..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Edebiyat yaşamın öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediği biçimi verir. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Yaver ARANCIOĞLU




10 Haziran 2023
Hikmetli Adamın Dersi  
Sokrates’in pazar yerinde karşılaştığı bir hikmetli adamla yaptığı sorgulayıcı diyalog

Yaver ARANCIOĞLU


Bu öykü, felsefe ve hikmet arasındaki ilişkiyi anlatan bir metni, deneysel bir biçimde sokratik yöntemi kullanarak yeniden yazmaktadır. Sokrates, Atina’nın en ünlü filozofu, kendisine hikmetli bir adam diye tanıtılan biriyle karşılaşır. Bu adam, varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilgiye sahip olduğunu iddia etmektedir. Sokrates ise onu sorgulamaya başlar ve ona gerçek hikmetin ne olduğunu gösterir. Bu öykü, felsefenin sorgulama, eleştiri ve özgür düşünme temellerini vurgulamakta ve okuyucuyu kendi bilgisini sınama ve geliştirme konusunda teşvik etmektedir.


:DAA:
Sokrates, Atina’nın en ünlü filozofu, bir gün pazar yerinde yürürken, kendisine hikmetli bir adam diye tanıtılan biriyle karşılaştı. Bu adam, varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilgiye sahip olduğunu iddia ediyordu. Sokrates, merakla yanına yaklaştı ve ona sordu:

Sen kimsin?

Ben hikmetli bir adamım.

Hikmet nedir?

Hikmet, bütün olan bitenlerin esasını bilmektir.

Peki, sen bütün olan bitenlerin esasını biliyor musun?

Evet, biliyorum.

Nasıl biliyorsun?

Çünkü hikmet tümel bir bilgidir, yani her şeyi kuşatan bilgidir.

Her şeyi kuşatan bilgi nasıl elde edilir?

Akıl yoluyla elde edilir.

Akıl yoluyla her şeyi bilebilir misin?

Evet, bilebilirim.

Öyleyse bana şunu söyle: Bu elma nasıl oluştu?

Bu elma, tohumdan oluştu.

Tohum nasıl oluştu?

Ağaçtan oluştu.

Ağaç nasıl oluştu?

Topraktan oluştu.

Toprak nasıl oluştu?

Su ve ateşten oluştu.

Su ve ateş nasıl oluştu?

Havadan oluştu.

Hava nasıl oluştu?

Adam, bu soruya cevap veremedi. Sokrates, gülümseyerek devam etti:

Görüyorsun, sen hikmetli değilsin. Sen sadece akıl yoluyla ulaştığın sonuçları tekrarlıyorsun. Ama bu sonuçlar tam ve bütün bir bilgi değildir. Çünkü her şeyin nedenini ve sonucunu açıklayamazsın. Senin bilgin parçalı ve sınırlıdır. Felsefe ise böyle bir iddiada değildir. Felsefe, hikmete ulaşma amacında değildir. Felsefe, hikmeti sevme ve ona yönelme anlamında bir bilgidir. Felsefe, sorgulamayı esas alır. Felsefe, kendini ve dünyayı tanımaya çalışır. Felsefe, her zaman daha fazlasını öğrenmek ister. Felsefe, hiçbir zaman kendini hikmetli sanmaz.
Adam, Sokrates’in sözleri karşısında şaşırdı ve utandı. Sokrates ise ona dostça bir tavsiyede bulundu:

Eğer gerçekten hikmetli olmak istiyorsan, önce kendini tanımaya çalış. Çünkü kendini tanımayan hiçbir şeyi bilemez.

----
Bu metni öyküyü de gözönüne alarak şöyle bir sınıfta ders verir gibi anlatabilirim:

---

Bu öykümüz ile felsefe ve hikmet arasındaki ilişkiyi konuşacağız. Felsefe, bildiğiniz gibi, varlık, bilgi ve değer gibi temel kavramları sorgulayan bir bilimdir. Felsefe, bu kavramlar hakkında kesin ve nihai bir bilgiye ulaşmayı amaçlamaz. Felsefe, bu kavramları anlamaya ve yorumlamaya çalışır. Felsefe, bu kavramlar üzerine düşünmeyi ve tartışmayı sever. Felsefe, bu kavramlarla ilgili farklı görüşleri ve teorileri eleştirir ve karşılaştırır. Felsefe, bu kavramlarla ilgili yeni sorular ve problemler ortaya koyar. Felsefe, bu kavramlarla ilgili bilgisini sürekli geliştirmeye ve güncellemeye çalışır.

Hikmet ise, varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilgiye ulaşılmasına denir. Hikmet, bütün olan bitenlerin esasını bilmektir. Hikmet tümel bir bilgidir, yani her şeyi kuşatan bilgidir. Hikmet, bu kavramlar hakkında kesin ve nihai bir bilgiye sahip olduğunu iddia eder. Hikmet, bu kavramları açıklamak için tek bir ilke veya yasa kullanır. Hikmet, bu kavramlar üzerine düşünmeyi ve tartışmayı gereksiz bulur. Hikmet, bu kavramlarla ilgili farklı görüşleri ve teorileri reddeder veya yok sayar. Hikmet, bu kavramlarla ilgili soru ve problemleri çözülmüş kabul eder. Hikmet, bu kavramlarla ilgili bilgisini değiştirmeye veya güncellemeye ihtiyaç duymaz.

Gördüğünüz gibi, felsefe ve hikmet arasında önemli bir fark vardır. Felsefe, hikmete ulaşma amacında değildir. Felsefe, hikmeti sevme ve ona yönelme anlamında bir bilgidir. Felsefe, hikmete ulaşmanın mümkün olmadığını veya en azından çok zor olduğunu düşünür. Felsefe, hikmete ulaştığını iddia edenleri şüpheyle karşılar. Felsefe, hikmete ulaşmak yerine, hikmete yaklaşmaya çalışır.

Bu öyküde Sokrates adlı ünlü bir filozofun pazar yerinde kendisine hikmetli bir adam diye tanıtılan biriyle yaptığı sorgulayıcı diyalog anlatılıyor. Bu adam, varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilgiye sahip olduğunu iddia ediyor. Sokrates ise onu sorgulamaya başlıyor ve ona gerçek hikmetin ne olduğunu gösteriyor.
----



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın deneysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Arkhe: Evrenin Sırrı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kontrolü Bırakmak
Ali’nin Hikayesi: Nükleer Füzyon Reaktörü Projesi
Sihirli Kutu: Bir Hayal Kurbanının Hikayesi
Atlantis'in Sırrı - 4
Atlantis'in Sırrı - 3
Yaratıcılar - 1
Atlantis'in Sırrı - 1
Atlantis'in Sırrı - 2
Zeynep’in Felsefe Macerası
Ayla’nın Yolculuğu - 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yaşamak Nedir? Uyanış ve Evrensel Bilinç Yolculuğu [Deneme]
Torpil: Türkiye’nin Nobel Ödülü Engeli [Deneme]
Asgari Ücretle Yaşamak Mümkün Mü? Türkiye’de İşçilerin Durumu [Eleştiri]
Kapitalist Değerlerin Anadolu Coğrafyasında Yarattığı Erozyon [İnceleme]
Beslenme: Sağlık İçin Bir Zorunluluk Mu Yoksa Bir Lüks Mü? [İnceleme]
Göçün Bağırsak Mikroflorası Üzerindeki Etkileri: Suriyeli Göçmenler Örneği [Bilimsel]
Bilişsel Şemaların Dönüştürülmesiyle Beslenme ve Kilo Arasındaki İlişkinin İncelenmesi [Bilimsel]


Yaver ARANCIOĞLU kimdir?

Gıda, Sağlıklı Beslenme, Felsefe ve Sosyoloji Tutkunu Bir Yazar: Yaver Arancıoğlu Merhaba, benim adım Yaver Arancıoğlu. Sizlere kendimi tanıtmadan önce, bu blogda neler bulacağınızdan bahsetmek istiyorum. Sağlıklı beslenme, felsefe ve sosyoloji benim tutkularım. Bu blogda bu konularda yazdığım öykü, inceleme ve eleştirileri sizlerle paylaşacağım. Bu konulara ilgi duyan veya duymak isteyen herkesi yazılarımı okumaya davet ediyorum. Yazmak ve okumak benim hayatımın vazgeçilmezleri. Yazarken kendimi ifade ediyor, okurken yeni dünyalar keşfediyorum. Yazmaya çocukluğumdan beri ilgi duyuyorum. İlk öykümü 10 yaşında yazdım. Öykü, şiir, eleştiri, deneme… Bu türlerde yazmayı seviyorum. Çünkü her biri bana farklı bir yaratıcılık alanı sunuyor. Siz de bu türleri seviyor veya merak ediyorsanız, yazdıklarım size hitap edebilir. Bir dönem bir gazetede yazarlık yaptım. Orada edindiğim deneyimler sayesinde hem yazma becerimi geliştirdim hem de farklı konularda bilgi sahibi oldum. Ayrıca Suriye’den Türkiye’ye başlayan göçler ile yerinden edilmiş insanlar üzerine Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Kuruluşu adına çalışma yaptım. Bu çalışma benim için çok önemliydi. Çünkü göç eden insanların yaşadıkları zorlukları, umutlarını, hayal kırıklıklarını yakından gördüm ve onlara yardımcı olmaya çalıştım. Türkiye’nin Kars şehrinde dünyaya geldim. İlkokuldan liseye kadar tüm eğitimimi İstanbul’da aldım. Üniversite eğitimimi Tekirdağ, Edirne ve İstanbul’da tamamladım. İstanbul – Sosyoloji bölümünü Yüksek Onur derecesi ile bitirdim. Evliyim ve genellikle Türkiye’de yaşıyorum. Yaklaşık bir yıl Azerbaycan’da yaşadım. İnsanlar ile iletişim kurmayı ve farklı insanlar ve kültürler ile tanışmayı seviyorum. Ahşap yakma, takı tasarım, bağlama çalmayı seviyorum. Toplumu ve insanı ilgilendiren neredeyse tüm konulara merak duyuyorum. Bu blogda sizinle düşüncelerimi, duygularımı, deneyimlerimi ve hayallerimi paylaşmak istiyorum. Umarım yazdıklarım sizin de ilginizi çeker ve merak uyandırır. Beni takip etmeye devam edin.

Etkilendiği Yazarlar:
George Orwell, Aldous Huxley, Suzanne Collins, H.G. Wells, Jules Verne


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yaver ARANCIOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.