..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Seviyorum, öyleyse varım. -Unamuno
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > Osman AKTAŞ




27 Aralık 2020
"Korkma Sönmez... "" Şairi  
Osman AKTAŞ
Birilerinden bir anı dinlerken hep, "Ben ...ken " diye başlayan ve sürüp giden cümleler... Ne güzel olurdu bir şairden bir yazardan anı dinlemek... Ben de aynını kullanacağım. Ben ilkokula başladığımda ilk kez İstiklal Marşı’yla tanıştım. Herkes kıpırdamadan duruyordu. Sanki ufukta bir zaferi görüyormuşçasına başlar dik ve mağrur, gözler sevinçli ve çakmak çakmak... Büyük bir işi başarmanın huzur ve sevincini yaşıyorduk bütün okulca.


:AGIA:
Birilerinden bir anı dinlerken hep, "Ben ...ken " diye başlayan ve sürüp giden cümleler... Ne güzel olurdu bir şairden bir yazardan anı dinlemek...

Ben de aynını kullanacağım. Ben ilkokula başladığımda ilk kez İstiklal Marşı’yla tanıştım. Herkes kıpırdamadan duruyordu. Sanki ufukta bir zaferi görüyormuşçasına başlar dik ve mağrur, gözler sevinçli ve çakmak çakmak... Büyük bir işi başarmanın huzur ve sevincini yaşıyorduk bütün okulca.

Aradan yıllar geçti. Ortaokula geçtik. Yanılmıyorsam bu yıllarda okuduğum bir kitapta Mustafa Kemal'e “İstiklal Marşı'nın en beğendiğiniz dizeleri hangileri?” diye soruluyor. Mustafa Kemal de, "Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet / Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal"diyor. O gün bugündür benim de İstiklal Marşı’nın en sevdiğim dizeleri oldu bu dizeler.

Akif bir özgürlük abidesi... Bir haksızlık ve adaletsizlik düşmanı... Bana hep çok hayran olduğum iki sahabeyi anımsatıyor. Bunlar Abdullah Bin Mesut ve Yasir Bin Ammar. Her kim olursa olsun laflarını esirgememiş ve sivri bir dille, adeta tehdit edercesine eleştirmişlerdir. Akif de aynı; dönemin padişahı Sultan Abdülhamit’i yaptığı yanlışlardan dolayı oldukça sert bir dille eleştirmiş, bu tutumu yüzünden hem yaşadığı dönemde, hem de ölümünden sonra, dindar, ama dinden haberi olmayan yaratıklar tarafından adeta düşman ilan edilmiştir.

Akif bu ülke kurulurken gerek yazdıkları, gerek yaptıklarıyla hep bir düşünce lideri olmuştur. O dönemde Mustafa Kemal’den sonraki en önemli isim olduğunu söyleyebilirim. Benim için aynı dönemin muteber bir İsmi de Sütçü İmam'dır. Bir takım alçak ve namussuzlar "Ankara'yı kendinize dost edinmeyin. İngiliz ve Yunanlar Ankara'dan bize daha çok dosttur" diye vaazlarında ve hutbelerinde söylerken, Sütçü İmam; "Mustafa Kemal Paşanın imanına ben kefilim. Ona kafir diyeni bana da kafir demiş sayarım", mealinde bir cümle kullanıyor.

Akif'le Mısır dönüşü yapılan röportajda, "Eğer Müslümanlık varsa, o da bizim ülkemizde var. Allah benim ömrümden alıp, Mustafa Kemal Paşa'ya versin. Bugün dinimizi yaşıyorsak onun sayesinde" diyor.

Benim aklıma hep, Akif kimleri yerdi, kimlerden rahatsız oldu? Soruları gelmiştir. Sanırım herkeste aynı merak az ya da çok var. Bu sorulara Akif’le birlikte yanıt arayalım.

“Eli bayraklı alaylar yürüyor dört köşeli;
En ağır başlısının bir zili eksik belli,
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük,
Dinliyor etrafını kaplamış yüzlerce hödük,
Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlanacak”

Sanırım geniş bir açıklamaya gerek yok. Kuva-yı Milliye ve Ankara hükümeti karşıtlarının çevredeki çığırtkanlığı üzerine söylediği şiirden bir bölüm.

His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.

Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümidin mi yüreksiz?

Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbabı elinden atarak ye’se yapıştın..

Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver… Kalma yolundan.

Âlemde ziyâ kalmazsa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!

Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayatın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?

Ye’s öyle bataktır ki, düşersen boğulursun.
Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!

Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar,
Me’yus olanın rûhu vicdânını bağlar.

Görülüyor ki, Akif ne sultandan, ne halifeden, ne de sokaktaki herhangi birinden hak ve adalete zarar veriyorsa, lafını esirgemeyen biri olarak karşımıza çıkmakta.

Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devrî istibdat,
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yad’
Diyor ecdadımız makberlerinden: “Ey sefil ahfad”
Huruş (gürültü) etmezdi mezbuhane, kimseden feryad?
Bütün ümidi istikbali artık müstahil ettin;
Rezil olduk… Sen kâbusu huni), sen rezil ettin!
Hamiyet gamzeden bir pak alın her kimde gördünse,
“Bu bir cani” dedin sürdün, ya mahkûm eyledin habse
Müvekkel eyleyip casusu her vicdana, her isse,
Düşürdün milletin en kahraman evladını ye’se…
Ne melunsun ki, rahmetler okuttun ruhi iblise!

Bütün varlığını dürüstlük üzerine kurmuş olan Mehmet Akif en küçük bir yanlışlığı bile hazmedemeyen bir mizaç ve bir karaktere sahiptir. Güneş nasıl bütün kirleri ve çöp yığınlarını her ortamda açığa çıkarıyorsa, Akif de aynı şekilde, sosyal bozuklukları ve ahlaksızlıkları ortaya çıkarmakta.

“Lafzı muhkem yalınız anlaşılan Kur’an’ın
Çünkü kaydında değil hiçbirimiz mananın
Ya açar nazmı cehlin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin.”

Kur’an-ı Kerim’in anlamını değil, Arap dilini kutsal sayanlar için mükemmel bir eleştiri. Daha önce ben de aynı konuya binaen Diyanet’e “Güzel Kur’an okuma yarışması düzenleyeceğinize, kur’an-ı Kerim’i güzel yaşama yarışması düzenleyin” diye yazmıştım. Akif’le dünya görüşümüz birebir aynı.

“Sofuluk satıyorsun, elinde boy boy teşbih
Çevrende dalkavuklar; tapınır gibi, la teşbih!

Sarık, cübbe ve şalvar; hepsi istismâr, riyâ
Şekil yönünden sanki; Ömer’in devri güyâ!

Herkes namaz oruçta; hepsi sözünü dinler
Zikir Kur’an sesinden yerler v gökler inler!

Ha bu din, imân, takvâ; inan ki hepsi yalan
Sen onları kendine taptırırsın vesselam!

Derdin dâvân sâdece hep nefsi saltanâtın
Şimdilik putu sensin tapılan menfaatın!

Hey kukla kafalı adam dinle sözümü tut
Bunların dilinde hak, ama kalbi dolu put!”

Bu beyitlerin üzerine ne söylenebilir ki, her dönemde, herkes hem kendine bir pay çıkarmalı, hem de pay çıkaranlar dalkavukları çevrelerinden çıkarmalılar.

Büyük İskender babası döneminden yanında bulunan baş veziri iki yılın sonunda huzuruna çağırıp kendisini azlettiğini söylemiş. Vezir de doğal olarak bu azlin gerekçesini sormuş. Büyük İskender “İki yıldır baş vezirimsin ve bir kere bile yanlışımdan dolayı beni uyarmadın. Bir insan iki yılda hiç mi hata yapmaz? Beni uyarmamanın iki nedeni olabilir: Birincisi, sen bilgisiz, ileri görüşe sahip olmayan birisin ve bulunduğun makamı hak etmiyorsun. İkincisi daha kötü, benim yanlışlarımı görüp, söylemiyor ve örtbas ediyorsun ki, bu durumda sen hainsin ve öldürülmen gerekir. Hulasa her iki durumda da bu göreve layık değilsin” deyip, veziri azlediyor

Akif’in iki büyük mirası var bu millete, biri dürüstlük, diğeri Safahat... Eğer bunları özümseyip kendi hayatımıza uygularsak, Akif'i anmış oluruz. Bu miraslara sahip çıkmazsak, Akif’e ve kendimize karşı, şimdiki Müslüman geçinenlerin yaptıkları gibi sahtekârlık yapmış oluruz. İşte o zaman korkarım ki, Tanrı’yı ve Akif’i gücendirmiş oluruz.

Akif’i hiç unutmayacağım. Bu milletin de Bilge Kağanın dediği doğrultuda titreyip kendine döneceğini ve Akif’in mirasını yeniden değerlendirmeye alıp, kendi davranışlarını sorgulayacaklarını düşünüyor ve temenni ediyorum.

Akif’in kabri nur, mekânın cennet olsun.

20 Aralık 20
Gölcük



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve şairler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mahmur Bakışlara Akif Göstermek

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevgi Ya da Aşk Algısı
Aşkın Tarifi
Doğanın Çılgın Yaratığı ve Aşk
Bugün 23 Nisan
Eros'a Rekabet
Temel (Siz İç) Güdü
Kendimle Empati Kurmak
Sarı Gelin
Bir İşgalin Eşkâli
"Sevme Sanatı"

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Veda Partisinde Veda Hutbesi [Şiir]
Düş Geçiti [Şiir]
Saat Gökyüzüne Yaklaşıyor [Öykü]
Efsun [Öykü]
10 Kasım [Eleştiri]
Sefiller ve Sefilliğe Kefiller [Eleştiri]
İslam ve Rejim [Eleştiri]
Millet Olmak İçin Toplumsal Değerler [Eleştiri]
İrade ve Kudret [Eleştiri]
Çağın Ütopyası [Eleştiri]


Osman AKTAŞ kimdir?

1965 Erzurum doğdu. Gazi üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, TDE bölümünden mezun oldu. Sırasıyla Van, Bartın, Antalya,Bursa, Ankara, Bodrum'da öğretmen olarak görev yaptı. Halen Kocaeli'bde görev yapmakta. yaklaşık 40 yıldır şiir,öykü ve eleştiri yazıları yazmakta. Eserleri: 1. ayArsız; Uludağ Yayınları 2007 (Şiirler) 2. bermudayı tek geçmek; Cinius Yayınları 2016 (Şiirler) 3. AsiMilat(ör); Cinius Yayınları 2017 (Politik Denemeler) 4. (D)OKU(N)MUŞTUK; Cinius Yayınları (Kitap Eleştirileri) 5. cennet cazgırları; Cinius Yayınları 2017(Şiirler) 6. çorak düşler ülkesi; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 7. Yağmur Yankıları; Artus Yayınları 2018 (Öyküler) 8. Sessiz Çığlık; Cinius Yayınları 2018(Kitap Eleştirileri) 9. dar vakitte aşk; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 10. Âşık Hüseyin Fizâhî; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 11. Şuaraya Elhan Olmak; Cinius Yayınları 2019 (Şairler Üzerine Denemeler) 12. ναυάγιο αγάπης (enkaz-ı aşk): Cinius Yayınları 2019 (Şiirler)


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.