Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Herkese verdiğim önem, çalıştığım yerlerdeki disiplinim, saat mefhumu tanımayan iş ahlakımın özel hayatımla tamamen ters orantılı olduğunu çoğunuz bilmez. Kendimi sevmiyor muyum? Alakası yok ama özellikle sağlığım konusunda hiç duyarlı değilim. Çok zorda kalmadıkça hastaneye gitmeyi sevmem. İyi bir huy değil kabul ediyorum fakat böyleyim işte. Çocuklarım benim adıma randevu alır çoğu zaman, hatta götürürler. Bir de söylenirim yok bir şeyim ama vardır genelde. Mesela iki kaşımın tam ortasında bir benim vardı oysa Hintli de değilim. Umursamıyordum hiç yaşayıp gittim ta ki kızım beni Plastik Cerrahın koltuğuna oturttuğu güne kadar. Doktor hazır bunu almışken iki tane daha ilerde sorun yaratabilecek beniniz var deyip kurtardı beni benlerimden. Laf aramızda üç bende de renk değişikliği, büyüme gibi haller olmuştu. Patoloji sonuçlarım şükür temiz çıktı. Yalnız patoloji sonucunu alma sırasında bir hasta beni öyle bir karamsar havaya sokmuştu ki hiç unutamıyorum. Bana neredeyse vasiyetname yazdıracaktı o derece yani. Gelelim benim miyop hallerime. Yıllardır ileri görüşlü bir insan olup uzağı göremeyen gözlerimle garip bir tezat halinde yaşar giderim. Yakını iyi gördüğüm için takmadım bu sorunumu kafama ve dolayıyla da gözlük de alıp takmadım burnumun üstüne. İnsanları boyu posundan, yürüşünden falan tanıyordum bazen de tanıyamıyordum. Tek kötü yanı bazen bana küsenler olurdu selamlarını almadım diye oysa ben net görmüyorum ki gel de anlat. 2012 yılında bir aydınlanma geldi aldım uzak gözlüğü. Bir ay sonra bir arkadaşım gözlüğü boynuma asmam içim ip hediye etti. Çok büyük kolaylık, tak çıkart boynumda hep, üstelik hiç aramıyorum koyduğum yeri. Bir gün koptu ip ama ruhen buna kendimi alıştırmadığım için ip var sanıp bıraktım. Sonuç tuzla buz oldu tabi. O günden sonra ne göz doktoruna gittim ne de gözlük aldım. Yarı kör, topal idare ettim. Ta ki geçen hafta durakta numaraları zar zor okumam yüzünden göz görmeye görmeye otobüs kaçırışıma kadar. Yıllar sonra göz doktorundan randevu aldım ve muayenemi oldum. Optikçideki muhabbetimiz yazmazsam olmaz türdendi. - Hanımefendi en son 2012 de gözlük almışsınız. - Evet doğrudur. - Çerçevenizi alayım. - Yok efendim kırıldı camla beraber. - Nasıl da başınız ağrıyordur sizin. - Anlamadım neden? - Uzağı göremeyenler gözlerini kısar, kaşlarını çatar ya. Bir de astigmatınız var bulanık görüyorsunuzdur ondan. - Yoo. Bana gördüğüm kadarı yetti hiç zorlamadım dediğiniz gibi. - Gerçekten mi çok ilginç. - Gözlerim uzağı görmüyor ama ben hayata hep pozitif bakarım. Görmek ve bakmak hikayesine bu da benden bir bakış açısı nasıl ama. Ayseller biraz çılgındır. Optikçiyi güldürdüm bayağı. İyi bir örnek değilim biliyorum. Sizler kendinize her daim çok iyi bakın. İhmal etmeyin sakın. Gözlüğüme bu defa ip takmayacağım. Geç buldum çabuk kaybedemem. Kalın sağlıcakla.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysel AKSÜMER , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |