Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Kudüs ismi kudsiyetinden gelmektedir. İlk Kıble olan Mescid-i Aksa’yı barındırır. Efendimiz (s.a.v) İsra ve Miraç olayını yaşadığı şehirdir. Kur’an-ı Kerim de İsra Suresinde Mescid-i Aksa ve çevresini mübarek kılındığına dair ayetler vardır. Bu bize emanet edildiğinin en önemli delillerindendir. Mescid-i Aksa’nın inşasını Hz.Davud (a.s) başlatmış ancak bitiremeden vefat etmiştir bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s.) inşaatı tamamlayarak emaneti dünyaya kazandırmıştır. Yahudiler Aksa’ya Siyon Mabedi ve Ağlama Duvarı derler. Siyonistlerin Kudüs hakkındaki iddialarının çoğu asılsızdır. İlk olarak Beyt-i Makdis diye adlandırılan mâbedin ismi sonradan Mescidi Aksa olmuştur. Üç büyük mescit (Mescid-i Harâm (Kâbe), Mescid-i Nebevî, Mescid-i Aksâ ) den biridir. Aksa kelimesi “en uzak” anlamında kullanılır. Mekke’ye olan uzaklığından dolayı böyle adlandırılmıştır.Yapım yılı konusunda net bir tarih olmasa da Davud peygamber Beyt-i Makdis’ in yapımını başlatmış fakat ömrü yetmemiştir. Bunun üzerine Süleyman peygamber yapımını devam ettirmiştir. (M.Ö. 967 veya 953) Buraya kutsal emanetler ve Tevrat levhaları içeren lahit de konulmuştur. Beyt-i Makdis, Süleyman (a.s.) vefat ettikten sonra belirli zamanlarda birçok kez tahrip olmuştur. M.Ö. 586 Nabuketnazzar Kudüs’e girip şehri tahrip etmiş, buradaki mücevherleri alıp Bâbil’e götürmüş ve Beyt-i Makdis uzun süre harabe hâlinde kalmıştır. Persler, Bâbilleri yenmiş yahudilerin ise tekrar eski topraklarına gelmeleri ve tapınaklarını yeniden yapmaları için izin vermiştir. Böylece M.Ö. 515’te tapınak tekrar yapılmıştır.Ancak M.S. 70 senesinde Romalılar tarafından tekrar yıkılmıştır. Beyt-i Makdis’in bulunduğu yer yeniden uzun süre boş kaldı fakat burası kutsal kabul edildiği için kalıntıları halen korunuyordu. Yahudiler Mescid-i Aksa’nın mevcut şeklini yıkarak daha önce orada bulunduğunu öne sürerek Siyon Mabedi’ni dikmeyi istemişlerdir. Hz. Yakub “Kudüs bir peygamberler şehri ve hanif dinin bir sembolüdür” buyurmuştur. Bunun için söylüyoruz ki bu şehrin gerçek sahipleri BİZİZ. Tevbe suresi 18. Ayette “Allah'a secde edilen yerleri, ancak ve ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayanlar imar eder. İşte doğru yolu bulmaları umulanlar da onlardır.” Buyrulur. Kudüs tarihi bizim mirasımızdır. O miras Müslümanlara bırakılmıştır. Biraz da Kudüsümüzün yerleşik özelliklerinden bahsedelim : Kudüs 35. meridyenin ve 13. paralelin doğusunda, 31. meridyen ve 52. meridyenin kuzeyindedir. Akdeniz’e 52 km, Ölü Deniz’e 22 km ve Kızıl Deniz’e 250 km uzaklıktadır. Ürdün’ün başkenti Amman’a 88 km, Lübnan’ın başkenti Beyrut’a 388km, Suriye’nin başkenti Şam‘a ise 290 km uzaklıktadır. Doğu ve Batı Kudüs olmak üzere ikiye ayrılır. Doğu kısmı Eski Kudüs diye adlandırılmaktadır. Mescid-i Aksa ve Kubbetü's-Sahre burada yer almaktadır. Kudüs’ü çevreleyen surların 7 (yedi) kapısı vardır. Bunlardan ikisi kapalıdır. Filistin topraklarının en güzel mevkiinde bulunan bu şehir etrafı akarsularla, arazilerle ve küçük kasabalarıyla çevrili dört tepe üzerine kurulmuştur. 1897 Basel Konferansında Yahudilerin Filistin topraklarında birleşmeleri karar alınmıştır. Ancak 2.Abdülhamid Han bu projeyi engellemeyi amaçlayacak çalışmalar yapmıştır. Kudüs’ün tarihi M.Ö. 4000 Yılına kadar uzanmaktadır. Bu nedenle bir çok medeniyetin eline geçmiş bir çok savaş, kalkışma, işgal ve ihanete maruz kalmış yorgun bir İslam şehridir. Selahaddin Eyyubi tarafından Hıttin zaferinden yaklaşık 2,5 ay sonra 20 Eylül 1187'de işgal altındaki Kudüs'ü kuşattı. Kudüs aşığı Sultan Selahaddin, kuşatma sırasında şehre zarar gelmesini önlemek için büyük özen gösterdi. Kudüs Ürdün Krallığı ihanetine uğrayarak İngiliz Yahudileri ve BM (Birleşmiş Milletler) tarafından hedef seçilmişti. Arapları göçe zorlayıp o toprakları Yahudileştirmek amaçlarıydı. 9 Nisan 1948’de Irgun Terör Örgütü bir köy halkının tamamını katletmiştir. ( Tarihe ise Deir Yasin Katliamı olarak geçmiştir ) Bir diğer Yahudi Terör Örgütü ise “Haganah” 5 Ocak 1948’de Bası Kudüs’te bulunan Müslümanlara ait olan Semiramis otelini kundaklayarak 26 kişiyi yakarak katlettiler. Çeşitli örgütler ise Müslümanların ev ve eşyalarına el koyarak onları göç ettirmeye ve topraklarını işgal etmeye çalışan Yahudilere hizmet etmekteydiler. Bu amaçla kurulmuş örgütler en çok kışkırtma, yağma, işkence ve işgal hareketlerini 1978 ile 1982 yılları arasında yapmışlardır. Çünkü Mısır ve İsrail arasında bu gaspları yaygınlaştırmak amacıyla 1978 yılında Camp David anlaşması imzalanmıştır. BM’ lerin Kudüse yapılan bu haksızlık karşısında bir çok genelge yayınlamış fakat hepsi kağıt üzerinde kalmıştır. Genel olarak BM bu katliamlara sessiz kalmıştır. Kudüs’te bulunan hükümet ise Batı ve Doğu Kudüs’ü ayrıştırmış hizmetlerinin ve yatırımlarının hepsini Batı Kudüs’e yapmıştır. Kudüs’ü ziyaret eden herkes bu farkı mutlaka anlayacaktır. Bu ihaneti ve ayrımcılığı yapan 26 Yıl Belediye Başkanlığı yapmış olan Teddy Kollek’tir. Bu topraklara ihanet eden bir diğer kuruluş (FKÖ) kısaltmasıyla bilinen Filistin Kuruluş Örgütüdür. Kudüs’ün Yahudiler için önemi büyük olan Ebu Cuneyn Tepesine Yahudileri yerleştirmek isteyen Siyonist işgalciler Müslüman ve Yahudileri ikiye ayırmak yani set çekmek istediler. Bu olay neticesinde Filistin toprakları ikiye bölünecektir. Bu hadise Yahudilerin yapmış olduğu Oslo Antlaşmasına ters bir durumdur. Bu durumda Yahudilerin ne kadar dürüst olmadıklarını ve tutarsız olduklarını görmüş oluyoruz. Doğu Kudüs’ün en önemli mahallelerinden olan Resul-Armud mahallesinden ev satın alan milyarder Orning Miskoviç bu satın alma işleminin yahudileştirme çalışmalarının temeli olduğu ortaya çıkmıştır. O zamanki İşgal rejiminin başı ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dur. Siyonistlerin bir diğer oyunu ise Müslümanlara ait eserleri Yahudi ismine çevirmeleridir. Örnek gösterecek olursak ; Burak Duvarı isimli eseri Ağlama Duvarı ismine çevirmeleridir. Başka bir örnek ise yapılara verdikleri zararlar ve değişimlerdi. Camii, İslami yapıların etrafına yahudileri temsil edecek işaretler koyarlar ve bu eserleri yok etmek istemektedirler. Önemli bazı yapıların temellerindeki kolonlarına ise yer altı çalışması bahanesiyle zarar vermektedirler. 11 Nisan 1982 yılında İsrail askerleri Kubbetü's-Sahra’ya saldırıları başladı. Müslümanlar kendi çabalarıyla Siyonizm askerlerini püskürtmeyi başarıyorlardı. Cevheriye Medresesi 1974 yılında yıkıldı. Verilen bu zararlar sadece Müslümanların eserlerine değil çeşitli Hristiyanlara ait önemli sayılan eserlere ve yapılara da zarar verilmiştir. Mahzun Aksa’ya ve Mübarek Mescidimize gerçekleştirilen diğer saldırılar : 21 Ağustos 1969 – Denis Ruhan adlı bir Yahudi tarafından – Kundaklama Eylemi Nisan 1980 – Meir Kahane – Bombalı Eylem 8 Nisan 1982 – İki Terör Örgütünün Ortak Eylemi – Patlayıcı Yerleştirildi Camii görevlileri tarafından fark edilip engellendi. 10 Nisan 1982 – Meir Kahane Örgütü – İki Camii görevlisi şehit edildi. 21 Mart 1983 – Mescidin temellerine gizli bir tünel açıldığı tespit edildi. 27 Şubat 1984 – 14 Ocak 1986 tarihlerinde çeşitli saldırılar yapılmıştır. Özellikle 30 Şehit ve 800 yaralı verilen 8 Ekim 1990 Kudüs Katliamı olayıdır. Devamında 4 Nisan 1999 ve 28 Eylül 2000 bu saldırının önemi ise Aksa İntifada Hareketinin kıvılcımı yanmıştır. Mescid-i Aksa Camii’nin cemaatinin azaltılması maksadıyla 45 yaş sınırlaması getirilmiştir. Kudüs şehrine çeşitli barlar ve eğlence mekanları inşa edilmiş ve ahlaki değerlerin bozulmasına yol açmışlardır. ALLAHIM ! ATEŞLERDEN ALDIĞIN İBRAHİM HABİBULLAHIN DİLİYLE YALVARIYORUM SANA ONUN “RABBİM BANA DOĞRU YOLU GÖSTERMEZSE SAPITANLARDAN OLURUM.” İKRARI İLE SEN BİZİ DOĞRU YOLUNDAN AYIRMA VE KUDÜS’ÜN YARDIMCISI OL. Zulme dayalı çok oyun varsa da Bir oyun bozanın binindeyim ben Ant içse zalimler, tuzak kursa da Bilemezler asla, inindeyim ben Kırılıp kesilsin diye bileğin Dualar yükselir sabaha değin Vurup, kıydığınız onca bebeğin Alnından süzülen kanındayım ben Kulağıma nice çığlık ulaşır Gönül ne sabreder ne de alışır Ölümü pay eder kurşun bölüşür Her mazlum olanın canındayım ben. AŞIK TOLGACAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cihan Altın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |