Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
Ortaokul zamanlardayım o zamanlar… Beyin; Fatih, Kanuni ve de asan kesen IV. Murad ile dolu… Onların bittiği, yok olduğu yerlerde ise onlardan sonraki gelenlerin gücü hak etmediklerini görebilen ve yetki verilmez, alınır kafasında ilerleyen Mustafa Kemal Atatürk ile iyice taşıyor. Daha kim olduğumu bilmiyorum… Hayat görüşüme yön verebilecek karizmatik lideri yaşadığım topraklarda aramaya çalışıyorum. Fatih mesela hem genç, hem zeki, hem o kadar bilinen ama bir o kadar da bilinmeyen… Kanuni desen zeki ama her şeyden üstün kanun ve adalet saplantısı var… IV Murad desen gençliğin, zekiliğin, kanunun ama salt ve katı adaletin temsilcisi. Mükemmel içebilmesi de cabası. Yine de IV. Murad ve diğerleri gün sonunda bu yolda ve de güçte tek başınayken; Mustafa Kemal Atatürk, hem gençliği hem zekiliği, hem adaleti, hem hoşgörüyü, hem kalkınmayı, hem halkçılığı, hem devrimciliği, hem laikliği hem vs vs vs özellikleri ile diğerlerini eziyor, geçiyor, fark atıyor, hatta düşmanlarının dahi saygısını kazanıyor. Ahmet Necdet Sezer ile açtım cümleleri başka yerlere geldim ne alaka değil mi? Şu alaka… Her zamanımdaki okumayan, araştırmayan ama medyadan etkilenen genç bir beyin gibi Necdet Sezer’i de sanki çok biliyormuş gibi kendimce eleştiriyor, daha iyisi gelebilir, o da ne yapıyor ki falan diyordum. Derken görevini bıraktıktan sonra yaptıkları ortaya çıktı… Aynı zamanda da yapmadıkları… Yapmadıkları derken kendi elektriğini, suyunu devlete ödetmemiş, hemen hemen her türlü harcamasını cebinden karşılamış iyi mi? Bunun dışında devletin hazinesini sessizce bayağı bayağı arttırması da cabası. Muazzam bir insanmış meğerse. Kim biliyor? Kimse ya da az biraz azınlık. Peki ya o bunları yaparken bağırdı çağırdı mı? Ben bunu yaptım, şunu yaptım, şöyle yaptım, siz beni kendinizi cumhuriyetçi sanarak eleştiriyorsunuz ama ben bunları bunları yaptım diyerek cumhuriyetçi geçinenleri ezdi mi? Bir kere bile ezmedi, yaptıklarını show olarak göstermedi. Olur ya bir şekilde görür bu satırları. Kendisinden rica ediyorum, belli bir yaşa geldim ben de artık, beni de o dönemlerde ortaokulda olmama versin lütfen; anlamadım, göremedim, bilemedim, duyamadım… Bu yüzden de o kadar da etkili değil ki dedim. Bu bile rahatsızlık veriyor. Pasif sandım, meğerse kendisi tam bir Mustafa Kemalci devlet adamıymış. Şimdi bakıyorum… Sadece devlet alanında değil hemen hemen her alanda herkes kendini gösterme peşinde… O, onu yaptığını söylüyor; bu, böyle işler başardığı ile övünüyor… Gün sonunda hemen hemen hepsi tırt çıkıyor. Demek ki neymiş? Gerçek liderler sadece iş yapıp, yorumlara da kulağını tıkıyor, tıkıyormuş. Teşekkürler Ahmet Necdet Sezer. İyi ki senin gibi bir lider güce gelmiş, iyi ki sen hak, adalet, ahlak ve zeka ile yönetmişsin. Dahasını ve de senden sonrasını yazmam pek mantıklı olmayabilir günümüz şartlarında… Bir teyze sen görevini bırakıp arabaya binerken ”seni çok arayacağız” demişti, haklıymış.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |