Anlamak beðenmenin baþlangýcýdýr. -Spinoza |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() O gün Sarýlarýn Ahmet’in en mutlu günüydü. Sonunda Allah dualarýný kabul etmiþ, saðlýklý bir erkek evlada kavuþmuþlardý. Karýsý da üçüncü kýzlarýnýn ardýndan gerçekleþen dileðiyle tüm acýlarýný çoktan unutmuþtu. Binbir sýkýntý içinde geçen yaþamlarýna yeni bir renk getireceðine inandýklarý oðullarýna tereddütsüz büyük babalarýnýn adý olan Hasan’ý ona layýk gördüler. Bunun ona þans getireceðine inanýyorlardý. Hasan normal bir çocuk gibi büyüdü. Kendisinde olaðanüstü bir durum sezilmiyordu. Ancak arasýra dededen kalma kalýn eski kitaplarý güçlükle raftan indirip, karýþtýrdýðýný gören babasý merakla ne yaptýðýný izliyor, onun bu iþten büyük keyif almasý, hoþuna gidiyordu. Kararýný vermiþti. Oðlunu yörenin en tanýnmýþ hocasý Yörük Mehmet’e verip, okutacaktý. Böylece ölünce, ardýndan dua okuyacak biri olabilecekti. Bu fikrine, karýsý Ýbiþlerin kýzý Zehra da katýlýyordu. Gerçi ana yüreðiyle olsa gerek arasýra gizli gizli aðlýyorsa da, yapacaklarý iþin hayrýna inandýðý için de acýsýný þimdiden yüreðine gömüyordu. Ayrýlýk günü gelip çatmýþtý. Anasý sekiz yaþýndaki Hasan’ýna öyle güçlü sarýldý ki, uzun süre birbirlerinden kopamadýlar. Babasýysa duygularýný bastýrmýþ, oðlunu yalnýzca bir kez kucaklayýp, yol açýklýðý dilemiþti. Hasan’ý dergaha amcasý götürecekti. Köylerinden at sýrtýnda bir gün süren kasabanýn güz panayýrýnda amcasý kendi kilimlerini satacaktý. Böylece Hasan’ýn hayata olan yalnýz yolculuðu baþlýyordu. Dergahta ilk günleri bir hayli zor geçmiþ, her gece rüyasýndan anasýnýn acýklý sesiyle uyanýp, ürpermiþti. Ancak içindeki herþeyi öðrenme tutkusu, köye geri dönme isteðini bastýrýyordu. Hocasý Yörük Mehmet pek göstermemekle birlikte hayli yaþlýydý. Ak düþmüþ sakallarýný özellikle çok kýzdýðý anlarda çekiþtirirdi. Dergaha bitiþik evde iki karýsýyla dönemin ölçülerine göre oldukça varlýklý bir yaþam sürüyordu. Dergaha hergün çevre köy ve kasabalardan onlarca misafir gelip, Hoca efendinin gönlünü almak için hediyeler býrakýyorlardý. Hasan hocasýnýn bu görkemli yaþamýna bakýp, ilerde onun gibi olabilmeyi hayal ediyordu. Köyü, anasý, babasý ve çocukluk arkadaþý Durmuþ artýk eskisi kadar rüyalarýna girmiyordu. Aklý fikri hergün sabah namazýndan baþlayýp, aralýklarla akþama kadar süren derslerindeydi. Çalýþkanlýðý ve derslere olan ilgisi hocasýnýn dikkatini çekmiþ, ona diðer öðrencilerinden fazla yardýmcý olmaya baþlamýþtý. Hocasý ile öðrencisi arasýndaki iliþki zamanla daha da artmýþ, Hasan hocasýnýn evine teklifsizce girip çýkmaya baþlamýþ, yýllar böylece su gibi akýp gitmiþti. Yörük Mehmet, o gün diðer günlerden farklý olarak sabah namazýnýn ardýndan ders yapmamýþ, kuþluk zamaný dergahta kendisini beklemelerini söylemiþti. Bu olaðandýþý deðiþiklik diðerlerini olduðu kadar Hasan’ý da oldukça meraklandýrmýþtý. Hocasýnýn saðlýðýnda son zamanlarda iyi olmayan belirtiler sezinliyordu. Onu kendi yaptýðý özel ot ilaçlarýný içerken görmüþtü. Saygýsýndan ötürü birþey soramýyordu. Kuþluk anýný iple çekti. Bu süreyi en iyi dergah arkadaþý komþu köylüsü Ali’yle sohbet ederek geçirdi. Hoca aðýr adýmlarla salona girdiðinde, tüm öðrenciler saygýyla ayaða kalkýp, onun minderine oturmasýný ve iþaret vermesini beklediler. Yörük Mehmet gözleriyle hepsini süzdü. Sözlerine aðýr aðýr baþladý; --Evlatlarým bugüne kadar hep birlikte iyi günler geçirdik. Sizler feyz almak için çok gayret ettiniz. Bunun için hepinizi kutluyorum. Ancak bugün içinizden yalnýzca biri icazet almaya hak kazandý. Hasan çalýþkanlýðý, göreve düþkünlüðü ile bunu çoktan hak etti. Bu nedenle kendisine el veriyorum. Ayrýca bizim küçük sýpayý kendisine hediye ediyorum. Onunla umarým çýkacaðý yolculuk kolaylaþýr, deyip, onu alnýndan öptü. Hasan da hürmetle hocasýnýn ellerini öpüp, hayýr duasýný aldý. Bütün arkadaþlarý hocalarýnýn kararýný anlayýþla karþýladýlar. Onun kararýna karþý olmalarý da beklenemezdi. Hepsi hocalarýnýn ellerini öpüp ayrýldýlar. Her vedalaþma gibi bu da hüzünlüydü. Hasan bilinmeyen geleceðine yaz mevsiminin en sýcak günlerinde baþlamýþtý. Günlerce sýpasý ile aç susuz yol gitmiþti. Hem kendisi hem sýpasý açlýk ve susuzluktan bitkin haldeydi. Bir kasabanýn ön menziline varmýþlardý ki, ansýzýn sýpasý yere yýkýldý. Bir süre sonra gözlerini yumdu. Hasan ne olduðunu anlayamadan, henüz yolun baþýnda sýpasýný yitirmiþti. Büyük bir üzüntüyle oturduðu aðacýn altýna sýpasýný gömdü. Bütün bu iþler onu oldukça yormuþtu. Birden dalýp gittiðini anlamamýþtý bile. O sýrada yoldan gelip geçenler, böyle hýrpani kýlýklý bir gencin taþý bile olmayan bir mezarýn yanýnda uyuklamasý karþýsýnda acýyýp, üç beþ demeden para atýyorlardý. Bir kaç saat sonra Hasan uyandýðýnda, yanýndaki paralarý görünce çok þaþýrmýþ ve açlýðý aklýna gelmiþti. Hemen kasabaya gidip, ihtiyaçlarýný almýþ ve tekrar sýpasýnýn mezarý baþýna gelmiþti. Artýk bütün günlerini sýpasýnýn mezarý baþýnda geçiriyor, gelip geçenler de para atmaya devam ediyordu. Bu arada isteyenlere dua da okuyordu. Kýsa zamanda ünü çevreye yayýlmaya baþlamýþtý. Kazandýðý paralarla önce mezarý yenileyip, üzerini örtmüþ, yanýna da kendisi için bir oda ve küçük bir mescid yaptýrmýþtý. Böylece kendisini ve mezarý ziyaret edenleri aðýrlýyor, ibadet etmelerini saðlýyordu. Kendisinden þifa bulanlarýn sayýsý her geçen gün artarken, mal varlýðý da sürekli þiþiyordu. Yatýrýn yanýna diktiði selvi aðacý çoktan çeþit çeþit bezlerle süslenmiþti. Aradan üç yýl geçmiþ, aklýna hocasýný ziyaret etme isteði düþmüþtü. Onun saðlýðýndan uzun zamandýr haber alamamýþtý. Yeni aldýðý doru atýna atlayýp, yola koyuldu. Bir kaç saat sonra kasabaya ulaþmýþtý. Doðru dergaha varmýþ, hocasýnýn huzuruna çýkmýþtý. Hoca Yörük Mehmet bu hayýrlý öðrencisini karþýsýnda görünce, onu baðrýna sevgiyle basmýþtý. Kýsa bir hoþbeþten sonra da büyük bir merakla ; - Oðlum, kýsa zamanda çevrende büyük bir þöhret olduðunu duydum. Nerdeyse ünün benimkini geçti, geçecek. Bunu nasýl baþardýn ki! Hasan, baþýndan geçenleri birbir anlattý. Bunun üzerine, Yörük Mehmet onun kulaðýna eðilip, büyük sýrrýný açýklamanýn zamaný geldiðine inanarak; - Biliyor musun Hasan evladým, bu evde yatan yatýr da senin sýpanýn anasýydý!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © ömer akþahan, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |