Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Asansörde komşularımıza bile günaydın demekten neredeyse kaçınıyoruz. Sanki bir günaydın desek bizi yiyecekler... Hani biriniz gece hastalandınız da gece komşunuzdan ilaç isteme ya da aracınız yokken sizi hastaneye götürmesini istemeye cesaret ederek kapısını çalabilir... Bitti, bitti aramızda ki muhabbetler iyice ağırlaştı ve bitme noktasına geldi... Oysa böyle mi olmalıydı? Komşu hakları diye bir kavramımız vardı bizim, hâlâ da olması lazım... Hazreti Aişe Validemizden rivayet edilen bir hadiste '' Hz Âişe (ra) Peygamber (sav)'den anlattığına göre, Peygamber şöyle dedi: ' Cibril (as), devamlı olarak bana komşuyu tavsiye ediyordu, hatta zannettim ki, Cibril komşuyu (komşuya) varis kılacak.' Bu kadar önemli idi Asrı Saadet de komşuluk ilişkileri... Şehirler insanlarıyla, esnafıyla, memuruyla, mahalle kahveleri ile, simitçileri ile, bozacıları ile, zabıtaları ile, gece bekçileri güzeldir her zaman, aslında güzeldi demek daha doğru... Hele de küçük şehirler. Herkes birbirini az çok tanır göz aşinalığı vardır... Şimdilerde oralarda bile muhabbet ağır gidiyor. Herkesin evinde kasabalarda bile tablet bilgisayarlar, akıllı telefonlar. Artık köy odalarında bile sohbet muhabbet mumla aranır oldu, yalan mı? Şimdilerde aynı apartmanda oturan komşular ki haklarını da yemeyelim hafta sonları evlerinde lig maçları izleme sistemi varsa doksan dakikalığına bir araya geliyorlar, gelmeye geliyorlar da bağırma çağırma tezahürat ve sonra mucuk mucuk yanak dan öpme, evli evine köylü köyüne... Bu mudur komşuluktan anladığımız? Bahar ve yaz aylarında üç beş aile pikniğe giderdik çoluk çocuk maaile... Kaynaşırdık, herkes evinden yaptığı böreği, çöreği, zeytinyağlıları getirir, oynaşır, hoplar zıplar, sonrada hep beraber getirdiklerimizi afiyet ile yerdik... Şimdilerde her yer asfalt her yer beton, şehirlerde doğru düzgün piknik yapacak yerlerde kalmadı. Tabiatında dengesini bozduk biz insanlar. Tabiatta intikamını acı bir şekilde alacak bizden, alıyor da zaten... Bu kadar muhabbeti yitirmemize rağmen, trafikte, devlet dairelerinde işlerimizi gördürür iken insanlar ile muhabbetten, pardon ona da muhabbet denmez, hararetli bir şekilde tartışmaktan kendimizi bir türlü alamıyoruz her ne hikmetse... Sanki özümüzü, insanlığımızı kaybediyoruz gün geçtikçe... Toplumu kemiren yaralayan en büyük hastalıkta bu olsa gerek. Birbirinin derdi le dertlenmeyen, komşularına payanda olmayı unutan bir kuru kalabalık olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Allah beterinden saklasın...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |