Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Hacivat pencereye çıkar ve karşı mahalledeki evinin bahçesinde bulunan Karagöz'ün üstüne atlar. İkisi birlikte yere yuvarlanır. Aralarında boğuşma başlar. Daha sonra Hacivat ayağa kalkar. Karagöz yerdedir ve gözleri kapalı durumdadır. Buna karşın, sağa sola yumruklar, tekmeler savurmaktadır. Hacivat, Karagöz'ün omzuna, koluna dokunarak uyarmak ister ama durmadan bağırıp çağıran Karagöz'dür. -- Beş değil on olsanız hakkınızdan gelirim. Haramiler sizi. Adama evinin bahçesinde bile rahat yok. Hacivat: Karagözüm, ben geldim. Eski dostun Hacivat'ı nasıl tanımazsın? Karagöz: De git harami başı! Elleme kolumu, bacağımı. Hacivat: Karagöz, Karagöz kapkaragöz Sen dediğimi yap Karagöz Tekme, yumruk atma Karagöz Aç gözünü bak Karagöz. Hacivat'ın sesini duyan Karagöz önce sol sonra sağ gözünü açar. Hacivat'tan başka kimseyi göremez. Ayağa kalkar. Sen de kimsin böyle, diye sorar. Bunun üzerine Hacivat: Aman Karagözüm, beni nasıl tanımazsın? Hacivat adını nasıl unutursun? Karagöz: Hacivat mı? Hacivat adında bir arkadaşım yok benim. Hacivat: Ama benim Karagöz adında bir arkadaşım var. Karagöz: Olmaz olsun senin gibi arkadaş der, yerdeki kazmayı alır ve Hacivat'ın üstüne yürür. Uzun süre kovalar. Sonunda Hacivat bahçe duvarından atlayıp kaçar. Altı ay Karagöz'ün adını anmaz. ----------------------------------------------------- KARAGÖZ İLE HACİVAT: KAPLAN VE ASLAN Karagöz ile Hacivat hayvanat bahçesinden birer kaplanla aslan yavrusu satın alırlar. Evlerinin bahçesine yaptıkları demir kafeste besleyip büyütürler. İki yıl sonra Karagöz kaplanını, Hacivat aslanını kapıştırır. Kaplanla aslan, alt alta, üst üste mücadeleye başlar. Hacivat: Aslanım, o kaplanı parçala, ez, diye bağırır. Bunun üzerine Karagöz: Haydi, güçlü kaplanım, bir vur, bir de yer vursun, diye bağırır. Hacivat: Sen ne diyorsun Karagözüm, yer senin kaplanı vurdu. Bak sırtı yerden kalkmıyor. Vay, sen bana bunu nasıl dersin, diyen Karagöz, Hacivat'ın üstüne atılır, boğuşmaya başlarlar. Onların boğuştuğunu gören kaplanla aslan kavga etmeyi bırakıp Karagöz ile Hacivat'ı ayırır. Kaplan, Karagöz'e: Olur mu ağam, neden kavga edersiniz? Bizi birbirimize düşürdünüz iyi de siz niye vuruşursunuz? Karagöz: Hacivat, bak duydun mu? İlk sen başlattın. Hacivat: Hayır, Karagözüm. Ben aslanımı gayrete getirmeye çalıştım. İlk sen saldırdın. Aslan, Hacivat'a: Olmaz ki beyim, siz kavga etmeyin. Sadece bizi seyredin. Hacivat: Bizim kavga etmeye hakkımız yok mu? Aslan: Var tabi ama siz sahiden vuruyorsunuz. Hacivat: Biz sahiden vuruyoruz da siz şakacıktan mı vurdunuz? Aslan: Tabi şakacıktan. İlk kapışınca konuştuk, danışıklı dövüştük. Pençemizi hızlı kaldırıp en yavaşımızla vurduk. Aslanın sözleri üzerine Karagöz kaplana döner. Kaplanım, ne diyor bu? Doğru mu bütün bunlar? Kaplan: Aslanın dediği her bir şey doğrudur. Pençe sert inerse kafada oluşan şey ağrıdır. Karagöz: Bravo lan kaplan, sonunda galip geldin ya. Ben seni iki yıl şu Hacivat'ın aslanını yen diye tavuk suyu çorbalarla besledim. Hacivat: Nee? Tavuk suyu çorba mı? Ama kaplan et yer. Tavuk eti de yer ama tavuk suyu çorba ne alaka? Karagöz: İşin sırrı burada. Herkesin aklı ermez. Sanki sen neyle besledin şu aslanı? Hacivat: Etle ve sütle. Eti kasaptan, sütü mandıradan özel getirdim. Sonuçta, benim aslan senin kaplanı çarptı, geçti. Yalan söylersen ben seni çarparım, diyen Karagöz yine Hacivat'ın üstüne atılır. Tekmeler, yumruklar havada uçuşur. İkisi birlikte yere yuvarlanır. Bir süre sonra yorulan ve dövüşmeyi bırakan Karagöz ile Hacivat'ı kaplan ile aslan kucakladıkları gibi evlerine götürür. Karagöz'ün Hanımı: Ne oldu buna? Attan mı düştü, diye sorunca kaplan, Hacivat'ı dövdü, der. Karagöz'ün Hanımı: Pek dövdüye benzemiyor ya neyse. Yatır şu yatağa uyusun, der. Kaplan, Karagöz'ü yatağa yatırır ve bahçeye çıkar. Derin bir nefes alır. İki yıldır şu bahçedeyim, böyle değişik bir gün yaşamadım, diye düşünür. Bugün sakin geçen günlerimin değerini daha iyi anladım. Diğer tarafta Hacivat'ın Hanımı: Aslan, kim o? Hacivat mı? diye sorar. Aslan: Evet Hacivat, Karagöz'ü yerlerde sürükledi. Hacivat'ın Hanımı: Bu mu Karagöz'ü sürükledi? Üstü toz, toprak içinde. Tanıyamadım, der. Götür odasına yatır. Hacivat'ı odanın ortasında yere yatıran aslan bahçeye çıkar. Yandık ki hem ne yandık. Kavgadan gürültüden hoşlanmıyorum. Bu Hacivat Karagöz'le kanlı bıçaklı olmuş. Her gün kavga etmeden duramazmış. Beni de kendi gibi kavgacı yapacak. Kaplan ile beni her gün dövüştürürse yandım ki hem ne yandım. ------------------------------------------------------------- KARAGÖZ İLE HACİVAT: AKREP Hacivat: “ Selam Karagözüm, bana bir akçe borç verebilir misin? “ Karagöz: “ Hı.. “ Hacivat: “ Bana bir akçe borç verebilir misin, dedim. “ Karagöz: “ Nerde bende bir akçe? O kadar param olsa burada işim ne? “ Hacivat: “ Aman Karagözüm, hayatımda ilk defa birinden borç istedim. “ Karagöz: “ Kimden borç istersen iste. “ Hacivat: “ Senden istedim. Bir akçe. “ Karagöz: “ Bende akçe falan yok. “ Hacivat: “ Yarım akçe. ” Karagöz: “ Yok. ” Hacivat: “ On kuruş da mı yok? “ Karagöz: “ Kuruş yok. “ Hacivat: “ Vardır, ceplerini karıştır, vardır. “ Karagöz: “ Al karıştırayım. Of anam, elimi bir şey soktu. Akrep? “ Hacivat: “ Akrep mi? Yere at, üstüne bas. ” Karagöz: “ Attım ve bastım. Parmağım yanıyor, Hacivat. “ Hacivat: “ Parmağını sık, zehir çıksın. ” Karagöz: “ Of of.. “ Hacivat: “ Tamam zehir çıktı. Korkma Karagözüm, bir şey olmaz. Zaten akrep küçüktü. “ Karagöz: “ Akrep küçük ama acısı büyük. Tabi akrep seni sokmadı. “ Hacivat: “ Senin cebinde akrebin işi ne? “ Karagöz: “ Bilmem. Git akrebe sor. “ Hacivat: “ Cimri olanın cebinde akrep olur derler. “ Karagöz: “ Sen şimdi bana cimri mi diyorsun? “ Hacivat: “ Yok, lafın gelişi öyle söyledim. “ Karagöz: “ De git Hacivat, tepemin tasını attırma şimdi. “ Karagöz'ü daha fazla kızdırmak istemeyen Hacivat koşar adım oradan uzaklaşır. “ --------------------------------------------------------- KARAGÖZ İLE HACİVAT: SAKALLI BEBEK Karagöz: Hacivat, biliyor musun, Yaşar bana bugün bebek dedi. Hacivat: Yaşar kime bebek dedi. Karagöz: Bana dedi, bebek dedi. Hacivat: Yaşar şimdi kaç yaşında? Karagöz: Benim oğlan üç yaşında. Hacivat: O yaşta bir çocuk herkesi bebek görebilir. Karagöz: Ama aynaya baktım. Çok gencim. Yüzüm tertemiz. Aynen bir bebek. Hacivat: Tabi canım, sakallı bebek. --------------------------------------------------------------- KARAGÖZ'ÜN YAZDIĞI ŞİİR Dünyaya geldim almaya nefes Yaptırdım ben bir güvercin kafes Komşular gördü olur dediler Şu Karagöz ne de cin dediler. İki güvercin aldım pazardan Bakmaya başladım heyecandan Köse geldi bana olmaz dedi Böyle güvercin bakılmaz dedi. Güvercinleri korumak gerek Kafese bir kedi koymak gerek Dediğini yaptım ben kösenin Kedi koydum içine kafesin. Sabaha baktım kafes tüy dolu Nedir bu kafesin böyle hali. Dedim kedi, nerede güvercinler Dedi kedi, onları yedim ben. Dedim alacağın olsun, köse Şimdi beni güldürdün herkese. Yakaladım köseyi pazarda Kapadım kediyle bir odada. Dedim kedi, ye sen bu köseyi Dedi kedi, yenmiş bil köseyi. Kapıyı kilitleyip gittim ben de Çok keyifliyim, neşem yerinde. Üç gün sonunda kapıyı açtım Odada köseyle karşılaştım. Kedi ortada yok köse yemiş. Dostlarım, ben bu işe çok şaştım. ------------------------------------------------- KARAGÖZ İLE HACİVAT: HAMAMA GİREN TERLER Karagöz: Dün salı hamamına gittim. Çok soğuktu. Üşüdüm. Hacivat: Olur mu Karagözüm, hamamda üşünmez. Hamama giren terler, derler. Karagöz: Ama ben hamama gittim. Üşüdüm. Hacivat: O zaman hamamcı külhanı yakmamış. Karagöz: Külhan hamamı yakmamış mı? Keşke yaksaydı da hamam kül olsaydı. Hacivat: Öyle demedim Karagözüm, hamamcılar külhanı yakar. Odun ateşinde hamam ısınır. Kirin kabarınca kese olursun. Karagöz: Kirim kabarmadı. Çeşmelerden akan su soğuktu. Hacivat: Ben o hamamı bilirim. Galiba sen erken gittin. Külhandaki ateş harlamamıştır. Karagöz: Külhan ateşi yakmış, hamam kül olmuş. Demek ben çıktıktan sonra hamam yandı. Hacivat: Hamam falan yanmadı. Uyduruyorsun Karagözüm. Karagöz: O zaman hamam külhanı yakmış. Hacivat: Yanma yok. Hepsi yalan, uydurma. İnsanları kandırıyorlar. Karagöz: Beni kimse kandıramaz. Hamam yanmış mı? Külleri savrulmuş mu? ( Hacivat konu kapansın diye mecburen he der. ) Hacivat: He yanmış, külleri savrulmuş. Karagöz: Savrulmuş külleri, ötmez bülbülleri. Hacivat: .... Karagöz: Hamamın külleri, öttü bülbülleri. Hacivat: .... Karagöz: Hamamın bülbülleri, öttü külleri. SON Yazan: Serdar Yıldırım
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serdar Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |