Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
O çocukluk yıllarında çizgi roman furyası, fırtınası vardı memlekette... En başta Teksas yani Çelik Bilek, sonra Yüzbaşı Tommiks, peşinden ahyaaaakkk diye bağıran baltalı ilah lakaplı Zagor, Gölgesinden de hızlı silah çeken Red Kit, Kızıl Maske Fantom... Mandrake sihirbazımız... Yerlilerden Tarkan ve kurdu, Karaoğlan ve arkadaşları... Daha da adı aklımıza gelmeyen bir dolu çizgi roman kahramanı... Bizler hastasıydık o çizgi romanların. Arkadaşlarımız ile harçlıklarımızdan artırdıklarımızı bu çizgi romanlara yatırır, sonra da birbirimiz ile değiştirirdik... Böylece daha çok çizgi roman okuma imkanımız olurdu... Çocukluk işte desek bile şunu da unutmayalım ki zamanında Red Kit okuyan eski merhum bir cumhurbaşkanımız bile vardı, o okur da biz okumaz mıyız? Fiyatları kaç liraydı, kaç kuruştu şimdi pek de aklımda kalmadı... Bir çok arkadaşımın evinde ciltler dolusu çizgi romanlar vardı... O yıllarda öyle bir güzellikti ki o çizgi romanlar, insan döner döner bir daha okurdu... Tabi bu arada bizler okul zamanı ders kitaplarının arasında gizli gizli okurduk. Babamıza yakalandık mı şaplağı yerdik kıçımıza, babamız elimizden alır, sonra da iş yerine götürür orada kendisi okurdu... Nereden mi biliyorum? Bir gün cumartesi günü tesadüfen dükkana gittiğimde, elinde okurken görmüş ve şaşırmıştım... Çelik Bilek'in dostları bizim de dostlarımızdı, Yüzbaşı Tommiks'in kader birliği yaptığı Doktor Sallaso, her ne kadar bizden kimseleri tedavi etmediyse de yine de bizim için doktordu... Ha Hipokrat yemini etmiş miydi, etmemiş miydi onu bilemem... Konyakçı az alkolikse de yine de iyi bir Rancerdi... Hiç bir zaman, hiç bir mücadelede yüzbaşıyı satmadılar, yamuk yapmadılar ona... Biz sattık yüzbaşıyı ve kitaplarını... Ne yapalım öğrenciydik, harçlıklarımız azdı... Satmasına sattık da külliyen zarar ettik o satışlardan diyeyim yani... Zamanında beş liraya aldığımız Yüzbaşıyı, bir liraya sattık... Ucuza gitti yüzbaşı hem de çok ucuza... Ahhh ki ahhhh! Şu Meltem ile randevum olmasa ben yüzbaşıyı satmazdım asla da parasızlığın gözü kör olsun... Şimdi tutup da annemden fazladan harçlık istesem, ne yapacaksın diye soracak hemen... Tabi Meltem ile sinemaya gideceğimi söylesem vermez ki... Daha hafta sonu gelmedi hemen harçlığını bitirdin mi diyecek, fırça yiyeceğim... Kusura bakma yüzbaşım, tommiksim, rancerim, üzgünüm, hiç kusura bakma sen de Çelik Bilek Abi, Zagor Kardeş, Red Kit Birader, ne olur kusuruma bakmayın. Ben satmazdım sizi bu kadar ucuza da Meltem ile de parasız cepte beş kuruş olmadan gezilmiyor diyeyim yani... Bizde olmaz öyle muhabbet bir kola iki tane pipet zevzekliği. Biz kola söyledik mi iki kolayı iki pipet ile içeriz...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |