Bu hafifçe kenara itilecek bir roman deðil. Daha büyük bir þiddetle uzaða fýrlatýlmalýdýr. -Dorothy Parker |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Uzun bir kisi ardinda birakmis ciplak bir dalin, ilkbaharda yesillenip, tomurcuklanarak ve yaza vardiginda meyva- larinin coklugundan kirilip düserek, onu besleyen toprakla tanismasi gibi tanisiyordu sözlerle. Dengi olmayan insanlarin muhabbetlerini kulaklarina yükleyerek, dengesiz olmamak icin bilerek susmustu. Konustugunda, söylediklerinin yasadiklarina denk gelmesini istediginden, konusmadan yasamayi ve yasadiktan sonra konusmayi yeglemisti. Sessizligin havayi bir bicak gibi kesip, korkunun insan girtlagini dügümledigi bu ani beklemisti. Biliyordu. Sözlerini, terli bir tene yelpazenin serinligi savurdugu gibi hafif hafif birakmaliydi. Bu an söze giris ani. Ölenlerin ardindan konusulmazligin tabusunu yikmanin iste tam zamaniydi. Kursun sesinin akisi henüz kaybolmadan, tetige basanin adini vermenin zamani, ölenin kim oldugunu söylemenin zamani, hakkin ve haksizligin destanini anlatmanin tam zamaniydi. Zaman asimina ugratmadan yasanani, söylemeliydi tüm olani.Simdi ve burada söze girmeliydi. Bir düsünceyi sözlerle aktarmak zor bir sanatti. Iki kiyiyi birbirinden ayiran bir akarsuyun üzerine köprü kurmaya benziyordu. Köprünün direklerinin oturacagi ayaklarin temelini olusturacak agir ve dayanikli taslarin suya karsi koyup yerinde durarak ve üzerine yigilan taslarla daha da güclenerek, temel atilacak bir taban yaratmak isin en zoruydu. Cok dogru oldugu halde hic birsey ifade etmeyen cok sözlere sahidimdir. Gerektiginden önce veya sonra söylendiklerinden ötürü.Seni, durdugun tepelerde göremeyen, fundaliklarin icinde kaybolmus insana yapabilecegin en büyük iyilik ona ayna tutman olacaktir. Gölgelerin kararttigi yerlerde telasla ve zipir zipir gidip gelen isigin isigin pesine düserek yolunu bulacak ve en nihayetinde seni bile görecektir. Insan beynini de böyle düsün, gölgeli, yolsuz bir fundalik. Eger sende gecmissen oralardan ve bir tepenin üstündeysen ve günes görüyorsan ve yasamisligin varsa elinde, konus o zaman, gir söze, anlat anlatacaklarini, susma. Sözlerin ayna tutsun yasama. Bakalim; dilinin altindan cikarmayi basardigin o cevheri, dilinin üstünde ne hale getiriyorsun. Söylediklerinden ötürü sevmediklerimiz, sevdigimizden ötürü söylemediklerimiz var. Sen ne diyorsun?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Murat Kayali, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |