden Erikçi, Sevr Antlaþmasýný sadece heyetlerin imza altýna aldýklarýný ve ülkelerin meclislerine gelmediðine dikkati çekerek “Bir padiþahýn bir antlaþmayý imzalayabilmesi için önce meclisin kabul etmesi lâzým. Meclis-i Mebusan kapalý olduðu için Sevr Antlaþmasý da Sultan Vahideddin’in önüne hiç gelmemiþtir. Mustafa Kemal ve Ýsmet Ýnönü, hatýralarýnda ekseriyetle Sevr için “Sevr Projesi” dediklerini görürsünüz. Yani Sevr bir proje olarak kalmýþ, hayata geçmemiþtir” dedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in Samsun’a çýkýþý ve Anadolu’ya görevli olarak vazifelendirilmesiyle ilgili tarihi kaynaklardan açýklamalar da yapan Erikçi, bu hususta þunlarý dile getirdi. “Milli Mücadele’ye katýlan ve Ankara Hükümeti’nin Ýstanbul Temsilcisi olan Ýbrahim Refet Bele, “Mustafa Kemal’i Samsun’a Vahdeddin’in gönderdiði hususunda benim itikadým tamdýr” diyor. Son Sadrazamlardan Ahmed Ýzzet Paþa, Feryadým adlý hatýratýnda “Mustafa Kemal her ne kadar kendisini Anadolu’ya Vahdeddin’in göndermediðine çalýþýp dursun, Onu Samsun’a ve Anadolu’ya Vahdeddin gönderdi” diyor. Ben de aldýðým notlardan þu eklemeleri yapmak isterim; Tarihçi-Yazar Önder Volkan Erikçi; Osmanlý padiþahlarý içinde en çaresiz ve merhamete layýk sultan Vahideddin, en dahi Fatih, en þanslý Kanuni, en muktedir de Yavuz dedikten sonra, eðer Vahideddin 50 yýl önce gelmiþ olsaydý Osmanlý yýkýlmazdý bilgisini de ek olarak verdi. Konuþmadan aldýðým bir ilginç detay da þu oldu: Her sultan tahta çýkacaðýnda bir marþ bestelenirdi. Milli marþýmýzýn bestecisi Osman Zeki Üngör de o sýralar ordu orkestrasýnda þeftir. Gürer Aykal’ýn verdiði bilgilere göre; Vahideddin için yaptýðý beste beðenilmez, ama bu çalýþmasýný çöpe atmaz. Ýlerde katýlacaðý ve birinci olacaðý Ýstiklal marþýmýzýn ilk halidir Vahideddin için yaptýðý marþ. Mustafa Kemal’in saraya damat olma öyküsü de ilginç geldi bana; Mustafa Kemal’in ilk zamanlar Anadolu’ya gitme, milli mücadeleyi baþlatma gibi bir düþüncesi yoktu. O, saraya damat olmak istiyordu. Hýrs gibi zaaflarý ve dindar olmadýðý için kabul edilmiyor. Bir diðer neden de Vahdettin’in kýzý Sabiha Hatun, amcasýnýn oðlu Þehzade Ömer Faruk’u sevmektedir, ki ileride evlenecekler ve çocuklarý olacaktýr. Dünyanýn en muazzam imparatorluðunun son temsilcisi son nefesine kadar hanedan geleneklerine baðlý kaldý, isteseydi çok zengin bir hayat sürebilirdi, ama o hiçbir zaman ecnebilere boyun eðmedi, saltanata halel getirmedi. Ayrýca Sultan Vahideddin; ‘ Mustafa Kemal bir Türk paþasýdýr ve benim paþamdýr, hakaret edilmesine izin vermem’ demiþ bir büyük insandý. Þu dersi aklýmýzdan hiçbir zaman çýkarmamalýyýz; duyduðumuz, okuduðumuz her bilgiyi farklý kanallardan karþýlaþtýrmalý okumalarla analiz etmeli ve doðrunun yýlmaz savunucusu olmalýyýz. Hamasetle, hakaretle, deðerlerimizi yok saymakla, kötülemekle iþimiz olmamalý bizim….
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © YUSUF ALPASLAN ÖZDEMÝR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |