Özgürlüğün İçten Ölçüsü

Özgürlüğün iç ölçüsü

yazı resimYZ

Özgürlük herhangi bir kaba, düşünceler de aynı kalıba sığmaz. Hür olduğumuz sürece varız. Kanunlar ve kurallar çerçevesinde sınırlarını kendi belirler insan. Yazdıklarımın arkasındayım ama "bedensel özgürlük" denince orada biraz tutucuyum. Geri kafalı değilim sadece toplum içinde gereğinden fazla açık seçikliği yadırgıyorum. Kimseye karışmak gibi bir niyetim yok zaten haddim de değil. Hür iradesi var insanların. Bu konuda kendi fikrimi söyleme özgürlüğümü kullanmak istiyorum affınıza sığınarak.

Gençlik yıllarımı düşünüyorum da babamın "Şunu giy, bunu giyme" dediğini asla hatırlamıyorum. Ablamlar rol modeldi benim için. Kolsuz giymezlerdi. Yarım kolluydu bluzları. Eteklerimiz diz boyuydu. O zamanlar da mini etek giyenler vardı ama bizim etek boyu ölçüsünde en kısa seviyemiz diz kapağının ortası ya da tam üstüydü. Kıyafetlerde yırtmaç bayağı modaydı. Giyerdik ama hep dikkat ederdik oturmamıza kalkmamıza.

Yazın ince kumaş etek, elbise giyiyorsak ve astarsızsa, altına mutlaka jüpon giyerdik; ışıkta içimizi göstermesin, diye.

Pijama ve geceliği uyumak için odalarımıza çekilince üstümüze geçirirdik. Babamın yanında uzanmaz, bacak bacak üstüne dahi atmaz, yanında süslenmezdik. Aynaya bakmak, saç taramak çok doğal hareketler fakat bir mahcubiyet , bir utanma duygusu vardı bizim kuşakta kızlı, erkekli hepimiz böyleydik.

Bir de babam küfür etmezdi. Hiç işitmedim babamdan argo sözler. Otobüse beraber binmişsek yer boşalmışsa kendi ayakta durur beni oturturdu. Kendi de oturmuşsa mutlaka bir bayana yer verirdi.

Bizim kuşak her çamaşırı alenen asmazdı balkona. Dedim ya farklı bir nesildik. İpe asmaya utandığımız çamaşırlar şimdi günlük sokak giyimi olarak adım attığımız her yerde karşımızda.

Rahmetli babacığıma tekrar teşekkür etmek istiyorum bizleri herhangi bir baskı uygulamadan güzel yetiştirdiği için.

Bunları yazdıktan sonra günümüzü anlatmaya gerek yok aslında, diye düşünüyorum. Artık çok değişik benim anlamlandıramadığım bir özgürlük akımı hakim. Bu yaz Ankara sahil şehri gibiydi. Sanki üstüne, altına bir şey giyinemeden can havliyle sokağa çıkmış gibiydi çoğunluk. Bizim nesil bu kadarına gerçekten alışkın değil.

Yazımın başında da dediğim gibi kimseyi kınamak değil niyetim. Herkes kendi hayatını yaşıyor kendine göre doğru ve yanlışlarıyla. Benimki sadece eskiye duyduğum yoğun özlem. Bazı şeyler tamamen içten geliyor zorla kimse kimseyi açamaz ya da kapayamaz. Sadece birazcık iç ölçüsü olsa keşke...

Başa Dön