"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
Ramak kalsa da ölüme, sonsuzmuş gibi gelse de mutluluk; zaman geçiyor şüphesiz... Bazen sevdiklerimizle, bazen ise adını onca sene bilmediğimiz aynı iş yerindeki adamla geçiyor zaman. Çoğu zaman farkında olmadan gülümsüyoruz hayata, ama ara ara, karanlıklarda, dibe doğru vurduğumuzu hissettiğimizde içimize bir kurt düşüyor. Çünkü biliyoruz... Artık yaşlandık ve kum saati inceden tersine doğru dönmeye başladı. Bildiğimiz, sevdiğimiz ve de dünyamızın parçası olan değerler, ki özellikle kişiler, yavaş yavaş önce eskiyor, sonra bizleri asla geri dönmemek üzere yapayalnız bırakıyor. En büyüğünden kafamda hep koca bir soru işareti olarak kalmıştır kalp... Düşünsene öyle bir organ ki tek başına, yalnız ve tüm vücudun yaşam kaynağı... Asla durmuyor, asla yılmıyor, kah ara ara dinlenme moduna geçiyor, kah sinirden dolayı tüm vücudu inletiyor ama asla pes etmiyor, hep ama hep çalışıyor. Durduğunda ise her şey ama her şey bitiyor. Anıların, bildiklerin, yara izlerin, acıların, kederlerin, sevinçlerin, benliğin hepsi ama hepsi kalp durdu mu varlığını yitiriyor. Maneviyatı çok güçlü bir insan olarak yaratılmadım bu bir gerçek. Baktığın zaman maddiyata da çok önem vermedim açıkçası... En başta da belirttiğim gibi istediğim şekilde kontrol edebileceğim bir yaşam için mücadele ettim. Kendi seçtiğim, kendi istediğim şeyler olsun istedim. Bu kimine göre doğru, kimine göre yanlıştı tabi ama önemli olan özgür bir birey olarak beni mutlu eden şeyleri yapmak ve bunların kendi kontrolümde kalmasını istememdi. Kontrol edemeyeceğim şeyler var biliyorum... Özellikle kalbim gibi. Seni bu kadar sevmesini kontrol edemiyorum, edemedim de. Seviyor işte. Onun dışında normalde sessiz sedasız atıyor, fakat bazen bir şey oluyor çok hızlı atıyor, ne oluyor böyle derken çok yoruluyor, durma aşamasına geldiğinde ise uykumdan uyandırıyor... Demem o ki ben ne desem, nelere dikkat etsem de kalbim ne yaptığını hiç bilmiyor... Kontrol edemiyorum işte... Fakat kalbim ve ritimleri her ne kadar kontrolümde olmasa da yazdığım satırları kontrol edebiliyorum... Ben hangi harf ile satırlarıma başlamak istersem öyle oluyor... Sanıyorum bu da biraz kalbin isteği... Yine de sanki inceden beynin hüneri... O mutlu olsun da... Çok mühim değil.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |