İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
Aşk bir labirentin içinde koşmaya benzer. Her köşeyi dönüşte bir çıkış var sanırsınız, ama her yer aynıdır ve çıkış yoktur. Aşk tıpkı aynaya bakan bir adamın kendinden başka birini görme istek ve çabası gibidir. *** Karşılığı olan sağlam bir duyguydu aşk. Bir ekip on hasat kaldırmaktı aşk. Her şeye rağmen birbirine tutunmaktı aşk. Ölümü de, yaşamı da göze almaktı aşk. Dokunmak değil, dokundurmamak için her şeyini ortaya koymaktı aşk. *** Benimki aşk filan değil, aç tavuğun düşünde darı görmesiydi. Uyuz bir tilkinin tavuk çiftliği masalı dinlemesiydi. Belki de aşıkları dinleye dinleye Köroğlu Destanı'ndaki Hasan Bey’in Telli Hanımın resmine âşık olduğunu bilinç altında yaşatmaktı benimki. Benimki diye de bir şey yok, çaresizliğe karşı bir acıma, bir merhametti duygularımın fark edilip törpülenmesi. Aslında ben var mıydım, o bile meçhul. Bir batakta çırpınan her hayali dal sanıp tutunmaya çabalayan bir masalın sadece basit bir figüranı. Belki çocuklar bile aynı masalı her gece dinlemekten bıktılar, ne derdiniz. Hiç, biri anyada biri Konya'da olan hayaller arasında aşk olur mu... Onların birer bedenleri yoktu zaten ben giydirdim. Ne giydirdiğim bedenleri üstlerine oturdu, ne duyguları ruhları ve bedenlerine uydu. Hani derler ya, "Zıt kutuplar birbirini çeker, aynı kutuplar birbirini iter" diye; benim serüvendekilerin zıt kutupları yok. Aynı kutuplar var ve birbirini itiyorlar. Ama kutuplardan biri arsız aradaki mesafeyi koruyarak sürekli diğer kutbu takip ediyor. *** Siz hiç tatlı suda yaşayan balığın tuzlu suda, tuzlu suda yaşayan balığın tatlı suda yaşadığını duydunuz mu? Aşk, aynı ortamı aynı mantık ve duygu ile paylaşmaktır. Rahmetli anam bu tür durumlar için "Zırzırı sevda, sen sizin evde, ben bizim evde" derdi. *** Bu çaba bilimsel bir deney değildi. Provası olmayan kötü bir oyundu. Sanırım kimse tarafından da beğenilmedi. Bu süreçte şunu anladım, yaşam bir sel ona ne set vurabilirsiniz, ne yatağını değiştirebilirsiniz. Ucuz yaşam koşullarına sahip birilerinin pahalı hayal kurması, sosyal yanılgıdan başka bir şey değil. Aşk, üzerine bir çalışma olacaksa, duyguların seyrine değil, tarihe bakılmalı. Her âşığın bir maşuğu var. Onlar birbirlerini seviyorlar. Karşılıklı olan sevgi, gücünü katlayarak çoğaltıp, ağyar ve diğer engellere karşı koyuyor. Adları da, sanları da bu yüzden ölümsüz. Maşuğu ağyar olanın düşeceği yer has bahçe değil, lağım çukurudur. O çukur da âşığın gönlüdür. Bir gönlü virane kılan da, gülistan kılan da maşuktur. Sanırım ben aşkı da yanlış anladım, âşık ve maşuğu da yanlış anladım, kendimi de yanlış anladım. Yanlış anladıklarımdan ve yanlış anlattıklarımdan özür diliyorum. 23 Ağustos 21 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |