Allah'ın üflemesiyle birlikte aleme ruhla birlikte Adem'in gözü de değdi. O zaman cilasız aynada olduğu gibi değil alemde oldukları gibi, evet tam da çocukların göreceği gibi gördük şeyleri. Gördüğünü adlandıran, adıyla da gördüğü şeyi bir tutan biz çocuklar o zaman ne şendik! O zamanlar zaman zamandı, kaza kaza, hayat da hayat. Bu mutluluktu ve şeytanı mutsuz etti ve oda şeytandır. Büyük Kumpas'ı başlattı. Bir adam Büyük Kumpas'ın piyonu Gütenberg,-matbaacı dediler ona ve taklitçilerine- çalışkan elin, sabırlı parmağın ve titiz kalemin yetiştiremeyeceğikadar çoğalttı kelimeleri ve ipini koparan kelimeler, kelimeler, kelimeler, kelimeler boncuklar gibi dört bir yana dağıldılar. Sabah kapılarımızın altını ve sabun kalıplarının ve yumurta paketlerinin üstünü aç ve çılgın hamamböcekleri gibi kelimeler ve yazılar sardılar. Böylece bir zamanlar etle kemik gibi olan söz ile eşya birbirlerine sırt döndüler. Böylece gece ay ışığında zaman nedir, kader nedir, acı nedir diye sorulduğunda bir zamanlar yüreğimizle bildiğimiz bütün cevapları imtihan gecesini uykusuz geçiren ezberci öğrenci gibi birbirine karıştırdık.