..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Eğitim > YILDIZ AKA




6 Mayıs 2022
Lgs - Liselere Geçiş Saçmalığı  
YILDIZ AKA
Tam bir ay sonra LGS yani liselere geçiş sınavı yapılacak. Çocuğu bu sınava girecek her aile gibi biz de eğitim sisteminin ne kadar yanlış olduğunu gözlemliyoruz. Düşündükçe buradaki yanlışı nasıl kabullendiğimizi, çocuklarımıza böyle zarar verecek bir sistemi nasıl içimize sindirebildiğimizi anlayamıyorum. Eğitimci değilim ama kendimi duyarlı bir vatandaş bir anne sanıyorum yine de bu yanlışa boyun eğiyor ve hiç bir şey yapamıyorum. Bu ülkede sürekli sağda solda seminer veren eğitimciler, psikologlar, pedagoglar, doktorlar var. Okullarda annelik, babalık seminerleri düzenleyen yöneticiler, çocukların sağlıklarını gözeten rehber öğretmenler var. Bir de bütün bu insanların emeklerini hiçe sayan, yaptıkları işin tüm pozitif taraflarını, törpüleyen, yok eden, bir eğitim politikası ve sistemi var.


:ABFJ:
Tam bir ay sonra LGS yani liselere geçiş sınavı yapılacak. Çocuğu bu sınava girecek her aile gibi biz de eğitim sisteminin ne kadar yanlış olduğunu gözlemliyoruz. Düşündükçe buradaki yanlışı nasıl kabullendiğimizi, çocuklarımıza böyle zarar verecek bir sistemi nasıl içimize sindirebildiğimizi anlayamıyorum. Eğitimci değilim ama kendimi duyarlı bir vatandaş bir anne sanıyorum yine de bu yanlışa boyun eğiyor ve hiç bir şey yapamıyorum.

Bu ülkede sürekli sağda solda seminer veren eğitimciler, psikologlar, pedagoglar, doktorlar var. Okullarda annelik, babalık seminerleri düzenleyen yöneticiler, çocukların sağlıklarını gözeten rehber öğretmenler var.
Bir de bütün bu insanların emeklerini hiçe sayan, yaptıkları işin tüm pozitif taraflarını, törpüleyen, yok eden, bir eğitim politikası ve sistemi var.

Tam ergenlik sorunlarıyla yüzleştiği sırada doğası gereği beyin gelişim aşamaları farklı hızda ilerleyen, ebeveynleri ile ilişkisi bozulan, arkadaşlık ilişkileri her şeyin önünde olan bir dönemde çocuk, sınava hazırlık baskısıyla bocalıyor. Çoğu depresyonda, hepsi yeni nesil sorular denilen sorulardan korkuyor. Çoğu kaçıyor sorulardan, çalışmış da yapamamış olmaktansa,“Benim zaten umurumda değildi” demek için zorluyor kendini, göz ucuyla da yapabilenlere gıptayla bakıyor.

(Bu arada sınavlarda çocuklara, cevabını bizim bildiğimiz, ama çocukların bilmediği ve “Bakalım ne kadar iyisiniz, he he” deme hakkını görmek için sorduğumuz sorular sorulacak. Alternatifi sorunlar tanımlayıp, onların çözüm üretmelerine fırsat vermek. Bunun nasıl yapılabildiğini incelediğim PISA testlerinde görmüştüm.)

Bilmeyenler için söyleyeyim. Yeni nesil sorular ve klasik sorular diye ayrılıyor soru tipleri. Yeni nesil sorular analitik zeka, okuduğunu anlama yetisi gerektiriyor, her bir soru yarım sayfa uzunluğunda. Klasik soruların bilgiyi ölçtüğünü düşünenler var. Biraz konuya hakimseniz, klasik soruların ezberle halledilebilen sorular olduğunu, yeni nesil soruların ise düşünebilme yetisi gerektirdiğini görürsünüz. Yeni nesil soruların geçmişi 3-4 yıla dayanıyor. Bu yıl sınava girecek çocukların çoğu bu yıla kadar sadece klasik dedikleri sorularla karşılaştılar. Bu yıl ise dershane ve özel okul kursları ile yeni nesil sorulara hazırlanıyorlar. Okul müfredatı yeni nesil sorulardan uzak. Yani eğer çocuğunuz dershaneye veya özel okula gitmiyorsa yeni nesil sorularla karşılaşmıyor. Eğitimde fırsat eşitliği varmış. (Mişli geçmiş zaman daha çok masal anlatımında kullanılır.)

Çocuk okulda sosyal dersinden çıktıktan sonra, onunla hiç bir bağlantısı olmayan fen dersine girmemeli. Diğer her şeyden farklı bir matematik dersine girip, öncekilerden kopmamalı. Müfredat konuları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmamalı. Hayat gibi akmalı. Bir sürekliliği olmalı gibi geliyor bana.

Türkçe dersinde, seyahat, konaklama ile ilgili kelime, terim, deyim ve ata sözlerini öğrenen çocuk hemen arkasından, sosyal dersinde seyahat ve konaklamaya sosyal açıdan bakmalı, geçmişten bugüne, bugünden geleceğe seyahat ve konaklamaya ait hikayeler ve bilgiler anlatılırken tarih bilgisi de doğal bir şekilde verilmeli. Devamında fen bilimleri dersinde yol ve hız konuları işlenmeli, aynı konuya pozitif bilimler açısından farklı bir gözle bakan çocuğun yaratıcılığı gözlenmeli. Takiben matematik dersinde yol, hız, konaklama ile ilişkili kendi yaşadıklarını matematiğin diliyle anlatmayı öğrenmeli. Dahası resim dersinde de aynı konu işlenmeli, rehberlik servisleri resimleri analiz etmeli. Kendi yaşadıklarını anlayan çocuk, başkalarının geçmişte yaşadıkları ile, henüz gelmemişlerin yaşayacaklarını anlamaya hazır olacaktır. Sonrasında sonunu çocuğun yazacağı hikayeyi zevkle okumanın keyfini de hep beraber tadarız.

Sonuçta çocuğun analitik zekası gelişirken; öğrenme verimli bir hal alır, öğretmenler işbirliği içinde olmak zorunda kalır, biri diğerinin eksiğini hızla gözler, okul yönetimi, toplantılarda bu eksiklikleri kolayca fark eder ve hızla tedbir alabilir diye düşünüyorum.

(Bir çocuğa henüz görmediği, hatta duymadığı, (vinç, dişli, aspiratör, kota,..) kelimeleri içeren soru sormak ve okuduğunu anlamasını beklemek büyük haksızlık değil midir? Soruyu soran kişi, içinde kuantum, nötron, atom altı parçacık, kuark, foton, bozon, mezon, fermiyon, kelimelerini içeren, ama eğer okuduğunu anlarsa dört işlemle çözülecek basit bir soruyla karşılaşsa, cümlede kaybolmaz mı, merak ediyorum.)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İbrahim [Şiir]
Aydan [Şiir]
Fırtına [Öykü]
Azurit Yolu [Öykü]
Büyümek [Öykü]
Naturel [Öykü]
Bir Robotun Güncesi [Öykü]
Yeni Gün [Öykü]


YILDIZ AKA kimdir?

İnsanı ve hayatı aşağıdaki yöntemleri kullanarak öğrenme çabası, bir çeşit ders çalışma. . . Kalemle vurgulama tekniği Anahtar kelime tekniği Özet çıkarma tekniği Zihinsel şema tekniği Pratiğe dökme tekniği Aralıklı çalışma tekniği

Etkilendiği Yazarlar:
Franz Kafka, Fyodor Dostoyevski, Harper Lee, Lev Tolstoy, İvan Gonçarov, Sabahattin Ali, Oğuz Atay


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © YILDIZ AKA , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.